"Hoşgeldin Partisi"(pt.2)---Bölüm 20

1K 75 12
                                    

 "HOŞGELDİN PARTİSİ"

 Yapmacık bir şekilde bağırdı Jungkook. Sürprizlerini bir bakıma bozmuştuk ama yine de güzeldi...

"Madem sürpriz bozuldu hiç bir şey olmamış gibi devam edelim."

 Namjoon hyung içkilerin olduğu yere doğru ilerledi. Gözüme Kook takıldı. Heyecanlıydı. Sanırım ilk defa içki içecekti ama ben onun içki içmesini istemiyordum. Meyve suyu falan. Her neyse o reşit, artık kendi kararlarını kendi vermeli.

"Jungkookie içki içmemeli."

"Yah hyung artık reşitim. Hem abim bile kızmadı."

"Ben kızıyorum."

  Suga hyung ile Jungkook içki konusunda kavga ediyorlardı. Bende kafamı iki yana sallayarak onların yanından geçtim ve boş koltuğa oturdum. Sadece etrafıma bakındım. Suga hyung ile Jungkook hala kavga ediyorlardı, Jackson Hobie hyung ve Jimin'in yanındaydı, Rap Mon hyung ve Jin hyung öpüşüy- Waow öpüşüyorlardı. Ah cidden burası bar değil. Hem daha içki bile içmediler. Her neyse Taehyung sen karışma. Aslında şu an Turuncu'mun yanına gitmek iyi fikirdi ama sargılar fazla sıkı olduğundan pek hareket edemiyordum. Bu yüzden sadece oturduğum koltuğa daha çok sinmekle yetindim. Elime telefonumu aldım ve telefonumla ilgilenmeye başladım. Koltuğun üzerinde duran kulaklığı aldım ve telefonuma taktım. Rastgele bir müzik seçtikten sonra kafamı koltuğa koydum. Gözlerimi de kapattıktan sonra derin düşüncelere dalmak için her şey hazırdı. Tabii ki yine Turuncu'mu düşündüm. Benim ondan başka işim yoktu ki zaten. Tek işim onu sevmekti...

PARTİ AKŞAMI

"Bütün parti boyunca uyuduğuna inanamıyorum Taehyung."

"Gayet güzel zamanlar geçirdim Turuncu."

"Ben geçirmedim uzaylı."

"Birazdan ikimizde güzel zamanlar geçireceğiz o zaman."

 İkimizde hafif bir kıkırdamanın ardından odamıza girdik. Odamız son gecenin ardından temizlenmişti. Etrafta ne mumlar ne de güller vardı. Acaba o gece Turuncu ne yapmıştı. Bütün gece burayı mı temizlemişti yoksa. 

"Uzaylı orada da daha ne kadar dikilmeyi düşünüyorsun?"

"Yanına gelmemi ister misin Turuncu?"

 Turuncu'm kafasını iki yana sallayıp güldü. Yanına yaklaşıp kollarımı beline geçirdim. Hala kollarımın arasındayken bana doğru döndü. Kafasını yüzüme daha çok yaklaştırıp dudaklarımı dudakları arasına aldı. Beni yavaş ve dikkatli bir şekilde iterek yatağa yatırdı. Sargılarım her ne kadar canımı acıtsa da sesimi çıkarmadım. Jimin üzerimdeyken öpüşmeye devam ettik. Elim Jimin'in t-shirtüne geldiğinde Jimin eliyle beni durdurdu ve dudaklarını dudaklarımdan ayırdı.

"Sabırlı olmalısın Uzaylı. Yaraların iyileşene kadar bekle."

"Seni çok seviyorum Turuncu."

 Ne kadar hevesim kursağımda kalsa da belli etmedim ve sarıldım Turuncu'ma. O da kafasını göğsüme koydu ve bu sefer ellerimizi birleştirdi.

"Uzaylı sanırım şu yaratık konusunda bir tahminim var."

"Anlat Turuncu."

"İçinde ki yaratık benim Turuncu'larıma aşık. Yani öyle tahmin ediyorum."

"Doğru tahmin Turuncu."

"Eee anlat artık Uzaylı."

