chapter 1:forgotten streets

1.1K 96 71
                                    

Kararsız sonbahar şiddetli yağmurunu küfür savurur gibi dünyanın zemininin her milimine indiriyorken yapabileceğim şeylerin kısıtlı olduğunu idrak etme gayretimin üzerine geçemiyordum.

Yağmur damlaları aslında yere çarpana kadar hiç ses çıkarmıyordu ama ardı ardına gelen kargaşanın içinde sesin yok olması uzun vadede imkansız demekti. Bu havada ödev yapılmazdı, ki, bana kalırsa hiçbir mevsim ödev yapılacak türden bir gün doğuracak değildi. Aylardır aynı cumayı yaşıyor hissinden bir türlü kurtulamıyordum: İşte, sağanak yağış perşembe gecesinden başlayarak, özellikle cuma günleri şiddetini artırıyor, pazartesiye kadar dinmek bilmiyordu. Koyu gri gökyüzü insanın içindeki sıkıntıyı ateşe vermek için bulutları gayrimeşru bir şekilde çiftleştirmiş gibiydi. Sonuç olarak okula gidiyor, bir takım derslere tabi tutulurken yarın okulun olmadığını kendime hatırlatarak sabırsız isteklerimi geçici şekilde doyuruyor; okul son bulur bulmaz evin yolunu tutuyor, aptal kışın yolda olmasına lanet ederek arabamda ısınmaya çalışırken eve ne zaman geldiğimi hatırlayamaz oluyordum. Bunun dışında farklı olarak Berilium'la beraber vakit geçiriyordum.

İçinde bulunduğum kasaba, aslında kasabadan çok terk edilmiş topraklar bütünü olmasıyla birlikte, okuldan neredeyse elli dakika uzaklıktaydı. Bu tekin yerin tek güzel yanı kirlilik oluşturmamasıydı, hiçbir şekilde. Bakir ormanın yol yapımıyla ikiye ayrıldığı bir konumda, evimiz yolun yan tarafında kalıyordu. Annemin ekonomik durumu oldukça düşüşteyken bu evi seçmesinin ucuz tanımında bir anlamı vardı. İşler düzelmeye başladığında, yani annemin üvey babamla tanışıp evlenmelerinden sonraki o zaman diliminden itibaren, evden taşınmayı istememiş; aksine, evi daha iyi hale getirmek için bir ton para döktürmüştü. Burada bizim evle beraber sadece altı ev vardı. Üç tanesi karşıda, ikisi yanımızda. Annem yoğun işine rağmen bir şekilde komşularla arasını iyi tutmayı başarmıştı; onun münasebetiyle tüm komşularla tanışmış olmak içime büyük bir sıkıntı düşürmüştü. Hepsi orta yaşlı veya orta yaşını doldurmuştu. İki ev sahibi sadece yazları buraya tatil için geliyordu. Annemle babam sürekli iş nedeniyle şehirden şehire atladıkları için sadece evin değil, tüm mahallenin sessizliği bana kalıyordu.

Bugün de, o günlerden biriydi. Odamın penceresinden babamın elinde poşetlerle yağmurun altında arabanın bagajına doğru koşturuşunu izliyordum. Annemin aşağı kattan babama seslenişleri bir şekilde dikkatimi başka yöne çektiğinden olsa ki, yağmurun varlığını geçici şekilde yitirmiştim. Birkaç dakikaya yağmur yüzünden pencerenin bulanıklaşmasından neyi izlediğimi bilmesem de, Berilium'un, kırmızı külüstürünü nihayet yolun kenarına çektiğini gördüm. Bacaklarım refleksle hareket etti. Annem Berilium'u kapıda öpüyor, evde her türlü şeyin olduğunu, aç kalmamamız gerektiğini öğütlüyordu. Birkaç dakika can çekişmesinin ardından Berilium annemin kollarından bir şekilde sıyrılmayı başardı, işkence görmüş yüz ifadesiyle yanıma vardı. Annem gitmeden önceki zamanını yine bize uslu durmamızı, bir şey olursa onu aramamız gerektiğini söyleyerek geçirdi.

Annemin üzerimize kapıyı örtme eylemine gözlerimizi dikmiştik artık. Sonunda yalnız kaldığımızın kanıtı olması için, kapı gürültüsünün ses dalgalarıyla bize ulaşmasını bekledik. Yağmur yeniden evin sessizliğiyle bir olmadan hemen önce Berilium bedenini mutfağa çevirdi. "Açlıktan ölüyorum."

"Sen şuna 'Bir haftalık yemek erzağını bitiriyorum' desene." diye karşılık verdim. Havanın mevcudiyeti nedeniyle gökyüzü erkenden kararmıştı. Depresyonun yeni yüzlerini arayan kişiliğim açısından hiç hoş bir karşılık değildi bu. Işıkları açtım. Berilium'un ışığa ihtiyacı yoktu, nihayetinde buzdolabının loşluğu altında günlerce vaziyetini idare ettirebilirdi.

Masaya yaslanarak Berilium'un açlık krizine ortak olma eğiliminde, onu izleme gayretinde bulundum. Avuç içini alnına vurdu. Yüzünde büyük bir mutluluk vardı. "Annenin yemek yapamayışına hayranım, gerçekten. Bu kadın fastfood dünyasının nihai kapısını aralıyor."

The VeilWhere stories live. Discover now