3.Bölüm

11 0 0
                                    

Daha ne olabilir diye düşünürken bide bu gelmişti başıma hay bin kunduz şimdi çıkmazın içine düştüm. Saçma yalanlarında kurtaramaz İris artık seni sen yavaştan mezarını kazmaya başla çünkü Begüm abla seni bi güzel benzeticek. İç sesimin susmayacağını anlayınca daha fazla devam etmeyip Emreye cevap verdim "aahahha ya kanka çok komiksin cidden böyle espiriler yapmasan keşke " diyerek yapmacık bir şekilde güldüm. İkisininde gözleri bendeydi ve beni dinliyolardı. Konuştuklarıma dikkat etmeliydim. "Aşkım ne espirisi kapının önündeyim aç diyorum ayrıca kanka ne be Emre ben Emmreee" ay başladı yine biliyoz Emre olduğunu şimdi burda sesli olarak Emre dersem ne olur senin haberin varmı mal yaratık. " Tamam işte bende onu diyorum böyle şakalar yapma hoş değil hatta ben bunu hiç yapmadın sayıyorum hadi kapatıyorum" tam kapatıyordum Emrenin hızlı birşekilde söylenmesini duydum." İriri bak açmazsan kapıyı zile basıcam ki pek bilirsin basmayı sevmem" ne bilcem be ne uyduruyon geri hem ayrıca iriri ne Allah aşkına. "Hayır dur sen tamam ben geliyorum bekle iki dakika Allahın cezası" sonlara doğru sesim kısılmıştı. Begüm ablaya dönüp "Hemen geliyorum arkadaşım gelmiş şey ona birşey vericektim ben hemen geliyorum" dedim. Sonra kaçağa bakıp gözlerimi büyütüp dudağımı büzerek uyarıda bulunmaya çalıştım.Biraz İris tarzıydı umarım anlamıştır. Kapıya yöneldim ve ilk bulduğum ayakkabıyı ayağıma geçirip aşağıya ışınlandım.
Dış kapının önüne geldiğimde Emre salağının elini dayayıp içeri bakmaya çalıştığını gördüm. Kapıyı yavaşça açtım ve Emreye baygın gözlerle baktım. Beni gördüğüne pek bi sevinmişti tabi ya biz şeyiz hala sevgili. Beklemediğim bi anda bana sarıldı bunu fırsat bilerek etrafa bakındım . Arabalar duruyordu ama adamları görememiştim. Bu içime kuşku düşürdü. Emrenin güçlü kollarının daha fazla sıkmasına izin vermeden kendimi geri çektim. Yemeyip içmeden spor salonlarında vakit öldürürseniz sizde emre gibi olurdunuz. Şimdi sorucaksınız sevmiyosan neden birliktesin diye işte onun cevabını bende bilmiyorum belkide ulaşılamaz görünmüştü ilk başlarda ondan dikkatimi çekmişti. Ama şimdi onun böyle bi embesil olduğunu öğrendikten sonra daha fazla ilerletmeyi düşünmüyorum. Her şey dış görünüş değilmiş belli ki.
Ben ondan uzaklaşınca "Güzellik özlemedin mi yoksa beni" diye sordu. Yani şimdi ne denirki özlemedim ve keşke gitsen. "Ya Emre özlemedim değilde sen neden geldin buraya sana sabah gelme dediğim halde hemde" "Ya bebeğim özledim seni diyorum anlatamıyorum" tekrar sarılıp boynumu öpmeye başladığında sinirlerim tepeme çıktı ve onu ittirdim " ne yapıyosun Emre ?" Diye sorduğumda afalladı. " Ne demek ne yapıyorum sevgilimi öpüyorum" dedikten sonra tekrar boynuma yönelince daha fazla dayanamayıp suratına tokatı geçirdim. Bu ani hareketim karşısında elini yanağına koyup şaşkınlıkla bana bakmaya başladı. Yaptığımın saçma olduğunu biliyordum. Ama beni öpmesini istemiyordum böyle sarılmasınıda çünkü hiçbir his hissetmiyordum ona karşı. "Ben özür dilerim yani bi anda sen öyle zorlayınca ve şey emre benim sana birşey söylemem lazım" herşey çok istemsizce ilerliyordu. Bende akışına bırakmıştım zaten.
Emre biraz bozulmuştu ama o embesil gülümsemesini takınıp aldırmıyormuş gibi yaptı ama Kaçak çocuğun yaptığı gibi bi anda arınamıyordu duygularından. Şimdi neden onunla Emreyi karşılaştırdığımı bilmiyorum hem begüm ablayla yukardalar kim bilir ne konuşuyolar hemen çıkmalıyım. "Emre ben..ben ayrılmak istiyorum." Önce suratıma ciddimisin bakışı attı sonra "Neden şimdi ne yaptımda ayrılmak istiyorsun? Seni sevmek suçmu bebeğim" ay bayılıcam şimdi mıcık mıcık sevgiden. " sorun o değil sağol yani beni sevdiğin için ama ben sanırım başkasını seviyorum" kimi seviyosun acaba İris salak mısın? "Başkasımı var yani hayır olamaz" yeşilçam filmlerini andıran şu sahne ne kadar midemi bulandırsada yüz ifademi sabit tutmaya çalıştım "Üzgünüm Emre benden bu kadar artık beni arama sorma hatta evime bile gelme lütfen." Bunları söyledikten sonra hızlı adımlarla merdivenleri çıkmaya başladım işte bu kadardı ne kadarda kolay hallettin kız. " İrisss bekle bebeğim" bok hallettim. Acaba bi rüyanın içindemiyim gözümü sımsıkı yumdum ve bi anda açtım. Hayır ne bu bi rüya nede Emre seslenmeyi bıraktı. Pekala bu bir rüya değilse bende ona göre davranıcam." Ne var Emre ne var anlamıyomusun istemediğimi söyledim." Ben ona bağırırken bi anda bizim evin kapısı açıldı ve karşımda begüm abla onun arkasında çakma burak ve saniyeler içindede Emre dibimde bitmişti. Sanırım bu bana bi işaretti eski hayatımı unutmamam gerektiğine dair bi işaretti. Sinirlerim bozuldu ve gülmeye başladım. Pekala halledebilirim. "İris bu yakışıklı oğlan kim ?" Ah be begüm abla şimdi bunu neden sordun ki cevap veremem şimdi ben diyodum ki Emre bi güzel cevapladı. "Merhaba güzel bayan siz İris 'in annesi olmalısınız ben Emre biz sevgiliyiz. Yani sanırım" iki dudağımıda birbirine bastırıp önce kaçak çocuğa baktım. Dişlerini göstererek gülümsüyordu. Tabikide sıçtığımı oda anlamıştı ve benimle alay ediyordu. Hemen gözlerimi kaçırıp tek kaşını kaldırmış begüm ablaya baktım. Düşün İris düşün şimdi burda senin yerine Jared Padalecki olsa ne yapardı. Yalan evet yalan sabahtan beri çok güzel edindiğin alışkanlık tabi ya. Hemen Emreye dönüp"Ya sen ne arsız bi çocuksun kaç ay oldu ayrılalı biz hala sevgiliyiz sevgiliyiz. Bu ne be ya Begüm ablacım" hemen Begüm ablaya döndüm ve sahte bi sinirle açıklamaya başladım "şimdi ben bundan ayrıldım ama hala seni seviyorum diyo şey yani ben onu değil " Kaçağa baktım ve biraz utana sıkıla "Ben burağı seviyorum" dedim. Onunda hoşuna gitmiş olacakki oyunumu devam ettirdi. "Hayırdır bilader kız arkadaşımla ne alıp veremediğin var söylede bilelim" kolunu omzuma atıp beni içeri doğru çekti. Emre sanırım hayatının şokunu yaşadığı için felç geçirmişti. Birkaç saniye trene bakar gibi baktıktan sonra mırıldanır bi sesle "Aylar mı oldu ben sanmıştım ki aşağıda seni öptükten sonra ayrıldık" Kaçağın kaslarının gerildiğini hissediyodum omzumun üstünde " Ne dedin ne dedin öptün mü?" Benden uzaklaşıp Emreye doğru giderken Begüm ablaya bakıp "herşeyi anlatıcam lütfen yardım et" diye yalvardım. Gözlerini devirdi ve ileri adım atıp aralarına girdi.
"Gençler bi yanlış anlaşılma var anlaşılan şimdi bi sakin olun Burak oğlum içeri geç sende Emremiydi heh git sende hadi bakalım hadi sonra konuşursunuz başım ağrıdı" Begüm abla çakma Burağı içeri sürüklerken Emre yine put gibi kalmıştı. Emreye dönüp sonra anlatıcam diye ağzımı oynattım. Kafasını sallayıp gözden kayboldu. Ona böyle davranmak istemezdim tabi bi geçmişimiz var ama ne yapayım olayları bi türlü durduramadığımdan onu da böyle kırmıştım. Bende içeri girince Begüm abla kapıyı kapattı ve yüzüme bakarak "Bir açıklama bekliyorum" dedi. Yalan söylemekten yorulduğum için ona olanları birazcık değiştirerek anlattım. Mesela burağı hala tanıdığımı evden kovulduğunu ve kalacak yere ihtiyacı olduğu için burda kalması gerektiğini biliyordu. Biraz sinirlensede daha önce ondan böyle birşey istemediğimi ve kötü bi niyetimin olmadığını bildiği için kabullenmişti. Burda kalacağını annemlere söylememesi için yemin ettirmiştim zorla. Sonradan kaçağın suratına dahi bakmadan yukarı laptopuyla film izleyeceğini söyleyip çıkmıştı. Çakma burağın ona yalan söylediğini düşünüyordu ve bi süre yanımızdan uzaklaşmak istemişti. Bende o öyle diyince yanına gittim kaçak çocuğun. Salonda ayaklarını uzatmış kanalları geziyordu. Geldiğimi görünce bana baktı " Yılın en iyi yalancısı ödülü İris 'e gidiyorr"
"Kes be senin yüzünden hayatımda söylemediğim kadar yalan söyledim senaryolar uydurdum. Kilo vermişimdir gerilimden " ben böyle diyince vücudumu inceledi ve " Bence gayet iyi " Bakışları rahatsız etmeye başlayınca koltuğa oturdum ve yastığı kucağıma koyup ona sarıldım. Bu hareketime gülmüştü. Gözlerimi devirip televizyona bakmaya başladım. İzlemiyordum sadece birşeyler düşünüyordum.
"İzgü"
Televizyona bakıyordu ne dediğini anlamamıştım.
"Ne?"
"İzgü diyorum..ismim." İsmini söylemesine şaşırmıştım.
"Bende İris memnun oldum" yüzüme bakıp yarım ağız gülümsedi "Seni zaten biliyoruz maşallah ismini herkes hatırlatıyo"
"Bildiğini biliyorum resmi olarak tanışmamıştık"
"Evet tabi İris 'in anlamı ne ? Sadece gözle alakalı değildir demi ?"
"Yunan mitolojisinde gökkuşağı tanrıçasıymış. Bide tanrılardan insanlara haber ulaştırıyormuş bi nevi elçi gibi birşey seninkinin anlamı ne ?"
"İsminin anlamı güzelmiş benim ki akıllı ve adaletli demek "kıkırdadım.
"Bence ismini koyarlarken çok düşünmemişler çünkü hiç sana uymuyo bu özellikler" sırıttı. "Daha beni tanımıyosun"
"Ozaman kendini anlat bana evimde kalıcaksın bilmek istiyorum zaten pekte güvenmiyorum" açıksözlülüğüm hoşuna gitmiş olacak ki televizyonu kapatıp bana döndü
"Kalma konusuna izin veriyosun yani valla elini kolunu sallayarak evine bi yabancı giriyo hemde sana zarar veriyo " elime baktı ve devam etti
"Onun yüzünden erkek arkadaşından ayrılıyorsun abla dediğin bi yakınına da yalan söylemek zorunda kalıyorsun ve.."
"Ve ne ?"
"O yabancının kucağına oturuyorsun bence sen baya cesaretli bi kızsın ya da salak. " sinirlerimi hoplatmıştı işte "Ya sen " sesim yüksek çıktığı için biraz kısıp "ya sen ne yüzsüz bi adamsın ya dediklerini şöyle bi düşününce evet bence burda kalmanın bi anlamı yok bana beladan başka birşey getirmemişsin dahasını da istemiyorum" beni dinlemiyormuş gibi yapıp cebinden birşey çıkardı. Bu bir flash bellekti. Yüzüme bakıp tepkimi ölçtü "bu gördüğün küçük şey var ya işte bunun yüzünden dışardakiler beni istiyo sadece onlar değil bir sürü insan beni istiyo ilk defa bi hata yaptım hayatımda onun yüzünden bu mahallede kalakaldım. Kiraladığım araba bozuldu belkide bana verilirken bozuktu bu adamların eli heryere uzanıyor. İşte sonra buraya doğru koşarken seni gördüm eve giriyordun sormaya vaktim yoktu bir an önce saklanmam gerekiyordu ve seni içeri o şekilde soktum." Donmuş bi ifadeyle onu izliyordum. Şimdi daha çok merak ediyordum onu. Neden kaçtığını neden böyle birşey yaptığını
"Peki neden .. Neden kaçıyordun ne var bunun içinde ?"
"Bak şunu bilmen yeter o adamların kimsenin eline geçmesini istemedikleri bir bilgi ve bunun iyi korunması gerekiyor. Burdan çıktığımda ne yapacağımı bilmiyorum ama uzaklaşmam gerekiyor bir an önce "
İlk defa İzgü'ye acımıştım o an. Belkide acımamam gerekiyordu ama yapacak birşeyi yoktu çıkmaza girmiş gibi duruyordu. "İzgü.. İstersen sana yardım edebilirim ama sonra sen bana yardım edeceksin bir konuda "
Bu anlaşma hoşuna gitmiş gibi duruyordu
"Hangi konuymuş bu bakalım ufaklık"
"ufaklık mı kaç yaşındasın 30 mu ?"
