1. Bölüm

663 32 66
                                    




Elif, Ebrar'ın durmaksızın çalan telefona karşı gösterdiği sabrı, hayretler içinde izliyordu. Zira telefon neredeyse bir haftadır bu haldeydi. Kendini daha fazla tutamadı ve sitem dolu bir sesle "Daha nereye kadar kaçacaksın ondan?" diye sordu. Ebrar derin bir iç geçirip "Kaçtığım filan yok..." diye geçiştirdi.

Elif birbirine bağladığı kollarını çözüp genç kızın yamacına oturdu. "Şu zır zır öten telefona gösterdiğin tahamülü azıcık ona gösterseydin her şey daha farklı olurdu Ebrar!" Genç kız ona öyle bir bakış attı ki Elif dediğine pişman oldu.

"Ne değişecekti mesela? Söylesene!"

"Canım... güzelim, bak haklısın. Senin için böyle alev alevken ne desem boş. Fakat etme, o adamın ne suçu var? Ne yapsaydı? Erdal ağa onu neredeyse evlatlıktan reddedecekti, bilmiyor musun sanki!?"

"Peki benim ne günahım var Elif? Neden her şeyin sorumluluğu benim üzerimde? Ben ona gitmesini söyledim. Ailesine dönsün istedim ama o ne yaptı? Beni kendiyle bir çıkmaza sürükledi. Şimdi de sanki hiçbir şey olmamış gibi davranmamı mı istiyor?"

Elif tam ağzını açmıştı ki Azem hanımın sesi avludan yükseldi.

"Benim mutfağa dönmem lazım. İşim çabuk biter merak etme, gelirim hemen yanına. "

"..."

Yatağına uzanıp sanki karnında derin bir sancı varmış gibi bacaklarını iyice kendine doğru çekip sarmaladı. Gözünden sızıyan yaşlar yastığını ince ince ıslatıyordu. Kimse bilmiyordu, kimse bilmemeliydi...

------------

Elif sarımtırak taş merdivenleri aceleyle inip mutfağın önünde memnuniyetsizce dikilen hanımının karşısında mahcubiyetle soluklandı.

"Nerdesin sen Elif? Konağın tüm işlerini Zeliha'ya yıkmış ne edersin?"

"Kusuruma bakmayın hanımağam... Ebrar'a yardıma çıktıydım. Biraz sohbete dalınca-"

"Kızım ben sana oturma dinlenme demiyorum. Amma işin ucunuda bırakma. Koskoca konak, hakkından gelinmiyor."

"Doğru hanımağam, bir daha dikkat ederim." Azem hanım başını hafifçe sallayıp tebessüm etti. "Ebrar ne yapıyor?"

"Biraz uzanacaktı hanımağam."

Azem hanım sabır çekercesine soludu. "Bir saate kadar uyanmış olsun, daha Şemskanlar'ın konağına gidecez! Gecikirsek ayıp olur." Elif huzursuzca kıpırdanıp "Ebrar biraz rahatsız hanımağam. Kendini pek iyi hissetmiyor. O yanımızda kalsa olmaz mı? Ben ilgilenirim onunla." dedi. Sesinin tonu Azem hanımı rahatsız etmişti. "Hayırdır nesi var?"

"B-bilmem ki... Ebrar işte, havadan sudan kapmıştır." Genç kız her ne kadar içinden Azem hanımın ısrar etmemesi için dua ediyor olsada bir yandan onun buna asla müsaade etmeyeceğini de biliyordu. Nitekim öyle de oldu. Hardal renkli örtüsü altında yaşına rağmen hala diri olan güzel yüzü donuk bir ifadeye bürünürken "Hiç olcak iş mi bu!? Onlar ne zaman bir sıkıntımız olsa yanımıza herkesten önce koşarlar, üstelik Ebrar'a da pek bir değer verirler. Kızın nerede diye sorduklarında odasında yatıyor mu diyecem ben insanlara?" diye hafiften bir azar çekti. Elif artık daha fazla diretemezdi. Azem hanımın gelenek hususunda ne denli bir iltizam istediği herkesçe bilinirdi etrafta.

Elif oflaya poflaya, içinden söve saya mutfağa dalınca Zeliha elindeki bulaşığı bir kenara bırakıp narin parmaklarını şalvarıyla sildi. Telaşla genç kızın yamacına sokulup "Burnun yere sürtülsün emi! Çatladım burada!" diye bir azarda o çekti fısıltıyla.

ŞEMSKANWhere stories live. Discover now