Bölüm 31

1.2K 67 92
                                    

Merhaba! :) Son Varis hakkında gönderdiğiniz mesajlar beni o kadar çok mutlu ediyor ki, her birinize teker teker teşekkür ederim Her gelen yorum, her belirtilen düşünce negatif ya da pozitif fark etmez, onlar benim için birer birer fazlasıyla değerli :) Lütfen bunları unutmayın, her belirtilen düşünce bana daha çok yazma isteği uyandırıyor! Düşüncelerinizi, beklenti ve isteklerinizi belirtmeyi ihmal etmeyin :) Sizleri seviyorum, milyon kez teşekkürler

~~~~~~~

Harry, büyülü arabasıyla Hogwarts'a yaklaşırken içinin heyecanla dolduğunu hissetti. Uzun süredir görmediği bina her zamanki görkemini tüm güzelliğiyle koruyordu. Hayranlıkla bakarak Şamarcı Söğüt'ten uzak kalmaya dikkat göstererek iniş yaptı. Bir arabayı daha bu ağaca kurban verip kaçırmak istemiyordu.

James gülümseyerek arabadan inen babasına baktı. Yaz tatilinden bu yana kilo vermişti, belirginleşen kol kasları git gide belli oluyordu. Çok çabuk büyüyorlar diye düşündü Harry. İlk adımları bile hala dün gibi aklındaydı. İçlerinde ise en yaramazı hep James olmuştu. Her birine karşı beslediği sevgi o kadar büyüktü ki, düşünmeden evlatları için ömrünü feda etmeyi göze alırdı.

Tüm özlemiyle sarıldı en büyük oğluna gülerek. Yalnız gelmişti karşılamaya, Albus yoktu. Pröfesor McGonagall ve Neville'ın haberleri vardı gelişinden ama yine de oğulları tarafından karşılanmak istemişti. Hayır, kesinlikle ayrımcılık yapmıyordu. Lily'ye sürpriz yapmak harika bir fikirdi. Kızının masum ve mutlu ifadesini görmek istiyordu.

"Baba. Göbeğin çıkmış!" dedi gülerek sarılmayı bırakırken.

Kaşlarını hafifçe çatarak elini kendi göbeğine götürdü, Harry. Umursamadı oğlunun bu ansız "iltifatını".

"Albus gelmedi mi?"

"Bilmem," derken omuz silkti James ve "uyuyakalmıştır büyük ihtimal. Uyandırmak için gitmedim..." diye ekledi.

Albus'un uyuyakalmasına, James'in de kardeşini uyandırmamasına şaşırmamıştı. Kahvaltıda görüşebilirlerdi eğer uyanırsa. Kolundaki saate bakıp Hogwarts'ta kahvaltı vaktinin çoktan başladığını görünce içini büyük bir sevinç kapladı yeniden. Binasını, masasını ve leziz kahvaltıyı hatırladıkça midesi çığlık atıyordu. Ginny'nin hazırladığı kahvaltılar da güzeldi ama Hogwarts'ın... muhteşemdi.

Ellerini ceplerine koyup oğluyla beraber yürümeye başladı.

"Neden geldin, baba? Hala bir açıklama yapmadın. Kötü bir şey yoktur umarım."

Ne söyleyeceğini bilememişti. Yok dese yalan olurdu, var dese uygunsuz olurdu. Açıklamamak en doğrusuydu o an. Bu yüzden konuyu değiştirmekte kendince karara vardı.

"Annen sizi gerçekten çok özledi. Sürekli yaz ve Noel için kurduğu planlar gerçekten her öğün yediğimiz yemek gibi bir şey oldu."

"Ah... Güzelliği ben de özledim. Şanslısın, baba."

Harry gülerek oğluyla yürümeye devam ederken görüşmeyeli neler yaptıklarını konuşuyorlardı. Yine de kafası hala Scorpius'a bu durumu nasıl açıklayacağındaydı. Gelip onunla konuşmayı kendisi bilerek kabul etmişti ama zaten başka şansı yoktu. Hayır deyip kestirip atamazdı sonuçta. Eğer kendi başına gelecek bir durum olsaydı, etrafında bu konuda yardım isteyebileceği tek kişi Draco olsa mutlaka o da düşünmeden kabul ederdi. Vereceği tepkiyi kestiremiyordu tam anlamıyla. Öncelikle Albus'a danışmak iyi fikir olabilir diye düşündü bir an. Fakat... hayır. Kesinlikle saygısızca bir davranış olurdu. İstediği kadar yakın arkadaş olsunlar, kendi oğluna gidip yetiştirmeye asla hakkı yoktu. Dedikodu yerine geçerdi tabii ki ve Ginny'nin dedikodu yapmasını istemediği için anlatmamıştı. Kendi de dedikoducu yerine düşmek istemiyordu.

Son VarisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin