Berk'in ağzından 2

6.4K 314 18
                                    

Arkadaşlar. Yazdığım bölüm tamamıyla silinmiş. Neredeyse sinir krizi geçireceğim ya. Bilmem kaç kelimelik bölüm gitti ve benim size sözüm var. Bir iki günde güzel bir şey yazmaya çalışacağım. 

Bara geldiğimizde adamlar kaçmıştı. Hay ben böyle işin.. Hemen Yasin ve Fırat'a dönüp bunu yapanı bulup depoya götürmelerini, cezalarını kendim vereceğimi söyledim. Bende bara girip biraz içtikten sonra yola çıktım. Duru'nun yanına gidecektim. Özlemiştim. Bizimkilere de söyledikten sonra hep birlikte yola çıktık. Eve geldiğimizde camı araladım. Korumalar beni gördüklerinde kapıyı açtılar. Bizde içeri girdik. Arabaları park ettik ve eve ilerledik. Kapıyı çaldığımda İkinci annem kapıyı açtı. Onunla sarılıp ayak üstü sohbet ettikten sonra salona geçtik. Duru gelip herkese sarıldı fakat yüzünde hiç bir tebessüm yoktu. En son bana sarıldığında onu kucağıma aldım ve biraz konuşmaya çalıştım. Kısa cevaplar verip ve ya sadece kafa salladığında sıkıldığını düşünüp uyumayı teklif ettim. Zaten annem de evde değildi. Babam olacak olan adamla yemeğe çıkmışlardı. Buna da kafa salladığında odasına çıkarıp bir hizmetçi çağırdım. Duru'nun üzerini değiştirmesini söyledim ve kapının dışına çıkıp kapıyı kapattım. Bende eski odama gidip hızlıca üzerimi değiştirdim. Kapının önüne tekrar geldim. Hizmetçi çıktığında bende içeri girip perdeleri çektim ve Duru'nun yanına yattım. O göğsüme yattı. Bende ona sıkıca sarıldım. (05.05) Böyle uyuduk. Sabah okula gittim ve çetenin yanına gittim. Banka tam oturacağım sırada telefonuma mesaj geldi. Açtığımda gizli bir numaraydı. 'Korkmaz, yakınlarına dikkat etmeni öneririm. Sonuçta hayat bu. Nerde ne olacağını bilemezsin!' yazıyordu. Sinirlendim. Bu kimde beni tehtid edecek cesareti bulabiliyor? Daha oturmadığım yerden 3-4 adım uzaklaştım ve hızlıca güvendiğim adamlarımdan Eymen'i aradım. Mesaj olayını özetleyip kim olduğunu bulmasını istedim. Hala onunla konuşurken okula tanıdık siyah lomborghini girdi. Arabadan inip etrafına bakarken gözleri çetenin üzerinde gezindi ve hemen ardından bana döndü. Ona bakarken bir yandan da Eymen'e cevap veriyordum. O ise bana bakmaktan vazgeçip etrafına bakmaya devam etti. Ben de Eymen'e son bir iki cümle söyleyip telefonu kapattım. Yerime otururken Gece'yi inceledim. Siyah bir hırka. Siyah kısa bir şort. Üzerinde beyaz yazılı siyah tişört. Son olarak da siyah converseleri. Üzerindeki siyah hırkanın ne yazdığını göstermediği beyaz bi yazı dışında tamamıyla siyahtı. Fakat gözleri bütün siyahlara karşı tek maviymiş gibi parıl parıl parlıyordu. Gece arabasının kaputuna oturmuş dikkatle bir yere bakıyordu. Bende gözlerini takip ettiğimde bir erkeğin ona doğru geldiğini gördüm. Bizimkiler konuşurken ben bütün dikkatimi Gece ve yanında ki çocuğa vermiştim. Kısa cevaplar vermesi hoşuma gidiyordu. Sonunda ise arabadan inip elindeki sigarasını yere atıp okula ilerlemeye başladı. Ben ise yüzümdeki tebessümle ona bakıyordum. Okula girmeden bana döndüğünde tebessümümü yakaladı. Umursamadan okula girdi. (23.23) Biz biraz daha otururken Murat tuvalete gideceğini söyleyip okula ilerledi. Bir ve ya iki dakika sonra bizde kalktık. Daha okula girmeden Murat okuldan çıktı. Ne yani işi bu kadar çabuk mu bitti? Hiç sanmam. Hızlı hızlı yanıma gelip

Mu- Abi, yeni kız ve Derin hızlıca yukarı çıktı. Sanırım Derin ağlıyordu. 

Be- Tamam. Arda, sen bu işe bir el at. 

Dediğimde onaylayıp bizle birlikte arabaların yanına geldi. Arabalara yaslandıp kızların dışarı çıkmasını bekledik. Bir süre sonra aklıma geldi. 

Biz bu kızların okuldan çıkacağını nerden çıkardık? Çeteye bunu söylüyordum.

Be- Biz bu kızların okuldan çıkacağını nerden biliyoruz? 

Ar- Nerden bilelim abi? Sen buraya geldin bizde peşinden geldik. 

Tam sıkıntıyla okula ilerlemeye başlayacağım sırada Okyanus Mavi'm ve Derin okuldan çıktılar. Evet! Adını 'Okyanus Mavi'm' koymuştum. Bizimkiler sustuklarında onlar yanımızdan geçtiler ve Okyanus Mavi'min arabasına bindiler. Onlar okuldan çıkarken Arda'ya tek bir bakışım ile peşlerine düştü. Biz de bara geçmeye karar verdik. Bara girip her zamanki locamıza oturduğumuzda garsonlardan birisi ne içeceğimizi bildiğinden hemen içecekleri getirdi. İçkilerimizi içtikten sonra bardan çıktık. Çıkarken korumalara dönüp bir sorun olup olmadığını sorduğumda hiç bir sorun olmadığını söyledi. Arabalara binip evlere dağıldık. Eve geldiğimde aklım her ne kadar Okyanus Mavi'mde olsa da uyumayı başardım. Gece gelen mesaj sesi ile hafif olan uykumdan uyandım. Mesaj atan Arda'ydı. 'Abi, yeni kız biraz önce ağlayarak hastaneden çıktı. Arabasına binip gitti. Peşindeyim. Haber vereyim dedim.' yazıyordu. (05.05) Bende hemen 'Tamam. Sakın peşini bırakma. Durduğunda bana konum at' yazıp yolladım. Bir süre sonra konum geldi ve hemen yola çıktım. Gittiğimde Arda'nın gözleri hafiften kızarmıştı. Ona bildiklerini anlatmasını söyledim. Bana hastanede olan kızın ağzının kanamasından içerideki doğum gününe kadar her şeyi anlattı. Onu eve yollayıp ben beklemeye başladım. Saat şu an 00.18'di. Doğum günü partisi ise gece 04.45'de bitmişti. Herkes dağılıyordu. Ben de Okyanus Mavi'sini  takip edip nereye gittiğini öğrendikten sonra eve gittim. Yolda açık olmasına baya şaşırdığım bir mağazadan kocaman bir oyuncak ayı aldım. Mağaza çalışanına fazladan para verip kutusunu da aldım. Arabaya zar zor sığıdırıp eve gittim. Bir duş alıp hızlıca küçük bir kart aldım. Minik bir not yazıp kapının yanına koydum. Ertesi sabah okula gitmek için evden biraz erken çıktım. Ayıcığı alıp dün öğrendiğim eve gittim ve kapıya ayıcığı bırakıp okula geçtim. Çoğu kişi gelmişti. Bizimkilerin yanına gidip oturduğumda konuşmaya başladık. Bir süre sonra yeni kız geldiğinde bu sefer arabadan inip bahçede hiç beklemeden direk okula geçti. Yüzü gülüyordu. Bu beni de mutlu etti. Sınıfa gidip derse girdikten sonraki 2 derste okulda kalıp çıktık. Ben de Murat ve Yasin'e dönüp bardaki kaçan adamları nereye götürdüklerini sordum. Aldığım cevap ile çeteyle birlikte şehir çıkışına yakın olan terkedilmiş kulübeye doğru gitmeye başladık. O sırada telefonumdaki okunmamış bir mesajı fark ettim. Ona baktığımda Eymen'in adamı bulup bilgilerini attığını gördüm. Arada yola bakarak mesajı okuduğumda barlarımı dağıtan şe*****z olduğunu öğrendim. Gideğimiz yere vardığımızda karşısına oturdum. O bana korku dolu gözlerle bakıyordu. Umursamadan yaptıklarını sorduğumda kabul etti. Bende hemen kabul etmesinin ödülü olarak acısız sızısız tek kurşunla öldürdüm. Bu sefer ise Arda'nın babasına yani Ekrem amca'nın yanına gidiyorduk. Ne olduğunu merak etmiştim. Çünkü eğer bir şey yoksa bizi çağırmazdı. Onun yanına gelip sorduğumuzda ise aldığımız cevap değişikti. 'Yakınlarınıza sahip çıkın çocuklar. Onlar tehlikede olabilirler. Dikkat edin.' Demişti. Bizde onaylayıp ordan çıktık. Herkes değer verdiklerini korumalıydı. Eğer Ekrem amca bizi uyardıysa gerçekten önemli bir konu demektir. İlk olarak çocuklardan ayrılıp Duru'mun yanına gittim. Kapıyı çaldığımda açan ikinci annemle her zamankinden daha az konuşup annemin yanına gittim. Duru'yu koruması gerektiğini, benim de etraftaki korumaları çoğaltacağımı söyledim. Kabul ettiğinde biraz daha durup kalktım. Aklıma Okyanus Mavi'm geldi. Çete hariç kimse ona değer verdiğimi bilmiyordu. Yine de onun peşine bir koruma taktım. İçim rahat olacaktı. Ben bunlarla uğraşırken akşam olup saat epey geç olmuştu. Eve gittim ve duşumu alıp direk uyudum. Uykumda ise Okyanus Mavi'me yazdığım notu tekrar yazarken görüyordum. ' Ne olursa olsun. Gülümse. Soğuk yönünü biraz geride bırakıp masmavi gözlerin gibi parılda sende. Parıldamak sana çok yakışıyor her ne kadar hiç görmesem de...'   
Fakat rüyamdaki not çok değişikti. Asla benim şu an yazmayacağım türden.
'Herkes gibi sende öldün benim için. Ne o. Oynamak güzel miydi? Derin'le neden takıldığını anladım. Ondan farkın olmadığı için. Fakat haberin olsun. Kalıcı hasar bırakamadın. O kadar değerin yok!'

Bunu neden yazdığımı ise hatırlamıyorum. Uyandığımda rüyayı umursamayıp bir bardak su içtim ve her zamanki kıyafetlerimin bir değişik kombinini yapıp giyip evden çıktım. Okula girdiğimde pek kişi gelmemişti. Okyanus Mavi'm oradaydı. Bu sefer bir değişiklik yapıp beyaz ve lacivert kombini yapmıştı. Üzerine lacivert omuzlarını açıkta bırakan kazak gibi bir şey. Altına beyaz kot pantolon giymişti. Saçları hafif dalgalı ve önüne gelmemesi için taktığı güneş gözlüğü. Bir de yüksek olmayan beyaz topuklu ayakkabılar. Bugün çok güzel olmuştu. Normalde ateşli ve seksiyken bugün şirin ve güzeldi. Siyah motorun yanında kapıya bakarak birisini bekliyordu sanırım. Kapıdan giren bizimkilerle birlikte onlara bakmaya başladım. Arabalarını park edip yanıma geldiler. Oturduklarında söze Yasin girdi.
Ya- Abi senin bu kıza bişeyler olmuş benden söylemesi. Simsiyah gezerken kafasına ne düştü de beyaz lacivert oldu?
Be- Nerden bileyim oğlum ben. Neyse. Kapatın bu konuyu.
Diyip onların konuşmalarını dinlerken aniden üç motor sesi geldi. Okula iki beyaz bir siyah kawaski girdi. Okyanus Mavi'min yanına park ettiler. Çok uyumlulardı. Kafalarındaki kaskları çıkardıklarında bir kız iki erkek olduğunu gördüm. Bizimkilerde susup onları izliyorlardı. Okyanus'um hepsiyle sarılıp gülerken erkeklerden siyah motordan inen gelip saçlarını karıştırdı. İlk önce numarayla kızmış gibi yapıp sonra gülerek daha çok sarıldı. Bunlar böyleyken bende dayanamayıp yerimden kalktığım gibi arabama binip oradan uzaklaştım. Çete peşimden geliyordu.Geldiğim barda oturup herkesi dışarı çıkarması için Fırat'a döndüm. 'Çıkar herkesi' dememden yaklaşık 1 dakika sonra içeride sadece çete ve ben kalmıştık. Onlara dönüp 'çıkın' dediğimde biraz daha dursalar da çıktılar. Orada iyice içip sarhoş olunca eve geçtim.Bu aralar kızlara bakmıyordum bile.Her baktığımda aklıma masmavi, parıldayan gözler geliyordu. Ve bu beni kızlardan soğutuyordu. Eve geldiğimde kapının anahtarını üçüncü denememde sokup içeri girdim. Direk odama gittim ve banyoya girip buz gibi suyun altına girdim. İlk önce titreyen vücudum sonradan alıştığı için titremiyordu. Sonunda suyun altından çıkıp havlumu belime bağlayıp odama geçtim. Üstümü giyinip yatağıma yattım ve uyumaya başladım. Bu sefer rüyamda ise karnından kanlar akan Okyanus Mavi'min başında oturuyordum.  Yine uyandığımda mutfaktan su alıp balkona çıktım ve orada yarım saat kadar oturup saat 05.40'da tekrar yattım. Uyuyamayınca hazırlanıp dışarı çıkıp bara gittim. Bara girip başım ne kadar ağrısa da bi kaç kadeh içip biraz daha oyalanıp okula geçtim. Bugün cumaydı. Okula girip bizimkilerin yanına, banka oturdum. Daha pek kişi gelmemişti. Biz de bugün pek konuşmuyorduk. Okulun kapısının oradan gelen silah sesiyle ilk bir sessizlik oldu ve sonrasında çığlıklar koşuşturmalar... 

