Bölüm 4: Marie Granger'ın Dosyası

340 32 13
                                    

Karantina zamanı! Sirius Black'i çok özlediğimi hissettim, ayrıca Harry Potter'ın bildiğimiz evrenine sadık kalmamayı düşündüğüm bir hikayeydi, biraz yazma konusunda sıkıntılarım olabilir, şimdiden özür diliyorum.

**

Harry ve Hermione için oldukça zor bir zamandan geçiyorlardı. Üç Süpürge'de olanlardan sonra Harry Hermione'ye soru sormak istiyordu ama bir yandan da Hermione'ye baskı uygulamayı istemiyordu, sonuçta zaten anne ve babasının olmaması ona yetip de artıyordu bile.

Hermione Hagrid'e gidip her şeyi sormamak için kendini zor tutuyordu. Dayısının anne ve babası hakkında verdiği çelişkili cevaplar, Üç Süpürge'de McGonagall'ın söyledikleri canını sıkıyordu. Elindeki tek bildiği, annesinin Muggle doğumlu bir büyücü olduğuydu, babası hakkında tek bir fikri yoktu. Ona Hogwarts'ta "bulanık" denmesine bile göz yumuyordu, resmi kayıtlara göre annesinin erkek kardeşi, babasıydı. Ailesi hakkındaki gerçeği bilenler de Harry ve Ron'du.  Ron birkaç kere Malfoy'un yanında gerçeği söyleyecek gibi olduğunda Hermione onu durdurmuştu. Ama şimdi, gerçek ailesini merak ediyordu. Annesi büyücüydü, peki neden dayısı annesinden bahsetmemesi için onu uyarıyordu? McGonagall ve Bakan'ın bile bildiği bir gerçek, neden Hermione'den saklanıyordu?

"Değil mi?" diye sordu Ron. Hermione sarsılarak kendine geldi ve hiç bakmadığı kadar anlamayan bakışlarla gözlerini turuncu saçlı oğlana dikti. "Sen son zamanlarda biraz dalgınsın."  Hakkı vardı, Harry de gözlerini onlara dikmişti şimdi, Hermione son zamanlarda fazlasıyla garipti, yanında kendi ağırlığınca kitap taşıyor ve nasıl olduğunu kimsenin çözemediği şekilde, aynı saatte iki derse birden giriyor, birden ortadan kaybolup birden beliriyordu. Aynı şu anda olduğu gibi, onunla konuşmak için tek fırsat yemek zamanlarıydı.
"Kusura bakma," dedi Hermione. Harry ve Ron bakıştı, Harry kaşlarını kaldırdı.
"Kitaplarını neden yanına aldın?" diye sordu Harry Hermione'nin yanındaki kitap yığınına göz dikerek.
"Sınavlar yaklaşıyor." dedi Hermione ve ayaklandı. Kitaplarını kucağına aldı. "Çalışmam gerek." O hızla kaçarken iki oğlan arkasından baktılar.
"Sınavlara daha ne kadar olduğunu farkında mı?" dedi Ron surat buruşturarak. "Ayrıca bu kadar dersi nasıl alabiliyor?" Harry'e döndü. Harry başını iki yana salladı.
Sonrasında tüm zamanları ortak salonda Harry ve Ron tüm hızlarıyla Kehanet ödevlerini bitirmeye çalışmalarıyla geçmişti.
"Tamam, senin başına kötü bir şey gelecek." dedi Ron parşömenine bir not daha eklerken.
"Her defasında aynı şeyi yazmış olmuyor muyuz?" diye sordu Harry.
"Yalan sayılmaz." dedi Ron omuz silkerken. Harry iç geçirdi.
"Teşekkür ederim." dedi ve parşömenine birkaç not daha aldı.

**

Öğleden sonra bir diğer derslerine koşturuyorlardı. Arkasını dönen Ron Hermione'yi göremeyince şaşırdı. "Ne? Az önce buradaydı?" dedi Ron şok içinde. "Kim?" diye sordu Harry, oldukça dalgındı bu sıralar. "Hermione." diye yanıtladı Ron onu. "Siz neden hiç konuşmuyorsunuz? Üç Süpürge'de olanlardan sonra..." Sonlara doğru fısıldamaya başlamıştı. "Demek istediğim... garip değil mi Hermione'nin ailesi ve senin ailen?"
"Hermione anne ve babasını hiç hatırlamadığını söylemişti, belki de o zamanlardaki büyücülerdendir." dedi Harry. "Sirius Black onları da öldürmüştür."
"Böyle bir şey nasıl mümkün olabilir?" diye sordu Ron. "Öyle olsaydı Dumbledore bilirdi, babam da bilirdi!" diye itiraz etti. Harry'nin de kafasında bir sürü soru vardı.

Günler kolay geçmiyordu, Hermione'yi de ne zaman yakalamaya çalışsa hep ortadan kayboluyordu. ("Bu kadar dersi nasıl olabilir?" diye söyleniyordu Ron) Üç Süpürge'den 2 hafta sonra sabrı taşan Harry onu nerede bulacağını biliyordu. Kütüphaneye gidecekti elbette. Düşündüğü gibi de olmuştu, tam kütüphanenin kapısında Hermione'yi gördü ve seslendi. "Hermione!" Hermione ona döndü. "Harry almam gereken kitaplar var." dedi Hermione, Harry onun kıpkırmızı gözlerini görebiliyordu, kaç saat uyuyordu, uyuyor muydu? "Yardım ederim." dedi Harry, böylelikle beraber kütüphaneye girdiler ve Hermione'nin alması gereken kitaplar bitinceye kadar Harry sabırla onu takip edip kitapları taşıdı. "Bu kadar dersi alamazsın!" dedi itirazla. Hermione cevap vermedi. Harry ona yaklaştı. "Geçen günkü konu hakkında ne düşünüyorsun?" diye fısıldadı. "Seni hiç görmüyorum, konuşamadık." Hermione son kitabı da Harry'nin kucağına bıraktığında Harry yalpalasa da bozuntuya vermeden kütüphanenin dışına doğru ilerledi. İkisi beraber oradan çıkıp ortak salona doğru yürümeye başladılar. "Hiçbir şey bilmiyorum, anlamadım da." diye yanıtladı Hermione onu. "Ailen?" diye sordu Harry. "Dayım babamı tanımıyor, annem hakkında anlattıklarının hiçbiri de bu bilgileri içermiyor." dedi Hermione. "Harry onlar büyücü olamazlar. Ben... annem büyücü olsaydı kardeşi bilirdi-" Duraksadı. "Öğrenebileceğimiz tek bir yol var." Harry'e döndü. "Hogwarts'ın öğrenci kayıtları!" Harry bu fikre şaşırmıştı. "McGonagall'ın odasındalar." Harry gülünce Hermione ona kaşlarını çattı. "Senin yasadışı bir şey yapmak istemen tuhaf geldi." Gryffindor binasına giden merdivenler dönerken Şişman Kadın'ın önünde durdular. Parolayı söylediler ve resmin öne doğru açılmasını beklediler. "Eğer annem veya babam büyücüyse ve bunca zaman bundan habersizsem bir yerlerde tuhaflık var demektir." Harry kitapları güçlükle masaya bıraktı ve arkadaşları Ron'un yanına gidip ona planlarını anlattılar. "McGonagall'ın odasına nasıl gireceksiniz?" diye sordu Ron. "Kaç tane büyüyle korunuyordur." Harry Hermione'ye baktı. "Çok Özlü İksir?" diye sordu Harry. "Hayır, zaman alır ve tehlikeli." dedi Hermione. "Görünmezlik Pelerini'ni kullanırız." Harry hala tereddütlüydü. "O kadar öğrenci arasından nasıl bulacağız?" diye sordu Harry. "Eğer annem Hogwarts'a geldiyse, hangi yılda geleceğini biliyorum. Soyadına göre ilerliyor, G harfine bakacağız. Marie Granger."

