DÜŞMAN OKULLAR " YAZ KAMPINDA "

GÜNLÜKRE YAZILANLAR VE KULÜBE...

Mutimedia : Mert

Sabah,telefonumdaki alarm ile uyandım. Dün çok kötü geçmişti. Belki abime fazla kaba davrandım ya da Dolunaya.

Dolunay konusuna gelince benim aile konusunda çok hassas olduğumu biliyor ve buna rağmen bana bu konuyu bildiğini söylemiyor. Ben eğer onun ya da onların öğrenmesini isteseydim söylerdim. Kendimi hazır hissetmiyordum. Ama öğrendi. Tamam,anlıyorum ama bana söylemesi lâzımdı.

Abime gelince de ilk önce sevinmiştim aradı diye ama 5 sene boyunca ne yaptıki?? O gittikten sonra çok kötü zamanlar geçirmiştim ve o hâlâ katili bulamamış. Onu duyunca o kadar çok sinirlenmiştimki belki kalbini kırmış olabilirim.

Neyse saate baktığımda 07.00'di. Ben de bir duş almak için banyoya gittim. Duş yaptıktan sonra da giyeceğim kıyafetleri seçtim. Bugün koşmayacağım o eve gideceğim. O ev demişken günlük vardı onu okumak için fırsat bulamamıştım. Neyse oraya gidince okurum diye düşündüm.

Ben, mor bir T-shirt, altına da kot short ve beyaz converslerimi giydim. Vazgeçmiyorum beyaz converslerimden. Saçımı açık bıraktım. Hafif bir makyaj yaptım. Ama gözlerim için aynı şey geçerli değil. Gözlerim belli olsun diye rimel falan sürdüm.

Neyse telefonumu ve kulaklığımı alıp kulübeden çıktım. Tabi günlüğü unutmadım. Şarkı olarak da her ne kadar eski olsa da sevdiğim şarkı olan Selena Gomez & The Scence - Who Says'i dinlemeye karar verdim. Aslında bu şarkıyı çok bulmak istedim ama bulamamıştım. Sonradan şansa bulmuştum. Dinlemeye başladım. Şarkı bitince de müzik dinlemeden kulübeyi bulmaya koyuldum.

Ormanlık alana girdim. Tokamı ve üstüne ismimin baş harfini yazdığım ağacı sonunda buldum. Ve sonradan kulübe de gözüktü. Aslında bulmakta zorlanmıştım. Kulübeye girmek için kapıyı araladım. Kapıya biraz güç uygulansa yerinden çıkar. Ben de çok güç uygulamadan kapıyı açıp içeri girdim. Orada duran yatağa oturmaya karar verdim. İnşallah oturduğumda kırılmaz diye içimden dua ederek yavaşça oturdum. Neyseki kırılmadı. Dışımdan büyük bir OH çektim. Ve o merak ettiğim günlüğü okumaya başladım.

04/10/2002
CUMA

Sevgili Günlük

Bugün o kadar mutuluyumki. Bugün hamile olduğumu öğrendim. 2 aylık hamileydim. Ben de Barış 'da çok sevindi. Tabi Özgür 'de çok sevindi. Özgür benim oğlum. 3 yaşında. Bir kızımın da olmasını istiyordum. Ama ben hissediyorum bu sefer karnımdaki kız olacak. Hemen Barış kutlama yapmak istedi ve biz de Antalyaya geldik. Ormanlık yere kulübe yaptık ve evin üstüne de Özgür 'ün, benim ve eşimin adını yazdık. Tabi karnımdakinin kız olup olmadığını bilmiyorduk. Aslında kışın burası hiç soğuk değildi. Ama bu kulübeye yazın kalmayı planlıyorduk ve onun için Antalya'nın merkezinde ev tuttuk. Barış'ın işleri olduğundan merkezde tuttuk.

Bu da neydi. Özgür, Barış. Bir dakika benim babamında adı Barış. Ve abimin adı da Özgür. Biraz garipsedim ama sadece rastlantı herhalde diye düşündüm ve baya ilerideki sayfayı açıp okumaya başladım.

07/01/2002
PAZARTESİ

Sevgili Günlük
Bugün doktora gittim. Çocuğumun cinsiyeti için. Barış, Özgür ile dışarıda beni bekliyorlar. Ve o an. Doktor bana geldi ve
"Çocuğunuzun cinsiyeti kız" dedi. O an o kadar çok sevinmiştim ki. Hemen Barış 'a çocuğumuzun cinsiyetinin kız olduğunu söyledim. Çok sevindi ama Özgür adeta uçuyordu. Ne de olsa kardeşi olacaktı ve o kız kardeş istiyordu. Sebebini sorduğumda ise bana "Anne,ben kız kardeşimi kötü adamlardan koruyacağım. Onu koruyup kollayacağım. Televizyondaki süper kahraman gibi olacağım. Kardeşime kötü bir şey yapan adamları bir yumruğumla duvara toslatacağım"dedi. Ben de ona
"Peki erkek olsaydı onu yine korumaz mıydın? Yani onu tek başına mı bırakırdın?" Dediğimde ise bana "Anne,tabiki onu korurdum ama o brnim korumamı istemezdi,kendi kendini korumak isterdi ama kız kardeşler kendilerini koruyamaz. Hani şu çizgifilmde vardı ya onun gibi olurdu." dedi. Bu çocuk baya çizgifilm izliyor. Hayal gücü müthiş.