Ep 9

32 6 0
                                    

Yemekten sonra onlara teşekkür ederek evlerinden ayrılmış, grup arabasıyla Ilgaz, Çağrı, Caner ve Arda'yı evlerine, İzel ile Taner'i de kendi evlerine bırakmış, ardından büyük bir yorgunlukla Almir'i alarak eve geçmiştik.

Ertesi gün erkenden uyandım ve Aysu Abla ile birlikte kahvaltıyı hazırladık. Bizden sonra Alaz uyanarak Almir'i uyandırmış ve kahvaltı için yanımıza gelmişlerdi.

Gün boyunca ne İzel'den ne de Çağrı'dan bir haber alamamıştım. Asıl şaşırtıcı olan şey ise çocukların hiç biri bizi aramamış ve ziyarete de gelmemişlerdi.

Alaz kafasını dinlediği için sevinse ben huzursuz olmuştum. Akşam olduğuna Almir'i de odasına çıkartarak yatırdım.

Yarın sabah kamp için erkenden yola çıkacağımızı bildiğinden uyuması pek kolay olmamıştı. Ona heyecanını yatıştıracak cümleler söyledikten sonra masalını okumaya başladım.

Yarım saat sonra uykuya dalmıştı ve onu uyandırmamak için sessizce odasından ayrıldım. Salona vardığımda Alaz koltuklardan birine yayılmış müzik kanallarına göz atıyordu.

"Almir nihayet uyudu."
Cümlemle bana döndü. Gözlerindeki siniri fark edince merak yanına oturdum.

"Bir şey mi oldu?"
Alaz ilk başta cevap vermemeyi tercih etse de kafasını iki yana sallayarak televizyonu işaret etti.

"Rakip grubun şarkıları daha fazla tutulmuş."
Ardından da kumandayı yana fırlatarak dişlerini sıktı.
"Tutulur tabi! Biz prova yapamıyoruz ki hiç."

Onun omzuna dokundum ve fısıldadım.
"Bana soracak olursan siz daha iyisiniz."

Gözleri benimle buluştuğunda sinirinin biraz geçmiş olduğunu fark ettim. Bende fırsattan istifade devam ettim.

"Provaları geciktiriyorsunuz çünkü Taner'in bir bebeği olacak, senin de bir ailen var. Arda, Ilgaz ve Caner'in sürekli prova yaptıklarını biliyoruz. Sizde açığınızı kapatabilirsiniz, sonuçta ikinizde hızlı öğreniyorsunuz."

Bana kafasını salladıktan yeniden televizyona dönerek çalan şarkıyı izlemeye devam etti.

"Haklısın. Kamptan döndükten sonra çocukları da toplayarak provalara başlamamız gerekiyor."
"Kamp demişken.."

Diyerek ayaklandım ve hâlâ oturan Alaz'a ellerimi uzatım.
"Yukarı çıkıp sırt çantalarımızı hazırlayalım. Sabah erkenden yola çıkacağız."

Uzattığım ellerimden tutup kalkmak yerine ellerimi tutarak kendisine çekti.
"Rüzgar'lar da bizimle mi geliyorlar?"

"Yani ben bizim grup arabasıyla gidelim derim. Herkese yetecek kadar büyük nasıl olsa?"

Alaz kafasıyla onayladı ve ayağa kalkarak beni de kaldırdı. Merdivenlere kadar el ele yürürken bana bakmadan fısıldadı.

"Kampta başımıza bir şey gelmez değil mi?"
Olumsuz düşündüğü için elini bırakarak koluna vurdum.

Caner de aynıydı, sürekli olumsuz düşünüyorlardı. Odamıza vardığımızda Aysu Abla'nın gün boyu hiç ortalıkta görünmediği geldi aklıma.

Odanın kapısını tutarak koridora bakmaya başladım.
"Aysu Abla gün boyu neredeydi?"

Alaz dolaptan sırt çantalarını çıkarttıktan sonra soruma hafifçe omuzlarını silkerek yanıt verdi.
"Kadıncağız sürekli bizimle takılacak diye bir şey yok. Odasında dinleniyordur, biliyorsun bizimkiler adamı fazla yoruyor."

Başka bir şey demeden yanında vardım ve kamp için gerekli malzemeleri hazırlayarak çantalarımıza koyduk. İkimizin de çantası hazır olduğunda gülerek ona döndüm.

ALTACARIL 2Where stories live. Discover now