Garip bir ses

355 59 87
                                    


Sokak aralarında nefes nefese bir koşuşturma  başlamıştı genç adam uygun bir an arıyordu.

Bulmuştu. Evlerin arasından döner dönmez montunu çıkarıp ters giydi. Çift taraflı montunun mavi tarafı ve kotunun cebinden çıkarıp başına taktığı lacivert şapkası, kamuflaj için yeterli olmayabilirdi. Bu yüzden hızlı fakat dikkat çekmeyecek adımlarla yürümeye başladı.

Yasağın olduğu bölgeden çıkıp henüz yasağın başlamadığı sokağa giriş yaptı.İleride yürüyen üç adamın hemen arkalarında, onlara eşlik ediyor görünümü ile ilerliyordu.

Sağa sola bakınan iki polis, genci göremenin siniri ile geri döndüler. Uzatmaya gerek olmadığını, basit bir kural ihlali olabileceğini düşündüler.

Genç adam önünde yürüyenlere görünmeden ara sokağa saptı. Biraz ilerledikten sonra, yere çömelmiş tuhaf giyinimli bir genç fark etti. Oturmuş sarı bir kediye, yuvarlak bir kap içinde süt veriyordu. Az önceki kediyi hatırladı ama fazla üzerinde durmadı. İnsanlar farklıydılar, kimsw bunu sorgulayamazdı.

Hafif aydınlık sokakta, birilerine yakalanmamak ve bir an önce yaşadığı yere dönmek için koşmaya başladı. Koşmayı seviyordu.

Şapkasını çıkardı ve siyah saçlarının dans etmesine izin verdi. Rahatladığını hissetti. Ayakları iki adımında bir, birkaç salise yerden kesiliyor, saçları da bunun etkisi ile aynı oranda savruluyordu. Saç diplerinin uyumla kıvrılması ve onu huylandırması genç adamı gülümsetmişti.

Kendini kaptırmış olmalı ki yanlış yola saptığının farkında değildi. Arkasında hissettiği hareketlikle gerildi ve hızını arttırdı. Bedenini yakınında duran kapının ardına attı. Belki büyük bir risk alıyordu ama onun bunu düşünecek kadar zamanı yoktu.

Ayağının kayması ile kafasını sert bir sekilde yere çarpması bir oldu. Ağır bir küfür savurduktan sonra doğruluyordu ki kafasına saplanan ağrı buna engel oldu. Başını yere bayağı sert çarpmış olmalıydı. Gözleri kapanıp bilincini yitirilmek üzereyken kulaklarını yakınlardan gelen hoş bir ritim doldurdu. Bütün vucudunu karıncalandırıp, tüylerini diken diken eden ve aynı zamanda rahatlatan bir ritim. Kedinin gözlerinde gördüğü o şeyden sonra şimdi bu ses..

Hayranlığını anlatmaya kelimelerin kifayesiz kalacağı, ve onu inanılmaz şekilde etkisine alan, bütün dinlediği müzikleri tek seferde unutturacak türden bir ses..

Gözlerinin dolduğunu hissetti. Anlamını bile bilmiyordu oysa.. Neydi onu bu kadar etkisine alan şey?

Allahu Ekber Allahu Ekber...

Bir sokak lambasını bile korkuttuğunu düşünen bu genç, bu sesin ardınan hem iliklerine kadar korktuğunu, hemde her hücresine kadar rahatladığını hissetti. Bu ses Rahmet ve azap kokuyordu. Davet ve emir. Gözlerinin dolduğunu hisseti; titriyordu.

Dünya dönüyor ve o affalamış bir sekilde kapısın önünde durduğu camiyi izliyordu. İlk defa bir şey karşısında ezilip büzülüyodu. Daha önce birkaç kez duymuştu ama sadece duymuştu.

"Bu-bu da ne?" dedi sesi titrerken. Kim duydu veya o kime söyledi bilinmez.

Korkuyordu zira anlamını dahi bilmediği bu ritim onu fazlaca etkiliyordu. Ruhunun sıkıştığını hissetti. Biri ona yardım etmeliydi.

Kediye sütünü vermiş olan, 22 yaşlarındaki genç imam, yavaş adımlarla camiye doğru yürümeye başladı.

Yüzünde oldukça hoş bir tebessüm vardı. Onu görenleri istem dışı gülümsetecek bir tebessüm...

Caminin önüne gelince, hemen yan tarafta kuran okuyan gençlerin kalmesı ve fazla eşyaların konulması için yapılmış olan kulübenin içinde birinin uzandığını fark etti.
Oraya gidince yerdeki adamın düşmüş olduğunu anladı, her iki anlamda da.

Gülümsedi...

İmam elini genç adama uzattı. Eli yüzü kan olan genç bir an terddüt etti. Genç imam vereceği tepkiden korkmaya başlamıştı. Lakin siyahlar içindeki adam korkusunu boşa çıkardı.

Gülümsedi...

Ama her zamanki imzası olan gülüşü ile değil! Buram buram samimiyet ve kardeşlik kokan, ona en çok yakışan gülümsemesi ile..

Ne olacağını 'biliyordu', bu işin nereye gittiğinide..

Genç imamın elini nasırlı parmakları ile kavradı..

••SON••

MÜREKKEP ARTIKLARI..

yedi sönmüş sokak lambasıWhere stories live. Discover now