8.Bölüm-Yeni Evli(2.Part)

16.6K 831 215
                                    


Mary kalan son enerjisiyle kocasından uzaklaşmaya çalışıyordu. Bir gün birlikte olmaları gerektiğini biliyordu, onlar evliydiler fakat bu şekilde olmamalıydı. Daniel gözü dönmüş gibi hareket ediyor, Mary'nin istemediğini bile bile onu birlikte olmaya zorluyor, elleri bacaklarının arasında canını acıtacak sertlikte hareket ediyordu. Mary kendinden de ondan da iğrendi, bu şekilde devam ederse kocası ona tecavüz edecekti. Daha ilişkileri başından bu kadar zede aldıysa bununla bir daha toparlanamazlardı. Bunu engellemesi gerekiyordu, onu bu kadar sinirlendirecek bir şey yapmamıştı, her neye sinirlendiyse bunu Mary'den çıkarmaya çalışıyordu ama Mary buna izin vermeyecekti. Evliliklerine yeni bir başlangıç yapma düşüncesi belki yok olmuştu lakin var olanı da yok etmeyecekti. Bu yüzden de kalan son enerjisiyle kocasını itti. Başarmıştı, Daniel böyle büyük bir güç beklemediğinden bir adım geriledi, bu sırada da tükenmiş olan Mary yatağa düştü. Kendisi bitmişti ama kocasında hiçbir değişiklik yoktu. Daniel, yatağa düşen karısına doğru ilerledi, karısı yatağın gerisine gitmeye çabalasa da hali kalmadığından bir şey yapamadı ve kocasının gelmesini bekledi. Daniel artık o kat kat elbiseden yorulmuştu. Elbisenin etek kısmından tutarak iki yana ayırdı ve elbiseyi göğüs kısmına doğru komple yırttı, Mary'nin üstünde sadece içliği duruyordu artık. Karısının üstüne doğru çıktı, tam dudaklarını öpecekken durdu ve yaş dolmuş bal rengi gözlerine baktı. Ormanda hissettiği şeyi aramıştı ama bulamamıştı demek ki her seferinde aynı şeyi hissetmiyordu sadece o ana özeldi, bu yüzden de bir şey beklemeden dudaklarını dudaklarına değil, Mary'nin boynuna götürdü çünkü dudaklarını yine ormandaki gibi hissederse öpmek istemişti. Boynunun sağ tarafını dudakları esir alırken sol eli de göğsünü kendine oyuncak etmişti.

Mary daha fazla dayanamayarak gözyaşlarının akmasına izin verdi, sessizce kocasının işini bitirmesini bekledi. Kocasının ise işi bitecek gibi durmuyordu, neye bu kadar öfkeliyse karısının canını yaka yaka, kalbini kıra kıra devam ediyordu. Mary, durması için tanrıya yalvardı, her şeyin bitmemesi için yalvardı. Eğer kocası onunla zorla birlikte olursa bu evliliklerinin de sonu olacaktı. Bir işaret istedi, bunu içinden sürekli tekrarladı ve son kez söylediğinde kocası hırsla başını kaldırıp ona baktı ve o anda yüzündeki o sinir, nefret, hınç gidip yerini şaşkınlığa bıraktı. Mary'nin anlamayan bakışları eşliğinde başını kaldırıp parçalanmış resme baktı ve sonra tekrar karısına baktı. Yavaşça üstünden kalktı ve kapıya yürüdü. Mary, Daniel'ı neyin durdurduğunu anlayamamıştı, duaları mıydı yoksa kocasının kendisi miydi? Şu anda bunu öğrenmek istemiyordu sadece sonuca bakıyordu. Kocası ona sahip olmamıştı, mutluydu, çok mutluydu. Her seferinde daha zorlu bir sınavdan geçiyordu bu evlilik, yolun çok başındaydılar ama birçok şey atlatmışlardı bile. Bu yaşadıklarının da üstesinden geleceklerdi. Kocasının kapıdan çıkışını izlerken artık mutluluktan ağlıyordu...

Daniel kapıdan çıkarken suçunun ne olduğunu anlayamayan küçük bir çocuk gibi şaşkındı. Bir kadına zorla sahip oluyordu, hem de kendi karısına! Bu da yetmezmiş gibi annesinin lekelenmiş anılarına yenilerini de eklemişti. O odaya asla gitmemesi gerektiğini biliyordu, ne olursa olsun sonunda her şeyin kötü olacağını biliyordu. Ne düşündüyse başına gelmişti, bundan daha kötüsü olamazdı ama o anda sanki oradaki kendisi ve Mary değil, annesi ve babasıydı. O da olanları izleyen küçük bir çocuktu.

Sıkıntıyla elini saçlarında gezdirdi ve kanattan avlu yoluna doğru koşar adım ilerledi. Avluya çıktığında onu saygıyla selamlayan insanlara baktı, zorla da olsa selamlarına karşılık verdi. Avluya çıksa da nefes alamıyor gibi hissediyordu, bu yüzden de küçükken yaptığı gibi atının yanına gitti. Atını görünce biraz rahatlar gibi olduysa da hala içindeki o sıkıntı gitmemişti. Atının yanına çömeldi, yaptığı şeye inanamıyordu, kendisini affedemiyordu ve Mary, tanrım, o kadından daha fazla nefret edebilir miydi acaba? Her seferinde daha fazla nefret edemem diyordu ama yine de ediyordu. Neden o kadar yer varken o odaya girmişti, neden Daniel'ı bir kez daha en nefret ettiği anılarla yüzleştirmişti, neden, neden, neden?

İskoç Gelin /Tamamlandı/Where stories live. Discover now