UNLUCKY DAY

88 9 6
                                    

merhaba öncelikle lütfen okuyun:

Bu hikaye benim ilk deneyimim biraz acemice gelebilir ve okuyucuya ihtiyacım var lütfen voteleyin <3 Bu arada Başrol Chloe Grace Moretz(Zayn Malik)- eğer sevmeyeniniz varsa başrole kendinide koyabilir tabii -yazım yanlışı varsa kusuruma bakmayın sizi seviyorum <3-

Ben Chloe.Bradford da ufak bir evde sadece üvey babamla yaşıyorum . 17 yaşımda henüz okula gitmem gerekirken üvey babam John sayesinde küçük bir kafede servis elemanıyım aslına bakılırsa henüz işime alışmış sayılamam ama yinede ortama uyum sağlamak için elimden geleni yapıyorum . Her ne kadar derslerimde başarılı olsam ve ileride hukuk okuyup avukat olmak istesemde sadece hayalleriyle yetinmek zorunda bırakılıyorum .

Saat 06.00

Odaya ilişen ağır bir koku ve ardından duyulan alarm sesi ile her ne kadar uyanmamaya karar versemde içime sinen korkuyla gözlerimi araladığım anda duvara fırlatılan telefonumun paramparca oluşunu izledim . John'un o kaba sesiyle birden kendime gelip yattığım koltuktan sıçradım. '' Telefonun burda hopörlörü patlayana kadar zırlasın bizim fahişemiz kalkma zahmetini bırak alarmı kapatma tenezülünde bile bulunmasın .'' ''Saat kaç ? '' '' Nereden bileyim ben,tam adamına sordun '' .''Adam derken?''diye soracaktım ama korktum.Daha doğrusu götüm yemedi.

Sabah sabah yine beni çileden çıkartmanın bir yolunu bulmuştu. Hazırlanmaya basladım ve evden 06.30'da çıkıp birkaç sokak ötedeki otobüs durağına doğru yola koyuldum. Sonunda duraktaydım. Yine her zamanki gibi otobüsten önce durağa yetişmitim , ellerimi ovuşturarak azıcıkta olsa ısınan parmaklarımla burnumu soğuktan korumaya çalısıyordum.Ellerimi yüzümden çektiğim anda tokat gibi çarpan soğuk rüzgar sayesinde kendime gelebilmiştim . Orada 20 dakika kadar beklesemde nihayetinde otobüsün korna sesiyle irkilip kapının açılmasını bekledim . İceriye adımımı attığımda hissettiğim o sıcaklık sayesinde her ne kadar az da olsa rahatlayabildiğime sevineceğim anda yanımda oturan yaşlı amcadan gelen o buram buram pastırma kokusunun burnumun direğini sızlatmasıyla yeniden kaderime küfrettim.Önümde oturan iki teyzenin mahalledeki dedikodular beraberliğinde sonunda dükkana gelebilmiştim . Dükkandan içeri girdiğimde mis gibi burnuma ilişen o kahve kokusuyla 30 dakika süren -fakat bir ömür gibi gelen-otobüs macerasını unutabilmiştim. Aslında işimin en sevdiğim yanı da buydu . Kahveden gelen o huzur dolu koku gerçekten beni içten içe her defasında etkilemeyi başarıyordu. Önlüğümü giyip youtube'tan actığım ( olivia o'brien- i hate u i love u ) şarkısını açtıktan hemen sonra paspası elime alıp ortalığı temizlemeye koyuldum şarkı sayesinde kendimi kaybedip dans ediyordum ve tam o sırada kapıdan gelen sesle irkildim sabahın köründe kim kahve içmek için buraya gelsin ki? ya ayılmak isteyen ayyaşın biri yada yolunu kaybeden bi insandır en fazla diye düşünerek arkası bana dönük olan masada oturan kişiye doğru yöneldim . '' Buyrun ne istemiştiniz beyefendi ? '' - ''Beyefendi iyi misiniz'' - '' Beyefendiiii ! '' dilini mi yuttu yoksa sağır mı acaba diye içimden geçirirken boş bakan ela gözlerini kocaman açarak '' bana mı seslendiniz ? '' ''Evet, ne istemiştiniz diye soracaktım,bir sakıncası yoksa tabii '' dedim alaycı bir gülüşle '' Kahve dükkanı değil mi burası?buraya geldiğime göre ne istiyor olabilirim küçük bayan? '' '' Tam olarak ne istiyorsunuz onu sormuştum aslında ''diye geçiştirdim. '' Ne varsa ver işte niye uzatıyorsun kafana göre takıl , ayrıca şu müziğide kapat hemen beynimi siktin attın '' tam o sırada ağzının üstüne uçan tekmeyi geçirip burnuyla ağzının yer değiştirmiş halini hayal ediyorken sert sesiyle irkildim '' Ne bakıyorsun hayatında sabah kahve içmeye gelen ultra yakışıklı ve seksi erkek hiç mi görmedin hadi sallanmada işini yap .'' ''Tabi'' dedim aniden çıkan tiz bir sesle ardından 'ultra yakışıklı ve seksi' diye mırıldanırken arkamı döndüğümde ise çok yaratıcı küfürler keşfedebildiğimin farkına vardım.Sonradan omuz silkerek yeni yaratıcı küfürlerimle kendi kendime gülümsedim . kahveyi hazırlamaya koyuldum yanına ise her zamanki ufak çikolatayıda ekledim . ''Buyrun beyefendi '' hiç bir şey söylemeden kahveden arka arkaya 4 yudum alıp kahvenin dibini görmüştü.Masadan kalkıp yalpalayarak bana doğru geliyorken masaya yasladığım paspasa takılarak yere kapaklandı,hızlıca koşup kaldırmak için uzattığım eli ittirip '' Paspası dayayacak başka yer mı bulamadın aptal '' diye bağırdı . İçimden onu o paspasın kovasındaki kloraklı suda boğmak geçiyordu.Eğilip paspası kaldıracakken kalçamda hissettiğim bir el sayensinde doğrulup yüzümü ona döndüm ve '' Amacın ne senin hem ayaşsın hemde sapık ne cüretle bana dokunursun '' ayakta zor duruyordu. Üflesem uçacak durumda fakat uçkuruna bu durumdayken bile sahip çıkamayan bir piç kurusu.Hafifçe ittirdim ''Defol buradan'' yine o alaycı bakışlarla bir adım daha atıp kulağıma ''Bence garsonluğu bırakmalısın tatlı şey bu kalçalar iyi iş görür '' diyerek sırıttı ben ise duyduğum cümleden hem utanıp hemde sinirlendiğim için tek bir kelime dahi edemiyordum . Tam ağzımı açıp ''Annenin de kalçaları da benimki gibi miydi be tatlım? '' diyecekken suratıma çarptığı para iyice şartellerimi attırmıştı . Sonunda elimdeki paspası kafasında kırmadan çekip gitmişti.

Evett ilk bölüm bitmiş bulunmakta.Belki acemice gelebilir ama sonuça yazarlar da ilk başladıklarında acemiydiler ve yazarak kelerini geliştirdiler.Bence yazarak sizlen karşısına daha güzel hikayelerle çıkmayı planlıyorum.Bu sene çok bölüm gelemez ise lütfen yanlış anlamayın hep böyle olmayacak teogum bittiği için böyle yarı yıl ve yaz tatilinde hep gelir.Okuduğunuz için çok teşekkürler 😊 vote ve yorum yapmayı unutmayın!sizi seviyorum ❤️❤️

Without YouWhere stories live. Discover now