Final

15.6K 551 29
                                    

Bölüm şarkısı: Beni sen inandır- Pinhani.

Evdekilere veda edip Baran'ın arabasına bindik. Annemler bugün Ankara'ya döneceklerdi ve Şanlıurfa maceraları sona erecekti.
Bizim maceramızın sonu ise pek belli değildi.
Karnım iyice büyümüş, kızım 6 aylık olmuştu artık. Geri kalan 3 ayın stresi benim için başlamıştı bile. Doğum korkusu basmıştı artık bedenimi.

"Çocuğumuzun ismini düşündün mü Karamel gözlüm?" Damra hala ağzımdan laf almaya çalışıyordu ama o lafı alamayacağını bilmiyordu.

"Civan ağa koyacak ismini." Diyerek karnımı okşadım ve başımı yola çevirdim. Tatil için Bodrum'a gidiyorduk.
"Senin aklında bir isim yok mu? Sonuçta annesi babası biziz o niye koyacak anlamadım?" Kaşlarımı sinirle çatıp başımı ona çevirdim ve konuştum.
"Beni aylarca koruyup kolladı o dediğin adam. Bırakta çocuğumuzun adını koysun."
Radyoyu açıp çalan müziğin sesini açtım.

"Tamam hayatım, sinirlenme. Haklısın. Hem doktor ne dedi, yolculuk sırasında dikkatli olacağız. Sinir stres yok." Diyerek sesini sakin tuttu.
Karnımdaki hareketlenmeyle belimi dikleştirdim.
Damra korkuyla arabayı sağa çekerek "Ne oldu, çocuk mu geliyor? Bi şey mi oldu?" Diye endişeyle konuştuğunda elini tutup karnıma koydum.
"Tekme atıyor.." sesini giderek alçaltıp konuştuğunda sanki sesini bile duymak ister gibiydi.
Gözümden düşen yaşı diğer eliyle sildiğinde aklıma ilk kıpırtısı gelmişti.
İlk kıpırtısını babamın mezarlığında, Damra'yı gördüğümde hissetmiştim.
Damra eğilip başını karnıma koyduğunda huzurun kokusu burnuma gelmişti.
Aylar sonra hissetmiştim huzuru.
Bundan sonra üzüntüye yer yoktu hayatımızda, buna ben engel olacaktım artık.
"Hadi devam edelim yola, bu gidişle balayımız yolda geçecek." Diye sessizliği bozdu Damra uzunca bir süre sonra.

Başımı olumlu anlamda sallayarak çalan müziğe eşlik ettim.

Çizdim kendi aklımca hayatın resmini,
Bir şey bilmezdim aslında karıştırdım tüm renkleri.
Hata yaptım tabii.

Herkes başka bir şeyden kaçırmış kendini.
Bazen yaşlı gözlerle kabullenmiş gerçekleri.
Bazen memnun gibi..

Artık çok uzaklaştım, en çok da kendimden.
Evden, senden, göçmen kuşlar gibi
Çok geç kaldığım halde, solmuş resimlerde,
Kaç yıl geçmiş hala güzel durur.
Küçükken çok inanmıştım eğer çok istersen;
Her şey mümkün inanmak zor değil.
Hikayem senle başlardı, senle devam etsin.
Beni sen inandır.

3 ay sonra...

"Kızım yat, niye kalkıyorsun, istediğin bir şey varsa söyle?" Sevgili kaynanamın sesiyle uzanarak kumandayı aldım ve tekrar yattığım koltuğa uzandım.
Damra'nın okulu yüzünden Ankara'ya geri dönmek zorunda kalmıştık bizde.
Ne de olsa ömrümüzün sonuna kadar orada Civan ağaya yük olmak istemezdim. Oradan ayrılmak zor olmuştu benim için, herkese ayrı bi bağlanmıştım, kopmam zor olmuştu bu sebeple.
Damra ise beni evde tek bırakmamak adına sevgili annesini ve babasını yanımıza almıştı.
İlk zamanlar benim Damra'ya çektirmemin sebebiyle annesi de bana çektirmişti. Şu aralarsa aramız gayet iyiydi.
Damra'ta ise hala çektirdiğim doğruydu.
Kocaman olmuş karnım yüzünden rahat olamadığım için Damra oturma odasında koltukta yatıyor ve bebeğinin cinsiyetini bilmiyordu.

Bebek odasını rengarek ayarlamıştık, klasik pembe-mavi olmasın diye.
Ve Damra bebeğin cinsiyetini anlayamasın diye birazda.

Karnımdaki sancıyla iki büklüm olmuştum.
Acı ile tekrar inlediğimde kaynanam yanımda bitmişti.
"Kızım, daha mı şiddetli sancın?" Dediğinde evet anlamında başımı sallayıp acıyla tekrar inledim.
Bu sefer çok daha şiddetliydi, daha öncelerde de sancıyla hastaneye gidiyor sancının geçmesiyle eve geri dönüyorduk.

YENİ DAMATWhere stories live. Discover now