The Hell Of Kyungsoo

863 72 93
                                    

İlk Kaisoo hikayemdi, gözler yaşlı. +18 olanları tekrar yayımlamamıştım ama ufak bir düzenleme yapıp atmaya karar verdim. İyi okumlar :)

×××

Her geçen saniye...

Her geçen dakika...

Her geçen saat...

Sizin için değerli oldu mu hiç?

Geçmesini istemeyip zamanı nasıl durdurabileceğinizi düşündünüz mü?

Geçen her saniyeyi geri alabilmeyi istediniz mi?

Ben istedim. Hala da istiyorum. Şimdiki saniyeyi bir öncesiyle, onu da bir öncekiyle değiştirmek ve geçen her saliseyi başa sarıp tekrar tekrar yaşamak istiyorum. Belli mi olur? Belki bunu yapabilirim.

Belki zamanı her geri sarışımda, kaybedeceğimi sandığım anılar bende saklı kalırken ben o her saniyeye binlerce anı işleyebilirim ve ben, belki bunu yapabilirim.

"Biz bunu yapabiliriz Jongin. Sadece elimi tut yeter."

×××

Kesilen nefeslerim beni daha da zorlarken bileğime geçirilen kelepçelerin daha da sıkılaştığını hissediyordum. Sıyrılan derimden akan kanlar ise bileğimden kayıp kolumda kendine yol çiziyor veya bükülen birkaç parmağımdan ara sıra yüzüme damlayarak boş odada sadece benim duyabileceğim sesler çıkartıyordu.

Aslında boş bir oda demek haksızlık olurdu. Hiçbir şekilde ışık barındırmayan ve bacağımı uzatmaya kalktığımda 90 dereceyi bırak, 45 derece bile açamadığım bu dar yerde ayağımın ucu yere değecek halde duvarda asılı duruyordum. Odanın eni çok geniş olmasa da uzunluğu hakkında bir fikrim yoktu. Başımı yan çevirip bir şey görmek istediğimde zifiri karanlıkla karşılaşıyordum ve şeytan gözlerim bile bana yardımcı olmuyordu. Tek hissettiğim o zifiri karanlıktan gelen soğuk esintilerdi.

Esinti nedeniyle yüzüme damlamış kanlar çabuk kuruyordu ve ben ağırlıklarını hissediyordum. Hoş olmayan bir koku bırakıyorlardı ve ben nefes alamazken bir de o kokuyu solumak zorundaydım. İnsan bedeninde olmanın en sevmediğim yanı koku duyusuna sahip olmakken içinde bulunduğum bu durum bana Tanrı'nın hediyesi(!) olmalıydı.

İsyan eder bir hamleyle bileklerimi çevreleyen kelepçelere bir kez daha asıldım, son birkaç saattir yaptığım gibi. Sonuç olumsuzdu, yine birkaç saattir olduğu gibi. Güçlerimin yavaş yavaş solmaya başladığını seziyordum. İnsan bedeninde çok uzun süre kalmıştım ve dolayısıyla asıl bedenimin sahip oldukları beni terk ediyordu. Neredeyse bir haftadır insan kılığındaydım. Halbuki en fazla üç gün müsaademiz varken ben bu sınırın iki katını çoktan aşmıştım.
Ve bunlarım tüm sorunlusu melek bozuntusu Kim Jongin yüzündendi. Onu elime geçirdiğim an nefesimle boğmak istiyordum.

Sanki o, bunu duymuşçasına bana susmamı söyleyen bir şey olmuştu ve zifiri taraftan güçlü bir rüzgar yüzümü yalayıp görünmeyen ama orada olduğunu bildiğim demir kapıda son bulmuştu.

Bıkkınlıkla nefes verdim. Yorgundum. Çok yorgundum ve kaçamayacağımı bildikleri halde beni bu dar ve havasız yerde zincirlerle duvara bağlamışlardı. En zayıf halimdeydim. İnsandım ve elimden hiçbir şey gelmiyordu. Nefes almak zorundaydım. Bir şeyler yemek, hiç olmadı kuruyan damağımı ıslatmak için birkaç damla su içmek zorundaydım. Çok kolay bir şekilde yorgun düşüyordum ve dinlenmek zorundaydım. Uyumak zorundaydım ki kendime düşman bellediğim yaratılmışların ininde bu, yapmak istediğim son şeydi. Beni yeterince güçsüz bir halde hapsetmişlerdi zaten ve daha fazla insani duygulara kapılmamalıydım.

The Hell Of Kyungsoo // KaiSoo ONE SHOT -1Where stories live. Discover now