Bölüm 20: Hediyeler

66 2 0
                                    

Buse'nin gözünden;

Canım sen o pudrayla beyaz tenli olmaya çalışmışsın ama rahmetli olmuşsun mekanın cennet olsun cümlesini içimden söylerken satıcı kıza sırıtıyordum. Bu gece 31 Aralık'tı yani yeni yıla giriş biletimizdi. Baş ve işaret parmağımla burun kemiğimi sıktım. Kolumdaki Alev koluma asılırken "Kızın alın yazısını pudrası kapatmış Buse" dedi satıcı kızı ezikliyordu. Dilimin ucunu üst dudağımda gezdirirken gözlerimi kocaman açtım. Kızın elinden poşeti alıp alışveriş merkezinden çıktık. Güneş kaybolmuştu fakat ısısını hala hissedebiliyorduk. Yanımda homurdanan Alev'e bakışlarımı diktim "Bu gece ne giyeceğimizi düşünüyorum" diye açıklama yaptı. Ona üç numaralı bakışımı fırlatıp yönümü gök kuşağı renklerine boyanmış merdivenlere çevirdim. Sarı merdivene geldiğimizde "Etek mi yoksa pantolon mu? Onların türevleri de olabilir" deyişine tebessüm ettim "Bence pijama" dedim "Pijamalarımızı giyip uyku bantlarımızı takmalıyız yeni yıla öyle girmeliyiz" dehşet akan gözleriyle bana baktı "Ne yani yemek yemeye pijamalarımızla mı gidelim?" saf arkadaşımın kafasına hafifçe vurdum. Yıl başını dışarıda kutlama kararı almıştık. Dışarıda kutlama fikrini ortaya atınca her kafadan farklı ses çıkmıştı. Uçarı kaçarı tiplerimiz gece kulübüne gitmemizi, Ayaz efendi evde durmamızı, Ulubey sadece onunla olmamı söylesede, Gülşah yıl başına birlikte girmemiz gerektiğini sonra Ulubey'e gidip orada kalabileceğimi söyleyince aile işlerine karışma yetkisini eline alan Kartal dışarıda yemek yememizi önerdi ve bizde bunu kabul etmek zorunda kaldık çünkü hem birlikte olmak istiyorduk hem de Aren'i düşünmek zorundaydık. Eve gidene kadar konuşacağımızı varsayarak ellerimi ceplerime sokup renkli merdivenleri tırmanmaya koyulduk..

