18.Bölüm

2.3K 168 20
                                    

Gözlerini araladığında başta nerede olduğunu algılayamamıştı genç kız. Ancak sonra anlamıştı hastanede olduğunu. Annesi de uyandı gibi bir şeyler söyleyip ağlamaklı bakıyor, diğerleri de sakin olması gerektiğini söylüyordu. Her şey öyle bir hızda cereyan ediyordu ki Özüm olayların akış hızını dönen başından dolayı takipleyemiyordu. Neden sonra ortama bir dinginlik, bir sessizlik çökmüştü. Doktor kontrolü eline alıp yakınlarını dışarı çıkarmış, sonra da kendisini gözlerinden başlayarak kontrol etmişti. İyi olup olmadığını sormuştu. Özüm nelerin olduğunu çözümlüyor olsaydı şayet, bu soruya adam akıllı cevap verecekti de hâlâ bu işten bir şey anlamış değildi. Dağınık zihninden ötürü hiçbir şeyi tam manasıyla yerine oturtamıyordu. Adam birazdan annesinin gireceğini iletip dışarı çıkınca odada tek başına kalmıştı. Bu sürede olanları düşünüp durmuştu. Burada ne aradığını da sorgulamıştı ancak kendini ne kadar zorlarsa zorlasın pek bir şey hatırlamıyordu. Tam o sırada kapısı aralanmıştı. İçeri önce annesi, sonra da Filiz girmişti.

Genç kız kapının ucunda belirince onunla beraber bir görüntü de zihninde belirdi ve bu duygu Özüm'ü kıskıvrak yakalayıp köşeye sıkıştırdı. Art arda yutkunurken annesinin ağlamasına şahitlik etti. Filiz de suçluluk duygusuyla bir köşede duruyor, sırasının gelmesini bekliyordu. Sanki konuşmak istedikleri varmış gibi bir hali vardı. Annesi en nihayet bir şey hatırlamış gibi çıkmıştı odadan. Filiz ile baş başa kalınca Özüm, deminden beri süregelen sessizliğini bozmuştu.

'' Filiz, neler oluyor ? ''

Filiz bu duyduğuna şaşırmış gibi bir tepki verip yanı başına kurulmuştu.

'' Cidden bir şey hatırlamıyor musun Özüm ? ''

'' Hiçbir şeyi hatırlamıyorum hem de. Neden buradayım ? Ne oldu bana ?''

'' Özüm, bak biz seninle kardeş sayılırız. Eğer zor durumda olduğun bir konu varsa, lütfen bana anlat. Utanmana gerek yok. Sonuçta hepimiz insanız. Ve bazen böyle boşluklara düşebiliriz...''

'' Filiz, neler diyorsun sen Allah aşkına ya ? Ne boşluğu, ne zorluğu...''

'' İntihara kalkışmandan bahsediyorum Özüm!'' dediğinde sesi titremişti.

'' Neden böyle bir şeyi yaptın ki ? ''

'' Ha ? Kim, ben mi kalkışmışım ?'' Kendini gösterdi. '' İntihara bir de ? ''

''Alay mı ediyorsun bir de Özüm ? Korkudan nasıl canımız çıktı biliyor musun!''

'' Kızım, yemin ediyorum bir bok anlamıyorum dediklerinden. Papatya teyzemin dipçik gibi olacağını bilsem, sen git velin gelsin diyeceğim. O bile daha doğru düzgün anlatırdı içinde bulunduğum durumu. ''

Filiz'in hafifçe çatılan kaşları, koyuya çalan gözlerini gölgede bırakarak yorgun bir nefes aldı. Nedense konuşuyor olmak nefesini yoruyordu. Bir de midesinde hissettiği tuhaflık vardı tabi.

'' Özüm, sen sahiden de hiçbir şeyi anımsamıyorsun ? Yani intihar etmedin. Etmedin!''

Kızın aydınlanma çağını bulmuş gibi bir sevinçle bağırmasına anlam veremese de üzerinde durmadı. Aklı hâlâ neden burada olduğunda idi. Bu sorunun cevabını alamadan rahat edemeyecekti.

'' Ne intiharı be kızım. Nereden çıkarıyorsunuz bu saçmalıkları anlamış değilim!''

'' Babaannemin ilaçlarını içmişsin Özüm. Ne düşünebilirdik ki başka ? ''

'' Ha ? ''

'' Seni Ateş ile zor yetiştirdik hastaneye. İkimize de bir öd borçlusun!''

Kızın ağlamaklı gülen sesine aldırmadan durumu sorgulamaya devam etti.

Yalandan Mutluluk (Mutluluk Serisi-1) TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin