1. Bölüm: Kitaplar

29 1 2
                                    


Moda daki evimden çıkıp boş sokakları sabahın köründe hızlı hızlı geçiyordum. Göz kapaklarım ağrıyordu, uykum vardı. Uykum dağılsın diye bir sigara yaktım zipponun sesi sessiz sokakta yankılandı. Sokak lambaları tek tek sönüyordu. Hava parçalı bulutlu, nemli ve sıcaktı. Sıradan bir İstanbul günü daha. Bayıcı sıcaklara sadece tatilde iken katlanabiliyordum. Ama bugün kitapçı dükkanımı açmaya gittiğim monoton günlerimden biriydi. 24 yaşındaydım. Üniversite bittikten sonra moda da yaşamaya başlamıştım. Hayatım sade ama güzeldi. Dükkanın önüne gelip kilidi açtım. İçeri girdikten sonra kendime bir kahve yaptım. Gün doğumunu İstanbul da izlemek bir başka güzeldi. Seher vakti toprağa inen o çiy tanelerinin serinliği, havadaki bu koku insana yaşama sevinci katıyordu. Şanslı bir insandım dükkanım denize bakıyordu ve bulunduğu cadde göze hitap ediyordu. Ara sokaklardaki kitapçılardan değildi yani. Kahvemi yudumlayıp gün doğumunu izlerken dalgınlıkla fark etmediğim bir müşteri içeri girmişti. Giren genç bir bayandı uzun boylu kızıl saçlı beyaz tenliydi ve zayıftı. Yanaklarında ki hafif çiller ona tatlılık katıyordu. (doğuştan kızıl) Dikkatli bakınca gözlerinin çok güzel olduğunu fark ettim. Bu saatte ne aradığını anlayamasam da daha önceden onu burda hiç görmediğimin farkındaydım.

Cengiz: "Buyrun yardımcı olayım. "
Bayan: "Kitap alıcaktım sizi önerdiler. "

Saatin kaç olduğunu bilsemde kol saatime bakıp bayana dönmüştüm "bu saatte bir çok kişi uyanamaz bile ". (saat 06:45'ti) diyerek gülümseyip "ne tip bir kitap arıyordunuz? " diye sordum.
Bayan: "Gerilim ve aşk temalı içi çelişkilerle dolu bir kitap arıyordum. "
Cengiz: "Kırmızı saçlı kadın aradığınız kitap olabilir mi? Yakın tarihte yüksek beklentiyle çıktı. "
Bayan: "Yok o baba oğul ilişkisine çok değinmiş ve ayrıca okuduğum bir kitap. Ben daha hareketli bir şey arıyorum. "
Cengiz: "The villa kitabı da güzeldir. Tabi türkçe çevrilmiş hali de elimizde mevcut. "
Bayan: "İngilizcem iyidir. Sıkıntı doğurmazdı. "
Cengiz: "Pardon bu arada sizi buralarda daha önce hiç görmemiştim yeni mi taşındınız? "
Bayan: "Evet, dün eve yerleştik burdan iki sokak altta oturuyorum. "
Cengiz: "Öyle mi bende o sokakta oturuyorum. Dalgınlığımı mazur görün isminizi sormayın unuttum. "
Bayan: "Begüm, tanıştığıma memnun oldum. "
Cengiz: "Cengiz, bende memnun oldum. "
Begüm: "Aradığım tarzda bir şey var mı diye biraz raflara bakıyım ben. "
Cengiz: "Tabi dükkan sizin. " (cümlemin sonuna bir gülümseme kondurarak.)

Begüm raflara ve kitaplara bakmaya başlamıştı. Bende yeni komşumu süzüyordum. Çok güzel bir bayandı. Ama biraz tuhaf gelmişti. Taşınmalarının ertesi günü neden buraya gelmişti. Herhalde çok hevesli bir kitap kurduyla karşılaşmıştım. İçimden "kim bilir " diyerek gün doğumunu izlemeye döndüm. Saat 07:00 idi hava bayağı aydınlanmıştı. Ben dışarıyı ve dalgaların gelgitlerini izlerken Begüm arkamda belirip "Güneşin doğarken denizdeki yansıması harika gözüküyor. " demişti.
Cengiz: "Bunu izlemeyi oscarlık bir çok filme tercih ederim. "
Begüm: "Buralarda cafe var mı? "

Sorusu garipti çünkü dükkanın 2 bina yanında bir tanesi bize göz kırpıyordu.

Cengiz: "Bu saat de açık bulamayabilirsin. Neden sordun? "
Begüm: "Kahvenin kokusu burnuma vurdu. İkram etmeyince sorayım dedim. "
Cengiz: "Çok pardon. Ben dalmışım. Sen istersen otur ben hemen getiriyorum. "
Begüm: "Sağ ol. " :)

Öküzlüğüme anlam verememiştim. Kötü bir ilk izlenim bırakmıştım. Telafi etmeliydim.

Mutfaktan döndüğümde Begüm ortalıkta yoktu. Masanın üstündeki telefonumun üzerine kalpli bir postit yapıştırılmıştı.
Postit de yazan: "Acil bir işim çıktı kusura bakma. Başka bir zaman kahve içmeye geleceğim. :D
0531 ... .. .. Beni bu numaradan arayabilirsin. Görüşürüz.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jul 09, 2016 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

GÖLGEWhere stories live. Discover now