1.Bölüm

112 10 5
                                    


       Hemflock krallığının prenses odasında dışarıyı izliyordum herkes biryerlere koşturuyor kimi insan da saraya girmeye çalışıyordu. Gözüm sırtında kendinden büyük üzümleri taşıyan çocuğa takıldı saraya girmek için muhafızlarla konuştu açılan kapıdan zorluklarla içeri girdi.Yaşlı bir kadın ise kenarda oturmuş ağlıyordu yanına yakışıklı bir adam geldi ve ona sarıldı onları izlemeye devam ederken kapımdan geçen hizmetçilerin sesiyle irkildim.

-Prenses çok güzel fakat oldukça şişman nasıl bir prenses böyle olabilir ki?

-Haklısın berbat görünüyor sürekli yatıyor her şey ayağına geliyor

-Hey hadi ya bizi duyuyorsa?

-Endişelenme duyamaz burada değil dün kendim götürdüm onu 

Diyerek kahkaha attılar neden birden durup onlara kızmadığımı düşündüm doğru söylüyorlardı. Fakat gözlerimi doldurmaya hakları yoktu diye düşünüp kapıyı açmak üzereyken ayağım takıldı ve yere düştüm yerde takıldığım şeye baktım "ahhhhh Tanrım bu lanet ayakkabıların burada işi ne?" diye söylenirken dün son anda gitmekten vazgeçtiğim şehir gezisinden gizlice geldiğimde öylece atmıştım.Hemen kendimi toplayıp hizmetçiler gitmeden kapıyı açtım. Kendimi öne atıp prenses mevkiimi unutup bağırmaya başladım

-Heyyyy!!! Hizmetçiler sizin şişman dediğiniz prensesiniz burada her şeyi duydu nasıl bir ceza istersiniz arkamdan konuşmakla?!

İkisi de afallamış bir şekilde bana dönüp eğildiler

-H-h-hanımım... biz şey ö..ö.özür dileriz lütfen affedin hata yap...

Sözlerini kestim ve

-Sen sağdaki! Benim hizmetçim değimlisin? Ya sen diğeri benim giysilerimden sorumlusun! İkinizde cezalısınız daha fazla iş yapacaksınız!

-Aaah hanımım ölmeyi hak ediyoruz affedin bizi öldürün lütfen

Diyerek iyice yere kapandılar işte ben bu kadar hatayı üzülmeyi göze alarak zor cezalar veremeyen bir prensestim

-Aaah susun artık çok sıkıcısınız.!

-T-te-teşekkürler hanımım teşekkürler

Demeye devam ettiler arkamdan bende odama girdim her zamanki gibi üzülmek için aynaya baktım o aptal suratı inceledim "ahhh ne kadar çirkin bir surat" diye geçirdim. Mavi gözlerim ışıl ışıl parlıyor açık kahverengi saçlarım topuzdu adeta parlıyordu fırfırlı pembe-beyaz karışımı elbisem 1.71 boyuma oldukça güzel duruyordu ama o şiş yanak çıkmış gıdık ve kocaman cüssemle iğrençti."Ne yaptın bana prens Robert? " diyerek yatağıma atladım ve neler yaşadığımı gözden geçirmeye başladım üzüntüyle yeniden hatırlayarak...

"Prens Robert genç, yakışıklı,uzun boylu biriydi gerçekten çok hoştu krallığın bahçesinde çiçekleri sularken tanışmıştık ona sadece küçük prensesin hizmetlisi olduğumu söyledim o ise bana kralı korumakla görevli olduğunu söylemişti. Babama sürekli iyi bir koruyucusu olduğunu bile söylüyordum zamanla ilişkimiz daha da arttı ve bir çift olmuştuk. Benimle çok iyi bir ilişkisi vardı çok zayıf ve güzeldim herkes bana imrenirdi. Fakat bir gün ablam babam, annem ve bana evlenmek istediği kişiyi tanıştırmak için yanına çağırdı yemek sofrasında ablamın evleneceği kişiyi beklerken Robert gelince afalladım ve gözlerim doldu onunda yüzünde şaşkın ama umursamaz bir ifade vardı ona prenses olduğumu söyleseydim belki beni seçerdi diye düşünürken yemek sonuna kadar zor tuttum kendimi yemek sonunda elimi öpmek için ellerimin üzerine ellerini koymuştu tam çekecekken sıkıca sıkmıştı ve öpücük kondurup "üzgünüm ablan senden daha iyi akşam krallığın arkasında buluşalım gelmek zorundasın" demişti ve soğuk kanlılıkla gülümseyip gitmişti. Ablamın odasına gidip onun kararından vazgeçirmeye onun iyi biri olmadığına dair inandırmaya çalışsam da kıskandığımı söylemiş ve beni odasından kovmuştu. Haklıydı aslında evet belki bana döner demiştim ama imkansızdı o kabul etse babam etmezdi ve mevkiimden vazgeçsem ihanet olurdu ağlayarak onu unutmak istedim ama imkansızdı hiçbir şey istemiyordum sadece onunla olan günlerimi yeniden yaşamak istiyordum.Akşam olunca kararımdan döndüm ve krallığın arkasına gizlenerek gittim. Orada beni bekliyordu

-Sonunda gelmişsin gelmezsin sanıyordum

Dedi sempatik gülüşüyle afallamış hala şiş gözlerimle

-Hala gülebiliyorsun ha?! Çabuk ne diyeceksen söyle ve git seninle daha fazla olmak istemiyorum!

Aslında istiyordum bir yanım gitme diyordu ama ihaneti asla kabul edemezdim.Kalbimi dinleyip onunla devam edersem asla huzurlu olamazdım hem... hem ablam'a asıl ihaneti ben edemezdim. 

-Demek kızdın? gerçi haklısın değil mi? Hahhahaha ah tamam başlıyorum bak seninle ilişkim sadece oynamaydı güzeldin fakat çabuk kandın üstelik benim gözüm hep ablandaydı o seksi bakışları fiziği beni benden aldı sen sadece..... aptaldın ve inandın üstelik prenses olduğunu bilmiyordum sana yalan söyledim ki çabuk peşimi bırak ama bırakmadın üzgünüm ablan daha hızlı davrandı emin ol ablanla krallığımda rahat bir hayat süreceğim bana inanabilirsin! Hahahahah ah bide eğer yaşadıklarımızı söylemek istersen kimse sana inanmayacaktır ve ihanet sayılacaktır mevkiinden vazgeçemezsin değil mi?!

Dedi ve bir şey dememe fırsat bırakmadan atına bindi ve aptalca sırıtıp gitti arkasından tek diyebildiğim "Aptal! Umarım ölürsün" lafı oldu çok kızgındım ölmesini istedim ama aslında ölmemeliydi intikam alacaktım eninde ya da sonunda! Aradan 1 yıl bile geçmeden ablamla evlendiler o gün çok ağlamıştım ablamın bir şerefsizle evlendiğine mi yoksa o şerefsizi hala sevdiğime mi? Herkes ablam gittiği için sandı ama değildi sonunda veda ettik eğer o gün üzgün olmasaydım doya doya eğlenirdim gerçekten güzeldi sonunda ablam diğer krallığın kraliçesi olmak üzere gitti. Artık tek prensestim ve üzüntüden sürekli odamda takılı kaldım asla dışarı çıkmadım başlarda hiçbirşey yemesemde sonunda böyle  kurumuş olarak intikam alamazsın diye düşünerek pes ettim artık sürekli olarak kitap okuyup yemek, sıkılınca yemek, acıkınca yemek yedim sürekli olarak pencereden krallığı izledim uyudum yedim ve neredeyse hiç hareket etmedim babam ve anneme ise asla dışarı çıkmayacağımı ve geleneksel törenlerde bile yer almayacağımı öne sürdüm ve çok kilo aldım kendime geldiğimdeyse "bu halinle intikam alamazsın" deyip boşverdim ... Sonunda her iki türlüde intikam alamadım birinde çok zayıf,hastalıklı diğerinde çok şişman her ne kadar bu olanlar için Robert'a kızsamda asıl sorumlu "bendim"intikam ateşiyle yanıp tutuşurken neye döndüğümü bilemedim..." kendimi üzüntüden çıkarıp kitap okumaya başladığımda kapı çaldı.

-Prenses Laura ben saray muhafızı Aaron

Genelde acil durumlarda saray muhafızı gelirdi ama?

-Evet girebilirsin Aaron

Kapıyı açtı ve selam verip diz çöktü.

-E-e-efendim Kral Peter.... Öldü efendim Kraliçe Lisa sizi kiliseye bekliyor...

İnanmaz gözlerle şaşkınca ona baktım ciddi görünüyordu gözlerim doldu.

-İnanmıyorum! bu ne böyle şaka mı?!!

-Özür dilerim efendim ama maalesef değil...

Afallamış şaşmış ağlamaya başladım "olamaz ölemez!"diyerek bağırmaya başladım ve koşa koşa kiliseye doğru yol aldım.


Merhaba!Bu benim ilk kitabım lütfen eleştirilerinizi eksik etmeyin :) Her cuma yeni bölüm gelecektir. :) 


Şişman Prenses(Ara Verildi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin