-19-

38 6 1
                                    

Jade:
Sesi duyar duymaz arkamı döndüm. Hemen hemen benim yaşlarımda  bir kız vardı. Gülümsedim belki de bana yardımcı olabilirdi. Koşup yanıma gelmesi ve boynuma sarılması fazla uzun sürmedi. Önce bir şaşırsamda kollarımı ona sarmam fazla uzun sürmedi. Dikkatlice inceledim onu. Hayalimdeki sarı saçlara sahipti ve bir okyanus kadar derin mavi gözleri vardı. Lanet olsun ki çok güzeldi. Gözyaşları içinde "Lütfen bana yardım et gerçekten çok ihtiyacım var. " dedi. Düşündüm. Yardım etmek? Nasıl olacaktı? Benimde yardıma ihtiyacım yok muydu?  Ama göz göre göre onun yolda kalmasına izin mi verecektim. Her ne ihtiyacı varsa -para dışında- yardım ederdim. Belki de ikimiz bir olup birbirimizin sorunlarına çözüm bulurduk. "Ne istiyorsun?"diye sordum. Gülerek-bu sırada ne kadar sevecen biri olduğunu düşünmüştüm hala böyleleri var mıydı?-"evden kaçtım acilen kalacak bir yere ihtiyacım var yoksa yakalanacağım" dedi. Hey bi dakka. Evden kaçtım mı dedi o? Ne yani  benim durumumda bir kişi mi? Şansıma güldüm ilk defa. Yardım edebilirdim. Birlikte büyükannemin yanına gider kalırdık. Hem bizi orda kimse bulamazdı. "Paran varsa bir araba tutup Edinburg'a gidebiliriz orda büyükannem var yanında kalabiliriz". Söylediğim şeyler üzerine mavi gözleri adeta pırıldadı. Tanrım ne kadar iyi kızdı. "Adım Perrie"dedi gülümseyerek. Sadece gülümsedim ve Jade diyerek uzattığı elini sıktım. Koluma girdi. Yavaş yavaş yürüyerek kafamdaki planı ona da anlattım. Sevinmişti. Bana parasının olduğunu ama fazla yetemeyeceğini söyledi. Sorun değildi. Araba kiraladıktan sonra gerisini bir şekilde hallederdik. Bende ona hayat hikayemi anlattım. Şaşkınlıkla dinledi. Bana neden evden kaçtığını anlattı. Birlikte önce Sam'e daha sonraysa babasına sövdük. İyi gidiyorduk. Sanki yıllardır dost gibiydik. Dikkatle inceledim. Yüz hatları çok keskindi ve yaptığı mimikleri belirginleştiriyordu.
Toprak yolun ikiye ayrıldığı kısma geldiğimizde akşam olmuştu. Kayalıkların arasında geceyi geçirmeye karar verdik. Karnım acıkmıştı. Bunu anlamış olmalı ki -lanet olsun kim anlamazdı ki karnım yol boyunca aslan yutmuş gibi guruldamıştı-çantasından kocaman bir sandviç çıkardı. İkiye bölüp paylaştırdı ikimize. Yarım yesem bile içindeki malzemelerin bolluğundan doymuştum. Çantalarımızı kayalara dayayıp sıcak kalmak için birbirimize sarılarak uyuduk. Sanırım ilk defa bu kadar huzurlu ne mutlu bir uyku çekiyordum. Acaba hayat bana bundan sonra mı gülecekti?
Sabah boynumun ağrısıyla uyandım ve Perrie ye baktım. Ne kadar masum uyuyordu. Kalbi böylesine iyilikle dolan biri nasıl sevilmezdi ki. Ama zaten hayat böyle değil miydi? İyileri sınamıyor muydu? Fısıldayarak uyandırdım. Birbirimize günaydın deyip eşyalarımızı topladık ve yine hiç gülmediğim kadar güldüm. Nasıl başarıyordu bilmiyorum ama kesinlikle profesyoneldi. Birbirimizle şakalaştık.  Fakat bu fazla uzun sürmedi. Araba sesini duymamız ve bize doğru geldiğini farkettiğimiz anda yola doğru koşmaya başladık...
-Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum. Umarım beğenmişsinizdir.  
-Hikaye genel olarak Jade in ağzından ilerleyecek. Bu arada multiye öldüm.
-Bakalım diğer bölüm neler olacak?

Little Mix's Story Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin