3.BÖLÜM-DÜZENLENDİ

47.8K 1.5K 397
                                    

Hayat hiç de adil değildi. Bunu küçücük bir kız çocuğuyken bile biliyordum. Abim her zaman babamın yanında dolaşır, istediği zamanda konaktan dışarı çıkabilirdi. Ama ben okuldan çıkar çıkmaz eve dönmek zorunda kalırdım. Okul çıkış saatimiz geldiğinde kapıda her zaman şoförümüz Boran abi olur,beni eve o bırakırdı. İstediği zaman dışarı çıkabilen arkadaşlarıma özenir bir gün bile olsa Mardin sokaklarında elimi kolumu sallayarak gezmek isterdim. Ama bu ne yazık ki mümkün değildi.

Bir gün abim babam ile birlikte çiftliğe at binmeye gidecekti. Orada Kartopu adında(adını ben katmıştım) bembeyaz bir atımız vardı. O kadar güzeldi ki onun yelelerine dokunmak bile ayağımı yerden keser, beni mest ederdi. Bende babam ile beraber çiftliğe gitmek kartopu ile beraber vakit geçirmek istemiştim. Ama çocğu isteğim gibi bu da gerçekleşmemişti. Çünkü babam diğer ağaların ve oğullarınında orada olacağını benim orada bulunmamın münasip olmadığını sert bir şekilde dile getirmişti. Çocuk aklı ya işte, abimi benden daha çok seviyorlar diye çok ağlamıştım o gece. Babam hep abimi yanında gezdiriyor, her şeyi ona öğretiyor, hep onunla ilgileniyor diye düşünmüştüm. Birçok konuda ona tolerans sağladıkları kesindi ama asla onu benden daha fazla sevemezlerdi. Yinede bu onun benden her konuda bir adım önde olduğu gerçeğini değiştirmiyordu. Tamam babam beni okutmuş, birçok konuda da arkamda durmuştu ama bu bir yandan verip bir yandan aldığı gerçeğini değiştirmiyordu. Mesela abim asla istemediği bir evlilik yapmazdı. Kimse onu zorlayamazdı. Evlenmek de nereden çıkmıştı ki şimdi?? Okul hayatımın akıbeti hakkında da hiçbir fikrim yoktu.  Hayatıma birdenbire ne olmuştu böyle?

Parmağımdaki alyansa bakıp hayatımı sorgularken herkesin keyfi gayet yerindeydi. Babam Miran Bey ile(kayınpederim! olur kendileri) oldukça ciddi konuşuyorlardı. Annem Dicle Hanım ile(kaynanam! ) koyu bir sohbet içerisindeydi. Ece zaten abim ile sohbetin dibini bulmuştu. İkiside oldukça neşeliydi. Rüzgar Bey kendisine gelen telefondan ötürü çoktan dışarı çıkmıştı zaten. Yani bu ortamdaki kendi halinde mutsuzluğa terk edilen tek canlı bendim. Kimsenin beni taktığı yoktu. Ece ara sıra gözleriyle beni kontrol etsede ona yalandan bir tebessüm yollayarak her şeyin yolunda olduğunu anlatmaya çalışıyordum. Tabi beni benden iyi tanıyan kız bunu yemiyor, akşam ifadeni alacağım bakışları atıyordu. Bazen seni çok iyi tanıyan bir dostunun olması iğrenç bir şey olabiliyordu.

Derin bir nefesi ciğerlerime çektim ve kimseye fark ettirmeden salondan çıktım. Zaten herkes koyu bir sohbete daldığı için bu oldukça kolay olmuştu. Kendimi teresa attığımda sedirin üstüne oturdum ve başımı kaldırıp gökyüzünü izlemeye başladım. Yıldızları izlemek bana her zaman huzur vermişti. Yıldızları seyrederken omzuma bırakılan bir şeyle irkildim. Başımı sağıma çevirdiğimde Rüzgar'ın sağıma oturduğunu gördüm. O da tıpkı benim gibi yıldızları izliyordu. Hiç ses çıkarmadan omzuma bıraktığı ceketine daha sıkı sarıldım ve başımı karanlık gökyüzüne tekrar çevirdim. Burnuma dolan buram buram deniz esintisi ile bedenimin rahatladığını hissettim. Bu koku tuhaf bir şekilde beni rahatlatıyordu. Ne kadar sessizce yıldızları seyrettik bilmiyorum. Aramızdaki bu derin sessizliği bir bıçak gibi bölen telefon melodisi olmuştu.

"Efendim?"

Sessizliği yaran tok sesi kalbimin titremesine neden oldu. Her ne kadar istemesemde telefon konuşmasına kulak misafiri oluyordum. O da uzaklaşmadığına göre duymamda bir sakınca olmadığını düşünüyor olmalıydı. Ortamdaki sessizlikten dolayı telefonun karşısından gelen erkek sesinide net bir şekilde duyabilyordum.

"Yanında olamadığım için ne kadar kızgın olduğumu biliyorsundur herhalde."

"Evet kardeşim, biliyorum. Bunu Emre, Ege ve Esra'da beni bin defa arayarak bugünü burnumdan getirerek hatırlatıyorlar."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 21, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SEN BENİMSİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin