13.Bölüm

2.4K 208 35
                                    

Kapıyı araladığı hızda geri kapattı Yağız Ata. Yüzündeki kan çekilmişti aniden. Bu beklenmedik misafirin Özüm olması, planları dahilinde olmayan bir şeydi. İçeride annesi varken onu buraya alamazdı. O zaman her şey ortaya dökülür ve Yağız, daha başlangıç çizgisini göremeden onu kaybederdi. Annesinin endişeyle ayaklanıp yanına gelmesi üzerine afallayan yüzünü toparladı. Bir yandan da ısrarla çalan bir kapı vardı. Özüm'ün sesi sinirli çıkıyordu üstelik.

'' Yağız Ata, neden açmıyorsun kapıyı ? ''

'' Açamam!''

'' Baban değil mi ? Korkmana gerek yok oğlum. Sana bir şey yapmasına izin vermem ben. Aç hadi.''

'' Anne, gelen babam değil!'' dedi panikle, tam o anda Özüm yeniden kapıyı yumruklamış ve bağırmıştı. Perihan hanım da böylelikle oğlunun doğru söylediğini anlamıştı. Fakat neden böyle garip davrandığını çözümleyemiyordu. O kızın kim olduğunu sorgulamak üzere dudaklarını araladı, ancak dakikasında da Yağız Ata'nın yönlendirmesi ile odalardan tekine sürüklendi.

'' Anne, yalvarırım sesini çıkarma. Söz veriyorum, o gidince her şeyi anlatacağım.''

'' Yağız Ata, beni korkutuyorsun! Hem bu kız kim ? Ne istiyor senden ?''

Yağız ellerini çenesinin altında birleştirip annesine yalvardı.

'' Lütfen sultanım. Sadece birkaç dakika ver bana. Her şeyi anlatacağım, her şeyi...''

Perihan hanım oğlunu kırmayarak dediğini yaptı. Ama bir yandan da oğlunun neden bu halde olduğunu merak ediyordu. Başını derde mi sokmuştu acaba ? O yüzden mi tedirgindi ? Yüzünün hali, evinin alacaklı gibi basılıp yumruklanması, oğlunun telaşı...Aklına başka ihtimal gelmiyordu. Burada sessizce durarak doğru bir şey mi yapıyordu acaba ?

'' Ah, Yağız Ata...Ah!'' Olduğu yeri gidip gelerek arşınladı. Arada sırada da kapıya yaslanıp içeriden gelen sesleri duymaya çalışıyordu. Evin her yeri dökülürken, kapıların bu kadar sağlam olması şaşırılır şeydi. Üstüne bulaşan tozlardan tiksinerek uzaklaştı. İçi içini yiyerek oradaki divana oturdu. Yağız Ata'da olanı biteni anlatacağına söz vermişti. O zamana kadar sabretmek zorundaydı.

******

'' Ne diye suratıma kapıyı kapattın ? Ellerim dolu, görmüyor musun ?'' dedi Özüm öfkeyle. Ne ummuş ne bulmuştu. Zaten karşısındaki adamı arkadaş yerine koyup düşünende kabahatti. Adam resmen suratına kapıyı kapatmıştı ya! Rahatsız edilmek istemediğini açık açık söylemesi yeterdi oysa ki. Sertçe masaya bıraktı elindekileri.

İmalı imalı, '' Afiyet olsun,'' dedikten sonra sert adımlarıyla kapıya yürüdü.

Yağız Ata, üzerindeki şoku atar atmaz kıza siper oldu. Kapıdan çıkmadan evvel onu durdurmayı başardı. Özüm'ün ateş eden gözlerine rağmen pes etmedi ve özür dileyen bir ifadeyle ona baktı.

'' Özüm, gerçekten müsait değildim. O yüzden...''

Yağız konuşurken Özüm burnunu oynatmaya başladı. Bir koku vardı odaya hakim olan. Pek ev spreylerine de benzemiyordu bu. Sonra aklına gelenle dondu kaldı. Evet, Ateş belki kapıyı bornozla açmamıştı ama müsait olmamasının sebebi açıktı. Burnuna gelen o koku yeterince ele veriyordu yaptığı işi. Her erkek gibiydi o da işte. Acır gibi baktı adamın yüzüne. Bir de bununla arkadaş olmaya çabalıyordu. Nasıl bir hataya düştüğünü gözüyle görmesi gerekiyordu demek ki.

'' Yorma kendini Ateş. Anladım ben. Kusura bakma. Bilemedim çok meşgul bir adam olduğunu. Ama bu son zaten. Bir daha rahatsızlık vermeyeceğim sana. Hem de hiç bir şekilde. Ha, bunu da annem ısrar etti diye getirdim. Yoksa meraklı değilim sana, evine...Bir de ben düşündüm ki, biz seninle değil iki arkadaş, komşu dahi olamayız. Bu işten vazgeçtiğimi söylemeye gelmiştim.''

Yalandan Mutluluk (Mutluluk Serisi-1) TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin