"Ya sizi Tanrı kahretmesin, geri zekâlı insan yavruları!" Suho her koltukta sıcaktan mayışmış grup üyelerine bakarak sızlandı.
"Biraz sonra Kai gelecek. Bari şu terli kıyafetlerinizi çıkartın. Güzelcede duş alın."
"Kapıyı açmasak olmaz mı, Hyung?" Sehun dudaklarını büzerek Suho Hyung'una baktı.
"Bu kabalık olur, Sehunnie."
Luhan sevgilisinin ensesini okşarken konuştu. Sehun yanaklarını şişirip Luhan'ın dudağına küçük bir öpücük kondurdu.
"Sehunnie diyen ağzını yerim senin."
Luhan ve Sehun'unun karşılarında oturan Chen ellerini çenesinin altında birleştirmiş bir vaziyette önünde âşk yaşayan ikiliye hayran hayran bakıyor ve içinden 'Hunhan real' demeden duramıyordu. Onun yanında ki Minseok ise Chen'in dikkatini çekmek için halden hale giriyordu.
"Bok mu varda geliyor?" Lay homurdanarak Kris'e biraz daha sokuldu.
Kris kolunun altında kedi gibi mayışan Lay'in saçlarını okşamaya başladı.
"Bu gruba laf yetiştirmek cidden zor." Suho elini alnına atarak kafasını olumsuz anlamda salladı.
Zilin çalmasıyla Suho ayaklanarak kapıyı açmaya gitti. Kapıyı açtığında daha da olgunlaşmış Kai'yi görmesiyle gözleri ister istemez doldu. Kai, Hyung'un gözlerinin doluluğunu görmesiyle gülümseyerek ona sıkıca sarıldı. Şu an içinde ki duygu tarif edilemez derecede güzeldi. O kadar huzurlu hissediyordu ki yüzünden bu huzur belli oluyordu.
"Seni kerata ne kadar yakışıklı olmuşsun." Suho gözlerini gülümseyerek sildi ve Kai'nin omzunu patpatladı.
"Kris Hyung ve Lay Hyung yetmiyor mu da bana yürüyorsun, Hyung."
Kai keyiflice konuştuğunda Suho bu kez homurdanmış ve esmer bedeni içeriye almıştı.
"Yürüsene Kai."
"Utanıyorum Hyung, yüzlerine nasıl bakacağım?"
Suho anlayışla kafasını salladı.
"Sorun yok Kai. Onlarla konuştum."
"Peki, hepsi içerde mi?"
"Hepsi değil. Biliyorsun Chanyeol ve Baekhyun yok. Kyungsoo ise odasında uyuyor."
Kai derin bir nefes alarak salona doğru ilerlemeye başladı. Kötü bir tepki alacak diye korkuyordu. Üstüne saldırsalarak yeridir. Salona tereddütle girdiğinde oda da ki bütün gözler ona odaklanmıştı.
"Merhaba çocuklar."
Terleyen ellerini pantolonuna sürtüp Kris'e yaklaştı.
"Dostum." Kris, Kai'nin kafasını kolunun altına alarak siyah saçları karıştırdı.
"Boğuluyorum Hyung."
Sonunda Kris'in güçlü kollarından kurtulduğunda ona bakmayan Lay'e yaklaştığında Lay koltuktan kalktı ve diğer koltuğa oturdu. Kai üzgün gözlerle Lay'e baktığında yere odaklandığını gördü. Sehun, Chen hariç herkes Kai'ye sarılmış ve selam vermişti.
"Nasıl gidiyor hayat Kai?" Luhan elini kavrayan eli bacaklarının üzerine koyarak sordu.
"Oh! Güzel gidiyor Hyung. Sizin nasıl gidiyor?"
"İyi gitmiyor. Özellikle de Soo Hyung'un hayatı iyi gitmiyor. Malum senin gibi karaktersiz birisini seviyor." Chen ifadesiz bir şekilde konuştuğunda Kai yerin dibine girmek istedi.
"Chen sus artık." Minseok, Chen'i uyardığında bir omuz silkme aldı karşı taraftan.
"Ben... Kyungsoo'nun yanına gidebilir miyim?" Kai herkesin üzerinde gözlerini gezdirirken tereddütle sordu.
"Tabii, tabii."
Kai oturduğu yerden kalktı ve gruptayken Kyungsoo'yla paylaştığı odaya doğru ilerledi. Kapıyı yavaşca aralayarak Kyungsoo'nun uyuyup uyamadığını kontrol etti. Kai, Kyungsoo'nun onun yatağında yattığını gördüğünde kalbi sebepsizce hızlanmıştı. Nefesini tutarak odaya girdi. Uyuyan bedenin baş ucuna oturup bir süre pürüzsüz yüzü izledi. Gözleri yastıktan dolayı büzüşmüş dolgun dudaklara kaydığında ilk defa bu kadar dikkatini çektiğini farketti. Kyungsoo'nun dudakları Krystal'ın dudaklarına nazaran daha etli ve dolgundu.
Kendine yenik düşerek Kyungsoo'nun yanağına öpücük kondurduğunda gülümsemeden edemedi.
Neden dudakları alev almış gibi yanıyordu?
• Kai'ye sövüyordunuz hadi bu bölümde de sövün bakayım djsjzbshshs içimde ponçik ponçik Kai yapasım var ama işte şartlar yok *-*
Bu arada LİTTLE PRİNCESS HUNHAN FİCİME BAKSANIZA AMK BEN BURDA KIÇIMI YIRTIYORUM BENİ BİRKAÇ KİŞİDEN BAŞKA TAKAN YOK. VALLA KAİ İLE KRYSTALI SEVİŞTİRİRİM SİZDE OKURSUNUZ ONA GÖRE!!
Hadi sizi seviyorum aşklarım :)
