@ 11 @

2.3K 222 31
                                    

Saatine bir  kez daha bakıp sabırsızca merdivenlere yöneldi.
Olaki diğeri mesaisini bırakmış olurdu ve onun bu kalabalık iş merkezinde asansör kullanmadığına neredeyse emindi.
Çünkü o migrenle kalabalığa ve kabalıktan yayılan kokuya tahammül edemezdi bu mayıs ayında.
Kot pantolonu ve beyaz tişörtü ile  oldukça sade bir görüntü sunuyordu ki iş arkadaşlarını çiçek teslimatı yapan bir görevli olduğuna kolayca inandırabilirdi.
Basamakları bir bir çıkarken iki beyaz karanfilden oluşan buketi kokladı.
Karanfilin keskin ama sade kokusunu seviyordu.
Tıpkı onun gibiydi.
Onun gibi sade, onun gibi beyaz..
Ama sadeliği ölçüsünde gösterişli. .
Beyazlığı kadar çekici. .

Geniş cam kapının kollarına asılıp yavaşça iterken bir anda bütün cesaretini kaybetmişti.
Sürprizini yüzüne gözüne bulaştırmaktan onu rahatsız etmekten çok korkuyordu.

Ama geri dönmek için çok geçti.
Daracık koridor üzerinde dizilen odalardaki isimlere bakarak ilerlerken önüne çıkan fazlasıyla güleç bir adam onu sorusu ile durdurmuştu.

" Kimi arıyorsunuz?"

" Do KyungSoo adına çiçek teslimatı vardı."

" KyungSoo'ya mı?
Bizim KyungSoo'ya?
Hiçbir şeyi beğenmeyen o inatçı adama çiçek mi göndermişler?
Yanlışlık olmasın?
İsim benzerliği falan."

" Hayır efendim yüzde iki yüz  eminim.
Yani adres doğru.
Sadece odasını bulmam lazım."

" Vay be! Bir yaşıma daha girdim.
Hani taştan su çıkar onu anlarım da KyungSoo gibi dik kafalı ve aksi birine.."

" Efendim Bay Do bu söylediklerinizi duysa fazlasıyla incinebilir.
Bence iş arkadaşınız hakkında bu kadar ileri geri konuşmanız hoş değil. "

" Sanane ayol. Hem ben bunları onun yüzüne de söylüyorum. "

" Yani onu gereksiz sözlerinizle üzüyorsunuz öyle mi? "

" KyungSoo mu üzülecek?
Ona bir şey olmaz ya.
Taş gibidir o taş. "

" Her insanın kalbi vardır efendim.
Size göre taş gibi duygusuz olan biri başkasının en değerlisi olabilir.
Bu hassasiyetle konuşmanızı rica ediyorum."

" Sen onun avukatı mısın?"

" Ben ona bu çiçekleri gönderecek kadar çok seven kişinin hislerinin  avukatıyım efendim.
O kişi KyungSoo'da sizin gördüklerinizden fazlasını görmüş demekki."

" Merak ettim bak.
Kimmiş bu bayan?
Hem hangi bayan bir erkeğe çiçek gönderirki?"

" Efendim ben de sizin gibi şuan mesai saatindeyim. Ve bu çiçekleri bir an önce
Do KyungSoo'ya teslim etmem lazım.
Yardımcı olmayacaksanız ben müsaadenizi istemek zorundayım."

" Do KyungSoo benim."

Jongin odalardan birinin kapısına yaslı kollarını bağdaşlamış KyungSoo'yu farkedince eli ayağına dolaştı.
Karşısındaki adam da kendisinden farklı değildi.
Adam kaçar gibi gidince Jongin çiçekleri ile ince uzun koridorda diğerinin sorgulayan bakışları ile öylece kalakalmıştı.

" Demek ben de birisi için en değerliyim."

Jongin utanarak başını önüne eğdiğinde KyungSoo onun yanına gelerek elindeki karanfili aldı.

MigraineWhere stories live. Discover now