"Hayırda senden büyük olduğum kesin şurdaki kitaplara bakılırsa 12. Sınıfı bitirmişsin ama şuanki zamana bakılırsa üniversiteye girememişsin büyük ihtimalle bir sene daha kalıcaksın ayrıca şurda ki notlara bakıcak olursakta mezun olamamışsın" kağıtları eline aldı ve inceledi "dediğim gibi matematikten kalmışsın ve ona çalışıyorsun bu yaz zor geçicek senin için anlaşılan" bu çocuk cidden akıllıydı. Ama böyle düşündüğümü bilmesine gerek yoktu.
"Herşeyi de biliyosun bay dahi onu bunu bırakta yaşını söyle bana"
"24 " sırıtarak söylemişti. Pekala aramızda 6 yaş olabilir ama bu okadarda çok abartılacak bir sayı değil hem ben küçük göstermiyorum ki yani
"Herneyse bu hiçbirşeyi değiştirmez sen benim gözümde aynı kaçak çocuksun " gözlerini kısarak bi kahkaha patlattı.
"Sana tuhaf bi kız olduğunu söylemiştim"
"Bende sana sen çok normalsin ya demiştim hatırlatırım."
"Tamam hadi uzatamada söyle ne konuda yardım edicem" aslında bu konuda pekte emin değildim. O adamı nasıl bulacaktım. Peki bulduktan sonra ne olacaktı onunla yüzleşebilecek miydim? Küçükken bu konudan belkide bu yüzden kaçmıştım. Ona zarar veremiyecektim. Peki ya şimdi ne değişmişti bir anda onun gibi bir katile dönüşebilecekmiydim. Belkide dönüşürdüm kim bilir
"Zamanı geldiğinde söyleyeceğim çünkü çok karışık birşey ."
"Geçen soramadım ama çocukluğunda kötü şeyler yaşamışa benziyorsun bununla bir ilgisi varmı"
"Evet " kestirip attım. Ellerimi yüzüme götürüp bi süre kapattım. Kendimi rahatlatmam gerekiyordu. Biraz süre verdim kendime ve daha iyiydim. Elimi çekince İzgü'nün bana baktığını gördüm. Sonrasında kalkıp oturduğum ikili koltuğun diğer tarafına oturup bana yaklaştı. Hafiften dolmuş olan gözlerimle ona bakıyordum. Yüzümü büyük ve uzun ellerinin içine aldı.
"Bak daha önce hiçbir kıza teselli vermeye çalışmamıştım. Aslında bi kızla bu kadar uzun konuşmam bile mucize gibi birşey. Tek gecelik ilişkilerde ne kadar konuşulursa o kadar konuşmuştum." O böyle söyleyince yanaklarımın yanmaya başladığını hissettim.
"O yüzden diyeceğim şu ki karşılıklı anlaşma yapalım ikimizde karlı çıkalım. Senin düşündüğünden daha yetenekliyim birşeyler kaçırma yada yakalama konusunda sadece şu sıralar kaçma konusunda problem yaşıyorum" burnumu çekerek yüzümü ellerinden uzaklaştırdım. Son dediğine kıkırdamıştım.
Elimi uzattım " o zaman deal ?"
Sırıttı ve elimi sıkıp "deal" dedi. Bende sırıtmaya başladım. Artık sonu ne olursa olsun girmiştim bu anlaşmaya geri dönüş yoktu bana göre. Birkaç saniye gözlerime baktıktan sonra gözlerini dudaklarıma indirdi ve bi anda suratı düştü ve tekrar gözüme bakarak "Ulan hani ilk öpücüğünü benle yapacaktın gittin o iti mü öptün"
" Sana ne be istediğimi öperim hem ben sana öyle birşey mi dedim yani cümle şeydi biraz karışık hem ne önemi var sana ne bundan"
"Ne demek bana ne bu işin içinde birlikteyiz artık bundan sonra ne yaptığını ne yapacağını bileceğim"
"Allah Allah bide izin alayım şunu yapıcam İzgü abi ama izin verirsen" son cümleyi sesimi incelterek söylemiştim. Güldü ve "Bakarız İris kardeş " dedi. Yok ya adam olmazdı bu çocuk.
İlk hikayem daha konunun başlarında olduğu için olaylar yeni başlıyor. Umarım beğenirsiniz :)

KAÇAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin