BÖLÜM 8: GÜÇLÜ DEĞİLİM

493 61 66
                                    


"Senin yaptığın kötülüğe bile senin omzunda ağlamak istedim."

MULTİ: ARAS

  En sonunda kaybolduğumu anladım ve bir ağaca yaslandım. İstemsizce boğazımdan bir hıçkırık koptu. Niye ağlıyordum? Kaybolduğum için mi? Yoksa, yoksa diğer seçeneği düşünmek istemiyorum. Neden bilmiyorum ama beni kimsenin sevemeyeceğine inandırmışken kendimi Aras'ın beni sevdiği için değilde farklı bir neden yüzünden Görkem'i dövmüş olması canımı yakıyordu. Bu acı tanıdıkdı, ilk olarak babamın tattırdığı acıya benziyordu. Tek farklı olan şey o benim babam değildi.

Düşüncelerimi bir kenara atıp saate baktım. 12.30'du annemin dediği saati çoktan geçmişti. Eminim abim şimdiden beni aramaya başlamıştı ama telefonum çekmiyordu.

Rüzgar esmeye başladığında sadece bedenimin değil ruhumunda titrediğini hissettim. Short giymiştim ve gerçekten soğuktan tir tir titremeye başlamıştım.

Ağlamaktan nefret ettiğim halde şuan kaybolduğum düşüncesini unutmak için farklı bir kaçış yolum yoktu. Elimin tersiyle yüzümü sildim. Tekrar bir hıçkırık daha koptu boğazımdan. Ağlamaktan nefes alamayacak dereceye gelmiştim. Peş peşe gelen hıçkırıklarım nefes almamı engelliyordu. Derin bir nefes aldım ve

"Korkma Açelya."

Diyebildim sadece kendi kendime. Saate baktığımda zamanın nasıl geçtiğini anlamadım saat 02.04'dü.

Yine hayal kırıklığı bir erkeğe güvendim ve sonuç burda tek başıma beni bulmalarını bekliyorum.

"Neden bu kadar aptal olmak zorundayım? Bu kadar zor güvenen birisi olduğum halde hâlâ kimlere güvenmem gerektiğini öğrenemedim. İyi niyetimden vurulmaktan nefret ediyorum. Hepinizden nefret ediyorum. Tüm erkeklerden nefret ediyorum."

Bir hıçkırık koptu boğazımdan ve 7 yaşındaki bir kız çocuğu gibi

"Abimi istiyorum. Nolur abi yardım et bana."

Dedim güçsüz bir şekilde ve yorgun düşen bedenim daha fazla dayanamadı. Gözlerim yavaşça kapanırken gözlerimden damlayan gözyaşının sıcaklığı içimi ısıttı.

ARAS DİNÇER

Kalktım ve parti alanına doğru yürümeye başladım. Düşündüm de Açelya'ya fazla yüklenmiştim. Düşünmeden ona bağırdım. Oda o Görkem pisliğinin bana neler yaptığını bilseydi konuşmazdı bile onunla. Belki de ona bağırmak yerine anlatabilirdim. Yanımdan giderken bana nasıl baktığı aklımdan gitmiyor. Kırgınca bakmıştı. O mavi her an ağlayacakmış gibi duran gözleri herşeyi anlatıyor du aslında.

Bana babasına baktığı gibi bakmıştı nefret ve kırgınlık dolu. Ne hakkım vardı hayatın mutlu olmasına hiç izin vermeyen bir kızı birde benim üzmeme. Ne farkım kaldı babasından benim şimdi, bir tek bana güvenmişti o. Mutluyken bile gözlerinde hüznü taşıyan birisinin gözlerine bir hüzün daha eklemeye ne hakkım vardı benim.

Parti yerine geldiğimde gözlerimle Açelya'yı aradım ama bulamadım. Batu'nun yanına gittim.

"Açelya nerde eve gitmesi gerekiyor saat çok geç oldu abisi kızacak?"

"Açelya en son senin arkamdan geliyordu, senin yanında değil miydi?"

"Siktir."

Diye fısıldadım. Yanımdan giderken yanlış yöne doğru gidiyordu. Ve ben bunu bildiğim halde ona dememiştim, oraya gitmemesi gerektiğini. Batu'ya döndüm

"Yanına 3-4 kişi al ormana gidip Açelya'yı arayacağız. Kayboldu büyük çoğunlukla."

Onaylarcasına başını salladı. 2 Dakika sonra yanında 3 kişiyle birlikte geldi. Ne taraflara gitmeleri gerektiğini söyledim ve bende aramak için girdim ormana.

İMKÂNSIZ (#Wattys2016)Where stories live. Discover now