"Ne yapıyorsun?" Esra onu üzerinden itmeye çalışıyordu. "Soğuktan beynin de mi dondu? Ne başrolü?"
Eylül sarıldığı kadının üzerinden çekilirken hala titriyordu. Peri Beyazı elindeki montu onun sırtına koyarken Eylül de kendine lanet etmekle meşguldü. Gerçekten "kafayı üşütmek" deyiminin canlı örneği gibiydi. Yine de minnettarlıkla teşekkür etmeyi ihmal etmedi. Karşısındaki güzel kadın hala kendisine şüpheyle bakarken birkaç saçma şey mırıldanıyordu.
"Filmlerde kızı kapalı kaldığı yerden başroldeki erkek kurtarır ya hani..." Onun anlamadığını fark edince gülmeye çalışarak ekledi. "Espri yani."
Esra ona gözlerini devirdiğinde, arkasından tanıdık güçlü bir ses duyuldu.
"Hani başrol bendim?"
Eylül başını kaldırıp Elektrik Direği'nin geldiği yöne baktı. Genç adam önündeki Esra'yı biraz itip Eylül'ün yanına geldi. Esra onlara "ikisi de deli" bakışı atıp başını iki yana sallayarak işinin başına döndü. Genç adam ellerini üşümüş kadının omuzlarına koyarken Eylül de onun neden bahsettiğini anlamaya çalışıyordu.
O, montunu iyice çekiştirip, kolunu sıvazlayınca sonunda ısındığını hissetmişti. Bedeninin yanı sıra içinde bir yerlerin ısındığını da fark etti. Aralarındaki anlaşmazlık bitmiş gibi görünüyordu. Eylül zaten hatasını kabul etmişti, ancak kendini affettirmek zorunda kalacağını da düşünüyordu. Bu yüzden genç adam kendisinden özür dilediğinde çok şaşırdı.
"Sen neden özür diliyorsun? Benim özür dilemem gerek. Sana bağırmamalıydım." Genç adam onu ısıtmaya çalışmayı bırakmıştı. Ama Eylül o bölmeden konuşmasını tamamlamak istiyordu. "Çünkü haklıydın. Hiç çabalamadım. Benim bir şeyler yapmam gerekiyordu. Bense hep sizden bir şeyler bekledim. Merak etme. Bugün yemeğimi yeni bilgilerimle tekrar yapacağım. Yarışmaya kadar da müziksiz çalışmaya alışmam gerek. Daha çok çabalayacağım."
Soner ellerini yeniden onun omuzlarına kaldırmış genç kadını dinliyordu.
"Ben, kapının tamamen bozulduğunu haber vermediğim için özür dileyecektim ama bu konuşmadan da memnun kalmadım değil." Muzipçe sırıtıyordu.
Eylül geri çekildi ve gülerek genç adamın omzuna vurdu. Soner ise güçlü kollarıyla onu yakalamış ve ikinci bir darbeyi engellemişti. Gerçi bu ufak tefek kadının eli ona hiç de ağır gelmiyordu ama onun ince bileklerini tutmak iyi hissettiriyordu. Onu kendine doğru çektiğindeyse daha da iyi hissetti. Bu karnına giren ağrıyla karışık bir iyi histi. Eylül'ün vücudundan gelen soğuğu hala hissedebiliyordu ve hasta olabileceği fikri sinirlerini bozuyordu. Mutfaktaki sıcaklıkta kendine gelebileceğini biliyordu ama onu bu halde yormak istemiyordu.
"Kıyafet odasında biraz dinlen istersen. Sonra da yemeğinin yeni halini gösterirsin bize." dedi onu çevirip, odaya doğru ittirirken. Bedenindeki soğukluğa rağmen, genç kadının yanakları az önceki yakınlaşmadan dolayı kızarmış görünüyordu. Onun göremeyeceğini bildiği için kendi kendine gülümsedi.
Eylül onun dinlenme fikrine hayır diyemezdi. Hala üşümüş hissediyordu ve vücudu normale dönene kadar biraz istirahat etmek iyi bir fikirdi. Ancak odaya girip karşıdaki çift kişilik kanepeye oturduğunda aklı hala az önce olan şeydeydi.
Elektrik Direği şakalaşırken onu kendisine çekmişti ve Eylül onun siyah üniformasının kumaşını yüzünde hissettiğinde, vücudunda karnından yükselerek göğsüne kadar çıkan bir ağrı baş göstermişti. Onun tıraş kolonyasının hafif kokusu burnuna dolarken yanaklarının kızardığından da emindi, çünkü kulakları yanmaya başlamıştı. Bunu onun da fark etmemiş olmasını umuyordu. Üzerindeki montu biraz daha çekiştirdi. Burası mutfak kadar sıcak değildi, o yüzden hemen ısınamıyordu ancak zaten suratı bedeninin aksine yanıyor gibiydi. Elleriyle yüzüne yelpaze yaparak başını kanepenin arka minderlerine yasladı ve biraz dinlenmeye çalıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece Yarısı Şarkısı
RomancePerspektif2016 - Romantizm #1 -Benim ruhum buna mı benziyor yani? Cevap vermeden genç kızın suratına baktı. Bu 'evet' demekti. -Ama bu bir elektrikli bisiklet! Hem de erimiş mandalinalı dondurma renginde. -Evet. Can sıkıcı şekilde ağırbaşlı ama ara...