BÖLÜM:5 HAFIZA

103 3 1
                                    

'' Max , hadi ama korkak olma . ''
Max korku dolu gözlerini karşısındaki önde dişi eksik , beş yaşındaki arkadaşına çevirdi.

'' Ama Matt, yapmak istemiyorum bunu. Lütfen kampa dönelim artık. ''

Daha iki gün önceye kadar birbirlerini tanımıyorlardı bile ve şimdi en yakın arkadaş olmuşlardı. Ailesi şirketlerinin yaptığı geziye onu getirmişler ve iş arkadaşlarının oğlu Matt'le o zaman tanışmışlardı.

Kuzgun karası saçları ve yaşına göre inanılmayacak derecede öfkeli gözleri vardı.

Gözlerini devirerek Max'e baktı ve '' Senin cesaretin yoksa o zaman ben yaparım. '' diyerek yanlarındaki yavru köpeğe baktı ve sevmeye başladı.

Max ise hala korku dolu gözlerini ondan ayıramayarak '' Lütfen , köpeği yalnız bırak.'' dedi. Gözleri dolmaya başlamıştı.

Matt ise kahkaha atmaya başladı ve zevkten kuyruğunu sallayan köpeğin ensesinden tutarak yanlarındaki uçurumdan aşağı fırlattı.

Max çığlık atarak uçurumun kenarına koştu ve köpeğin arkasından baktı. Ama kayalıklara çarpan dalgalardan başka görünen bir şey yoktu.

Annesinin arkasından gelen sesini duydu. '' Max hadi artık geç oldu.''
Max ise hala şoktaydı. Birden yanında Matt belirdi ve kulağına fısıldadı.

'' Unutma Max ! Biz en yakın arkadaşlarız. Bu ise bizim sırrımız olarak kalacak'' dedi ve uyarırcasına kolunu sıkarak arkasını dönerek ''Geliyoruz Bayan Brooke , merak etmeyin.'' Diyerek Max'i kaldırdı ve tekrar kulağına fısıldadı.

'' Unutma! En yakın arkadaş.''

Max ter içinde uyandı. Bir saniye için her şeyin normal olduğunu yatağında uyandığını düşündü. Ama son günlerde yaşadıkları zihnine akın etmeye başlamıştı. Devasa bir ağacın altında uyandığını hatırlıyordu. Ve ona işlence eden doktorlardan kaçışını ama zihnini ne kadar zorlarsa zorlasın o arada neler yaşandığını hatırlayamıyordu.

Uyandığında yanında bir çanta içinde  kredi kartı ile temiz kıyafetler en altta ise laptop vardı.

Ormanda 2 saatlik yolculuğun ardından otobana çıkmış ve otostop çekerek şehir merkezime gitmişti.

Ancak bir sorun vardı. Londra'da yaşadığına emindi ancak şu an da Washington'daydı.

Kafasını toplayana kadar Beyaz Saray'a boş boş bakmıştı. Yakındaki takım elbiseli adamlar ise ona tip tip bakmaya başlayınca yürümeye başlamıştı. Ara sokaklardan birinde otel bularak içine girmiş ve gözlerini kapayarak sadece hatırlamaya çalışmıştı ama olmuyordu.

Ayağa kalkarak yanında bulduğu çantaya uzandı. Kredi kartı limitsizdi ki bu çok şaşırtıcıydı. Laptopu çantanın dibinden çıkarak açma tuşuna bastı.

Harika parola soruyordu. Ama arka planda kendi fotoğrafı vardı. Artık cidden korkmaya başladı. Ve çantanın ona verildiğini yerde bulmadığı teorisini gerçek kıldı bu durum.

İki elinin baş ve orta parmaklarını başına bastırarak masaj yaparken düşünüyordu. Şifre ne olabilirdi.

Ve kafasında tek bir görüntü belirdi. Okulda yaşananlardan sonra arabaya ilk bindiğinde bir defterde ismi yazıyordu. Ama onun öncesinde ise Kızıl Atlı yazıyordu.

Denemekten zarar gelmez diye düşünerek parolayı yazdı ve açılmasını bekledi.

Ah harika. Güncelleniyordu şimdi de. Neyse bugünlük bu kadar yeter diyerek bilgisayarı şarja taktı ve açık bıraktı.

Uykulu gözlerini kırparak yatağa uzandı ama Kızıl Atlı yazısından başka bir şey düşünemiyordu. Yaklaşık beş dakika boyunca yatakta bir sağa bir sola döndü.

En sonunda dinlenmekten vazgeçerek ailesini araması gerektiğini hatırladı. Meraktan ölmüşlerdir şimdiye kadar. Odadaki telefonun yanına giderek avizeyi kaldırdı. Ama bir saniye numarayı hatırlayamıyordu. Birden telefon elinden düştü. Annesinin ve babasının ismini hatırlayamıyordu. Yüzleri ise bulanıktı.

Gözlerinden yaşlar akmaya başladı ve kendi kendine mırıldandı.

''Bana neler oluyor böyle? ''

OLUMLU VEYA OLUMSUZ YORUM YAPIN LÜTFEN.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: May 05, 2016 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

MAHŞERİN 4 ATLISIWhere stories live. Discover now