Fred ve George'un yardımını alacaklardı. Onlar böyle şeyleri iyi bilirdi. "Daha önce McGonagall'ın odasından tılsımlı yüzüğümüzü çalmıştık." dedi Fred. "Filch bırakmıştı. Dosya kolay iş. Şimdi tam zamanı, Filch bu saatte uyuyor."
"Nasıl gireceğiz?" diye sordu Harry.
"Asanla kapının üzerindeki deliklere böyle vur." dedi George. Eliyle gösterdi.
"Çok eski bir büyü." dedi Hermione. "Şifre büyüsü."
"McGonagall da eski biri zaten." dedi Fred. Bunun üzerine üçü binadan çıktılar, McGonagall'ın odasının olduğu koridorda Ron gözcü olarak kaldı ve diğer ikisi pelerinin altında odaya ilerleyip ikizlerin gösterdiği şekilde kapıyı açtılar. Harry üstlerinden pelerini attı, Hermione dosyaların yerini eliyle koymuş gibi buldu. Yıllara göre ayrılmış dosyalar vardı. Ufak bir büyüyle istediği dosyayı aradı ve dosya parlamaya başladı. Harry'le loş ışıkta bakıştılar. Hermione titreyen elleriyle dosyayı aldı. "Lumos!" dedi Harry, asasının ucunda ışık hüzmesi belirdi. Dosyanın üzerindeki tozu Hermione eliyle sildi. 

GRANGER, Marie

İkisinin de ağzı açık kalmıştı. Hermione dosyayı açıp doğum tarihine baktı. "Annemle aynı." dedi. Diğer bilgiler basit bilgilerdi ama Hermione için çok değerliydiler. "Karanlık Sanatlara Karşı Savunma FYBS'sinden Olağanüstü almış." dedi hayretle. "Annem büyücüymüş." Annesinin ailesini içeren kısma baktı. "Ama ailesi Muggle'mış." diye ekledi. "Senin de aileni Muggle sanıyorduk." dedi Harry. Hermione dosyayı yerine bıraktı. "Gidelim." dedi. Harry "Nox!" dedi, asasının ışığını kapattı ve pelerini üstlerine çekip dikkatlice koridora çıktılar. 

Gördüklerini Ron'a anlattıklarında herkes kadar o da şaşırmıştı. "McGonagall bunu biliyor, Dumbledore da biliyor!" dedi Hermione. "Bana hiçbir şey söylemediler! Dayım kız kardeşinin Hogwarts'a gittiğini nasıl bilmez?" Harry ve Ron hep kontrolün Hermione'de olmasına alışıklardı, bu şekilde kontrolünü kaybetmiş olarak gördükleri için ne yapacaklarını şaşırmışlardı. "Öğrencilerin adını tek tek ezberleyemezler sonuçta." dedi Ron ama sesi kısıktı. "Gryffindor'daymış." dedi Hermione. "McGonagall bilmiyor olabilir mi? Üç Süpürge'de ne konuştuklarını da duydun, annem hangi saldırıda, nasıl öldü?" 

Üç çocuk, akıllarında sınavlardan, derslerinden çok daha önemli sorularla duruyorlardı ve şimdiye kadar ailesindeki tek büyücü olduğunu sanan Hermione, her şeye karşı güvenini kaybetmek üzereydi...

**

Umarım hala burada olanlarınız vardır. Şimdi ben de birkaç HP kitabı karıştırıp bilgilerimi tazeleyeceğim, zaten kitaplara da sadık kalmayacağım bir AU olacak. Umarım beğenirsiniz!

Sirius-lyWhere stories live. Discover now