Gülşah, Aren'i banyoya sokmuş yıkarken, Alev ütüye başlamıştı, ben de Damla ablamla atıştırmalıklarımızı topluyordum. Defalarca ne giyeceğimizi düşünmüştük. Değişken fikirlerimize bir son vermek adına Gülşah, en son beğendiğimiz şeyleri Alev'in eline tutuştururken 'Evi yeterince podyuma çevirdiniz bu kadar yeter' demeyi de ihmal etmedi. Dayanamayan ben evin dağınıklığından şikayet eden Gülşah'a 'Ne var yani ev dağıldıysa dağıldı. Hatırlatırım ki senin sevgilin halıya kusmuştu oda yetmezmiş gibi benim üstüme atmıştı suçu' diyerek her şakanın altında bir gerçek yatar cümlesini vurguladım. Sanki söylediğim yanlış bir şeymiş gibi ağzını eliyle kapattı 'Adam sarhoştu Buse ne yaptığının farkında değildi' gözlerimi açarak 'Suçu bana atarken gayet ayıktı' dedim. Birbirimize laf atışmalarımıza son verip işlerin ucundan tutmuştuk. Bornozuna sarılmış Aren'i banyodan çıkaran Gülşah "Buse, Aren'in üzerini giydir" diyerek beni emir yağmuruna tuttu. Sarı bornozuyla civcivleri andıran Aren'i koynuma alıp odasına götürdüm. Parlak altın sarısı saçlarını havluyla kurutup mis kokan saçlarına öpücük kondurdum. Onu yatağın üzerine oturttum kıyafetlerini almak için dolabına yöneldim. Aren'in odasındaki boya kokusu hala gitmemişti. Dolabın kapağını kapattığımda gözüm duvara takıldı. Duvarda dalgalı harflerin süslediği sırayla 'Gülşah' 'Aren' ve 'Kartal' isimleri yazıyordu. İlk ikisine evet ama üçüncüsüne koca bir hayır. Duvara kaç saniye baktığımı kestiremesemde Aren'in "Teyje haydi" demesine kayıtsız kalamadım şahsen. Onu güzelce giydirdim. Nemli saçlarını kurutmakla kurutmamak arasında kalsamda fön makinesiyle hafifçe kuruttum altın saçları. Odada işimiz bitince kızların yanına döndük. Minik adamı kızlara taktim ederken "Bu gecenin en yakışıklı adamı sarı tospağamız" dedim gülümseyerek. Saçlarını havluyla kurulayan Gülşah "Benim oğlum çok yakışıklı olmuş" dedi. Alev sulu tavrıyla "Bu gece Aren benim kavalyem" diye söylendi Damla ablam kesin içinden 'Matt' ismini geçiriyordu. Aklım kendi nişanlıma gidince sebepsizce gülümsedim. Bu gece onda kalacaktım tabii yıl başını kutladıktan sonra. Banyonun boş olduğunu görünce banyoya yöneldim. Sıcak su iliklerime işlerken aklımda Ulubey vardı. Saçlarımı şampuanlayıp köpürttüm. Ardından suyun altına girip saçlarımı arındırdım. Elimi çilekli duş jeline uzattım. Ulubey tenimle özdeşleşmiş çilek kokusunu çok seviyordu. Vücudumu köpürttüm. Banyo çilek kokmaya başlamıştı. Derince banyonun havasını soludum, ciğerlerime çileğin ferahlatıcı kokusu aktı. Saçlarımı son kez şampuanladım. Sonra da sıcak suyla duruladım. Musluğu kapatıp kapının arkasındaki bej rengi bornozumu alıp üzerime geçirdim. Koşa koşa odama gidip üzerime şimdilik bir şeyler giydim ardından salona yöneldim. Saçlarını çoktan taramış Gülşah'ın bacaklarının arasına, yere bağdaş kurarak oturdum. Havluyla saçlarımdaki fazla suyu alan arkadaşım saçlarımı yolmadan taramaya başladı. Gülşah saçlarımı tarama işlemine devam ederken Damla ablam oturduğu berjerden ayaklanıp "Ben duşa giriyorum benden sonra da Alev girer" dedi banyo yolunu tutmuşken. Uzun zamandır Gülşah ile yalnız kalmadığımızı hatırladım. Elimdeki fırsatı değerlendirmem gerekiyordu. Dirseğim ile bacağına dokunum "Kartal'ın öğrencilerinin abisi olduğunu bilmiyor muydun?" "Bilmiyordum Buse" "Öğrendiğinde ne yaptın?" "Uzak durmaya çalıştım ondan ama olmadı bende biliyorum öğrencilerimin abisiyle konumumun yanlış olduğunu fakat elimden gelen bir şey yok" "Neden yok?" dedim sertçe "Yoksa izin meselesi mi?" gözlerini kocaman açtı tedirgince "Ne izni?" diye sordu. Elimi boş ver dercesine salladım. Ardından "Neden bu kadar rahatsız oluyorsun bu durumdan?" diye sordu. Güvenli sığınağına gitmiş gibi "Ablam bile senin kadar tepkili yaklaşmadı Buse. Sen neden böyle davranıyorsun bana anlamıyorum" diyerek bana bakma işlemine devam etti. Dudaklarıma dolan kelimeleri yutmak zorunda kaldım koca bir solukla. Umursamazca "Hiç" deyip odama gittim. Kartal her ne kadar iyi adammış gibi davranıp bizimle tanışsada Cansu ile konuşması hala aklımda, işte bu yüzden Kartal'a güvenemiyorum..

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Nov 01, 2016 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Aşkın Sessiz FırtınasıWhere stories live. Discover now