"Evet içimde bir yaratık var, ve o yaratık sadece Turuncu'yu sonsuza kadar hissetmek istiyor. Her hücresinin turuncu olmasını istiyor. İçinde ki her şey Turuncu diye sayıklasın istiyor. İçinde ki Turuncu hiç bitmesin istiyor. O yaratık sadece Turuncu için yaşıyor. Onun gitmemesi için her şeyi yapıyor yaratık. Turuncu gidince, yaratık onu yaşatan her şeyi bir araya toparlıyor ve onlara Turuncu'yu unutmamaları için her türlü hissi yaşatıyor. İçimde ki yaratık... Onun tek isteği, tek ihtiyacı Turuncu. İçimde ki yaratık için Turuncu sadece bir renk değil. Yaratık için Turuncu her şey. Aşk, acı, nefret, nefes, yalnızlık, sevilmek, ağlamak, mutluluk, üzüntü... Kısacası bir yaratığın yaşaması için gerekli olan her türlü şey. Mesela yaratığın hayat felsefesi Turuncu. Yaratığın rengi, hayatı Turuncu."

"Biliyor musun Uzaylı? O yaratığa aşık oldu benim Turuncularım."

"Yeni bir şey değil bu Turuncu. İçimde ki yaratık Turuncu hakkında her şeyi biliyor."

"Öyle mi?"

"Öyle"

"Peki Turuncu'nun sahibinin kime aşık olduğunu biliyor mu?"

"Evet. Turuncu'nun sahibi bir Uzaylı'ya aşık."

"Turuncu'larım Yaratığını bende seni seviyorum Uzaylı."

"Yaratık da bende Turuncu'larını seviyoruz Turuncu."

"Sanırım bana yeni bir ad bulmalısın Uzaylı."

"Adın zaten yeni Turuncu."

"Ama ben senin sadece beni sevmeni istiyorum Turuncu'larımı yaratığın sevsin."

"Kıskançlık yapma Turuncu. Seni de Turuncu'larını da çok seviyorum."

"Yakında kahverengi olacak o zaman saçlarıma kahverengi bana Turuncu dersin."

"İsmini çok mu sevdin Turuncu?"

"Evet. Çok sevdim Uzaylı."

"O zaman sana artık Turuncu diyeceğim."

"De Uzaylı. Yeter ki gitme."

"Turuncu ben hastahanedeyken nasıl hissettin?"

"Senin orada olduğun süre içerisinde hep kendimden nefret ettim. Kookie'nin bana dediklerinden sonra utanmaya başladım çünkü Kookie bence haklıydı. İç kanama geçirdiğini öğrendiğim gece... Sanırım hayatımın en yavaş geçen saatleriydi. Dedim ya sensizlik gerçekten çok kötü. İyi ki varsın Uzaylı. İyi ki benim dünyamın Uzaylı'sısın."

"Ah şu an sana söylemek istediğim o kadar çok şey var ki Turuncu. Aklımda bir sürü kelime var. Ama hangisi senin mükemmelliğinle yarışır bilemiyorum."

"Aklından geçen her şeyi söyleyebilirsin bana Uzaylı."

"Çok mükemmelsin. Sanki nadir bulunan değerli bir elmassın benim için. Sen benim yerde bulduğum gökyüzümsün Turuncu. Cehennemim de ki buzum, çölüm de ki suyumsun."

"Ben senin ve yaratığının tek sahibiyim Uzaylı."

"Sen benim ve yaratığımın tek sahibisin Turuncu."

"Seni hiç kimseyi sevmediğim kadar çok seviyorum Uzaylı."

"O kadar bağlanma bana Turuncu. Baksana ne yaptığım belli olmuyor benim. Her an ölebilirim."

"Salak Uzaylı."

 Küçük elleriyle küçük bir yumruk geçirdi karnıma. Güldüm ve daha çok sarıldım hayatımda ki tek renge. Daha çok sarıldım ki içimde ki yaratık Turuncu'yu hissetsin diye. 

"Turuncu yaratığıma bir isim koymalıyız."

"Bence ismi gayet güzel."

"İsmi yok ki."

"Var ya Uzaylı. Yaratık işte. Ona özel bir isim mi koymak istiyorsun?"

"Evet."

"Ama yaratık özelliğini kaybeder o zaman Uzaylı. Özel isim özel değil ki. Yaratık bu ismiyle özel."

"Sen öyle istiyorsan öyle olsun Turuncu."

 Turuncu kafasını iyice yasladı göğsüme. Sonrasında da ufak bir esneme kaçtı ağzından. Turuncu esneyince benim de uykum geldi. Elimi komidine atıp telefonumu aldım elime. Saate baktığımda gece yarısını çoktan geçmiş olduğunu gördüm.

"Turuncu saat 03.26. Artık uyumamamız gerek."

"Birazcık daha uyanık kalsak sevgilim. Biraz daha. Çok özledim seni."

"Daha çok zamanımız var Turuncu. Hadi uyu."

"Aish.."

"İyi geceler Turuncu."

"Gıcık"

"Bende seni seviyorum sevgilim."

95's LOVEWhere stories live. Discover now