23-Bölüm "Dönüşü Olmayan Gidiş."

2K 109 10
                                    

Dünyanın yarısı söyleyecek çok şeyi olduğu halde susan insanlarla, diğer yarısı ise söyleyecek hiçbir şeyi olmadığı halde devamlı konuşan insanlarla doludur. Susmak erdemliktir der bizden büyükler. Ama susan insanın erdemlikten değil de kırıldığından sustuklarından bir haberdirler. Kimse bilmez içinde ne fırtınalar koptuğunu o kişinin. Kimse bilmez onun nelerle uğraştığını, sıkıntılarını, nasıl kırıldığını. Sadece insanlardan hoşgörü görür sustuğu için. Ama kim bilebilir ki aslında hanımefendiğiliğinden değilde daha fazla kırılmamak için sustuğunu?

İnsanın kafasını kurcalayan düşünceler aslında intihara götürürdü. Artık daha fazla düşünmek istemez sadece hayatınızı monoton bir şekilde yaşamak isterdiniz. Ama o düşünceler sizi rahat bırakmaz ve intihar etmeniz için direnirdi. Çünkü düşünceleriniz bile bazı insanlar gibi iyi olmanızı istemezdi. O sadece intihar aşık düşüncelerdi. Bu yüzden sizi uçurumun dibini kadar götürüyordu.

"147 nolu kapıda bekleyen Ankara yolcuları lütfen uçuğa geçiş yerine gidiniz." Kadının sesi bütün Ankara yolcularının dikkatini çekmişti ve herkes kapıya doğru ilerlemeye başlamıştı. Bende mecbur ayağa kalkarak elimdeki bilete ve kimliğime baktım. Kimseye hiçbir şey demeden sabahın altısına bilet almıştım. Bu güzel şehirden gitmem gereken nedenler vardı. En önemlisi hastalığımdı. İkinci önemli neden ise dostlarımın ve sevdiğim adamın benim yüzümden kötü bir tatil geçirmesini istemediğim içindi.

Telefonuma bakıp mesaj atıp atmamak arasında gelip gidiyordum. Sıra gittikçe azalıyordu ve sıra bana gelmek üzereydi. Ben ise uçak kalkmadan karar vermeli ve onu uygulamalıydım. Hızlıca mesajlar bölümüne girerek Gizem'e ve Deniz'e mesaj atmak için numaralarını ekledim. Her şey hazırdı ama sorun şuydu; Ne yazıcaktım?

Onlara hastalığımdan bahsedemezdim. Kutay gibi davranıp saklayabilirdim. Ama bir yerden sonra patlak verecekti illa ki. Mesajdan sonra numaramı değiştirir ve iyileşinceye kadar ya da daha iyi olana kadar görüşmezdim. Bundan sonra insanlara mahcup olamazdım. Bu ne karakterime sığardı ne de vicdanıma.

Kutay ne olacaktı peki? O beni hayatına alacağını söylediği zaman onu bırakıp gitmiş olacaktım. Sevdiğim adamı bırakıp gitmek benim için o kadar zordu ki. O benden bir parçaydı hemde hastalıklı bir parçaydı. O benim kalbimin tamamıydı. Ben onun için doktor olmayabilirdim belki de ama o benim için hastalığımdı. Ve ben onu kadar çok seviyordum ki bu lanet hastalığa onun için katlanıyordum. Sırf o benden çıkıp gitmesin diye.

Deniz'e ve Gizem'e nasıl veda edeceğimi karar verdikten sonra Kutay'a da atmanın doğru olacağını karar vererek düşüncelerimden dolayı zaman geçirdiğim için kilitlenen telefonu açtım ve mesajlar bölümüne girdim. Onlara iyi olacağımı beni merak etmelerinin ve kısa süre sonra görüşeceğimize dair bir mesaj attıktan sonra rehberden Kutay'ı bulup mesaj bölümüne girdim. Ellerim heyecandan mı yoksa yazacağım kelimelerin onu kırma olasılığı olduğu için mi bilinmez titremeye başladı. Gözlerim ise nasıl veda edeceğini merak eder gibi dolu doluydu. Sıranın bana doğru geldiğini fark ederek hızlıca bir şeyler yazmaya başladım.

Gönderilen: Öküzman

Biliyorum bu senin içinde farklı gelicek belki ama başka birilerinden duymanı istemedim. Bana veda bile etmedi dememen için sana bu mesajı yolluyorum. Ben buralardan gidiyorum. Beni hayatına katacağını söylediğin zaman benim gitmem kötü olucak biliyorum ama inan ki mecburum. Hani bana üzüleceğim acılar için özür dilemiştin ya şimdi ben senden özür diliyorum üzüleceğin için. Hayatında hep mutlu ol, sağlığına dikkat et, hastalığını öğrenemesem bile onu benim için iyileştireceğine söz ver bana. Bana mesaj yazsan bile göremeyeceğim fakat hissedeceğim. Ben eğer yanına dönebilirsem bana sağlıklı bir şekilde sıkı sıkı sarılıcağına dair söz ver. Ve hep bu sözü benim için yapmaya çabala. Asla pes etme ben hep senin peşindeyim ve seni asla yalnız bırakmayacağım. Bende hep senin için çabalayacağım çünkü. Hep senin peşinden düşledim. Beni üzdüğün, kırdığın bu yola tekrar çıktım ama sen geleceğim yollara bilmeden cam kırıkları bırakmışsın sevdiğim. İlerledim o cam kırıklarında ama sana ulaştım derken cam kırığının biri saplandı. Senin için gelicem sevdiğim ama o cam kırığını çıkarmam gerek. Ben çıkarana kadar ise yoluna devam et. Beni bekleme ben seni bulurum sen sadece iyileş ve mutlu ol. Beni düşünme. Sadece benim geleceğimden emin ol. Bu bir veda değil aslında sadece geleceğimin kanıtı.

SON UMUT.Where stories live. Discover now