Herkes okulun kapısına en uzak yere bahçenin köşesine giderken, bizimle birlikte bazı meraklılar da geliyordu. Biz hızlıca kapıya giderken siyah, camları filmli bir porsche geçti. Camını kapatıyorlardı. Önümden hızlıca geçerken sağımda bir yerlerden gelen bağırmaları duyuyordum. Yardıma gitmek için döndüğümde yerde onu gördüm. Okyanus Mavi'mi. Karnından rüyamdaki gibi kanlar akıyordu. Bugün de beyaz giydiği için kan fazla belli oluyordu. Başında dünkü zibidiler vardı. Hızlıca Arda'ya dönüp 'arabayı getir' dedim. O yanımdan ayrılamadan bir araba korna çaldı. Hemen geriye çekilirken onun yanındaki zibidilerden biri Okyanus Mavi'mi kucağına aldı. Hemen arabaya koyarken Arda'ya 'Hadi!' dedim. O hızla arabayı getirirken zibidilerin arabası yola çıkmıştı. Araba geldiğinde Arda şoför koltuğundan çıkamadan ben hemen yanındaki koltuğa geçip 'sür' dedim. O sürüp arabayı takip ederken bizimkiler arkamızdan geliyorlardı. Hızlıca hastaneye vardığımızda ameliyathaneye aldılar. 

3 gün sonra...
Uyanmasını bekliyorduk. Tabi kapının önüne kadar gitmedik. Uzaktan sessizce. Üç gündür uyumadığım için gözlerim kızarmıştı. Arda'yı ne kadar eve yollasam da gitmemişti. Ben de sonunda kabullenip göndermekten vazgeçtim. Bir süre sonra hep birlikte kafeteryaya indiler. Ben de odaya girdim. Kablolar içinde melek gibi uyuyordu. Biraz daha yaklaşıp ona baktıktan sonra dudaklarına ufak bir buse kondurup kapıya ilerledim. Arkamdan bir iki mırıldanma duyup arkamı döndüm. Gözlerini açmasa da kafasını hafif oynatıp mırıldanıyordu. Hemen odadan çıkıp doktorun yanına gittim ve uyandığını söyledim. Doktor odaya girdiğinde arkadaşları kafeteryadan dönüyorlardı. Ben de eve gitmeye karar verdim. Sonuçta uyanmıştı. Önemli olan buydu. Arda'ya söyleyip onunla birlikte eve gitmeye karar verdik. 

Değişince Mi Kazanıyoruz? -Ara Verildi-Where stories live. Discover now