Bölüm 14 "canım öyle istiyor"

65 1 0
                                    


        ' O benim kızımı aldı...' zihnimde yankılanan acı sözler nedense içer de bir yerlerin sızlamasına neden oluyordu. İlk defa İlda'yı böylesine çaresiz görmüştüm. Benim gözümde yenilmez, dik ve sert İlda gitmişti sanki. Gözlerine çöken karanlık nasıl bir yükse, bütün maviliğini almıştı. Bu durum merakımı ve hala adını bilmediğim ve sandalye de bağlı olan adama öfkemi arttırmıştı.

İlda önce derin bir nefes aldı ve boğazını temizledi. Dolan gözlerini saklamak adına başını başka taraflara çevirdi ve etrafı izliyormuş gibi yapmaya başladı. Gözlerimi ondan hiç ayırmadan izlemeye devam ediyordum. İlda bir ara Aykut'a şefkat dolu gözlerle baktı. Sanki bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Aykut'a baktım bu sefer. Sanki bir şeyi onaylar gibi başını hafif öne eğdi. İlda, Aykut'un onayını aldıktan sonra tekrardan bana döndü ve aramızda ki sessizliği bozdu.

" Eğer kızım şuan yanımda olsaydı senin yaşında olacaktı Işıl. Kızım beni hiç tanımadan gitti ve ben hala bunun acısını çekiyorum. Bunu bana yaşatanlara da her şeyin hesabını sormak istiyorum, işte asıl görevin bu Işıl. Bana yaşattıkları acıyı onlardan çıkarmak. İlk olarak sandalyede bağlı olan Haldun'dan başlamak." İlda, Aykut'a dönerek gel işareti yaptı. Aykut'ta annesinin ne istediğini anlamış olacak ki adamdan aldığı dosyayı İlda'nın ellerinin üzerine bıraktı. İlda bana dönerek elindeki dosyayı uzattı. Hiç tereddüt etmeden dosyayı aldım ve açtım. Dosyaya göz gezdirirken Haldun şerefsizine karşı nefretim arttı. Dosyadaki tek bir cümle bütün tüylerimi diken diken etti.

' Haldun Taşkın, 3 Şubat 2006 yılında eşini öldürme suçundan hapse girmiş ve yetersiz kanıttan dolayı serbest bırakılmıştır.'

O kadar suçu varken sadece bu cümle sinirlerimin kopma noktasına getirmişti. Annemle olan bütün anılarım üzerime doğru gelirken içlerinden bir anı ağır basarak karanlık gibi çöktü gönlüme. Annemin o kanlı ve cansız bedeninin görüntüsü hükmetmeye başladı gözlerime. Dolan gözlerimi sımsıkı kapattım önce. Ben ağlamazdım geçmiş bana acı vermemeliydi. İçimden üçe kadar saydım ve gözlerimi bir hışımla açtım. Nefretim gözlerimden anlaşılır kıvamdaydı. Dosyayı yere atarak yavaş adımlarla Haldun'a yaklaştım. Her bir adım aramızdaki mesafeyi kapatmakla kalmıyor içimdeki sinir alevini körüklüyordu.

Tam karşısında durduğumda elimi çenesine koyup sıkıca kavradım. Yüzüne tam bakabilmek için düşmüş olan başını kaldırdım. O an tırnaklarımı derisinden sokup yırtmak istedim. Çinlilerin hayvanlara yaptığı gibi derisini yüzmek istedim. Haldun'un o iğrenç başını bırakıp benim için hazırlanmış masaya ilerledim. Buraya gelmeden önce Arat için planladığım bazı şeyleri uygulamaya karar verdim. Yüzüme yine o istem dışı korkutucu gülümsemem aldı. Masada parmaklarımla ritim tutarken lazım olan birkaç malzemeyi saymaya başladım

" Bir adet su dolu küvet,3 adet dikdörtgen şeklinde biraz uzun tahta parçası ve floroantimonik asit istiyorum." Hareketlenme sesi duymadığım için arkamı döndüm ve bana anlamsız yüz ifadesiyle bakan bir sürü kişi gördüm. Derin bir nefes alıp hızlıca burnumdan verdim. Birbirine mal gibi bakan adamları görmezden gelerek bir umutla Aykut'a baktım ama maalesef o da diğerlerinden farklı değildi. Gözlerimi devirip elimi arkadaki masaya attım ve elime gelen herhangi bir bıçağı aldım. Sıkıca kavrayıp rast gele fırlattım. Bıçak duvara saplandığında bir adamın korku dolu gözlerine sabitlendi gözlerim. Bıçak onu sıyırmış olacak ki bu denli korkmuştu. Adama yüzümü tamamen döndüm ve işaret parmağımla sakince gel işareti yaptım. Adam hareketimi tekrarlatmadan üç adım ötemde olacak şekilde yaklaştı. Boğazımı temizleyip istediklerimi tekrardan saymaya başladım.

KATİLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin