4. BÖLÜM

371 236 73
                                    

DENİZ' İN AĞZINDAN
Kolumdaki saate baktığımda saat 21.30 olmuştu. Odaya geldiğimde içeride Kumsal'dan başka kimse yoktu. Kumsal ise uyuyordu. Elimdeki çiçekleri masanın üstüne koydum. Sandalyeyi çekerek Kumsal' ın yanına yaklaştım. Elimi saçlarına uzattım. O güzel uzun saçlarını yavaşça okşayarak onunla konuşmaya başladım.
" Şu an beni duyuyor musun bilmiyorum. Sana bir şey olacak diye çok korktum. Çok şükür ki hala yaşıyorsun. Seni çok seviyorum. Yanında olduğum sürece seni asla yalnız bırakmayacağım."
Konuşmalarıma birden karşılık geldi. Kumsal gözlerini yavaşça aralayarak açtı. " Bende seni çok seviyorum. Deniz senin suçun yok. Kendini benim yüzümden suçlama. "
Kumsal' ın elinden tutarak ;
" Şşş tamam prenses. Kendini fazla yorma."
Kumsal: " Kolundaki saat güzelmiş. Sana da çok yakışmış. "
Deniz: " Güzeldir tabii. Alan kişi güzel olunca yakışanda da güzel duruyor."
Kumsal: " Kimmiş o alan kişi? Sevgilin felan mı var? O mu aldı?"
Deniz: " Nasıl ya? Hatırlamıyor musun? Şaka mı yapıyorsun? Ben doktoru çağırmaya gidiyorum."
Kumsal: " Dur dur hemen inanıyorsun. Sana şaka yaptım. Ben aldım tabii. Hatırlıyorum. "
Deniz: " Korkuttun beni. Eğer durdurmasaydın beni doktorları dövmeye gidecektim. Sevgilime ne yaptınız diye hesap soracaktım. Neyse şimdi gözlerini kapat. Kendini dinlenmeye bırak. Benden bir isteğin var mı? "
Kumsal üzülerek cevap verdi.
" Nerede kalacaksın? İlk buluşmamızda başına neler getirdim. Özür dilerim. "
Deniz Kumsal' ın yanağından öperek " Beni merak etme. Seni bırakıp gideceğimi mi zannettin? Eğer öyleyse yanılıyorsun. Hadi şimdi o güzel gözlerini kapat. "

Işığı kapatıp odadan ayrıldım. Gözümden düşen damlalara engel olamadım. Kumsal' ın yanında ağlamamak için kendimi zor tutmuştum. Eğer ağladığımı görürse üzülürdü. Onu üzmeye hakkım yoktu. Karnım gurulduyordu. Sabah Kumsal ile ne yediysem onunla duruyordum. Eğer yemek yemezsem Kumsal' ın karşısında güçlü duramazdım. Hastanenin kantinine doğru yürümeye başladım. Kantine geldiğimde yemeklerin olduğu bölüme doğru yöneldim. Siparişi verip masanın birisine oturdum. Cebimden telefonu çıkartıp galeri bölümüne girdim. Kumsal' ın olduğu fotoğrafları açtım. Gözyaşımın akmasına engel olamadım. Yanıma garsonun gelmesiyle gözyaşımı silip yemeğe odaklandım derken yanıma birisi geldi.
" Yanımıza gelir misin ? Annem ve babam seninle konuşmak istiyor. "dedi.
Yanıma gelen kişi Kumsal' ın kardeşi Mira' ydı. Söylediklerini kabul edip onların bulunduğu masaya oturdum. Onlarda yemek yiyorlardı. Yemeklerimizi bitirdikten sonra Mira ablasının yanına çıkmak istediğini, onu yalnız bırakmak istemediğini söyleyerek yanımızdan ayrıldı. Mira gidince Kumsal' ın babası Birkan Bey söze başladı.
'' Sen iyi ve cesur bir delikanlısın. Korkaklık yapıp kızımı orada bırakıp gitmedin. Hastaneye kadar getirdin. Bizlere haber verdin. Biz geldikten sonra gidebilirdin de ama gitmedin. Bu bir yana kızım için İstanbul' dan buraya geldin. Senin bu yaptığını her erkek yapmaz. Peki nasıl kızıma güvenip buralara kadar geldin? ''

Birkan Bey' in söylediklerini dinledikten sonra sorusuna şöyle bir cevap verdim.
'' Benim bugüne kadar hayatıma sayılı kişiler girdi. Ben hayatıma herkesi kolay kolay almam. Sevmek bir yana herkese güvenmem. Karşımdaki kişiyi yeterince tanıdıktan sonra geleceğimde istemiyorsam ne kendimi üzerim ne de karşımdakini. Fakat kızınızla üç ay arkadaşlık kurduk. Devamında ise birlikte olmaya karar verdik. Kızınız benim iki senedir hayatımda. Onu gerçekten çok iyi tanıyorum. Sizinle paylaşmadığı konuları benimle paylaşıyor. Lafın kısası ben Kumsal da gerçek sevgiyi, utangaçlığı, mutluluğu, saflığı gördüm. Ona gerçekten çok güveniyorum. Birkaç gün sonra askere gideceğim. Onu görmek için geldim. Belki şimdi gelmezsem askerdeyken bir şey olur da onu göremem diye geldim. Daha sonra pişmanlık duymamak için geldim. ''
Birkan Bey ve Buket Hanım verdiğim cevap karşısında duygulanmışlardı. Bunu ikisinin gözlerinden anlayabiliyordum.

Birkan Bey ve Buket Hanım ile biraz daha sohbet ettikten sonra hep beraber Kumsal' ın odasına çıktık. Odada üç Doktor bir asistan vardı. Kumsal' ı kontrole gelmişlerdi. Doktor Kumsal' a birkaç soru sorduktan sonra bize dönerek
" Hastamız yarın taburcu olabilir. Haftada iki kere pansuman yaptırın. İlaçlarını ihmal etmeyin. Bir ay sonra kontrole gelmeniz gerekiyor. Geçmiş olsun. " diyerek diğer doktorlar ve asistan odadan ayrıldılar.

Birkan Bey odada kızıyla yalnız kalmak istediğini söylemesi üzerine hepimiz dışarı çıktık. Buket Hanım bugün Kumsal' ın başında kalmam için bana teklifte bulunmuştu. Bende kabul etmiştim. Kumsal' ın ailesi yarın sabah Kumsal' ı almaya gelecekti. Birkan Bey odadan çıktı ve yanıma gelip, " Kızım sana emanet oğlum. " dedi. Bende gülümseyip onları arabalarına kadar eşlik etmek istediğimi söyledim. Onlar ise bana kızlarının yanına gitmem gerektiğini söylediler. Ailesiyle vedalaşıp Kumsal' ın yanına gittim. Odaya geldiğimde Kumsal uykuya çoktan dalmış. Çok masum uyuyordu. Hemen bir fotoğrafını çektim ve sandalyeye oturdum. Kumsal' ı izlerken bende uyuyakaldım.

Kapının çalınmasıyla birden irkildim. Saat gecenin üçüydü. Görevliler yemek getirmişti. Hastane yemeğini sevmediğimden Kumsal için yemek almıştım. Kumsal' ı uyandırdım. Yemeğini yedirirken sohbet etmeye başlamıştık. Yemeğini bitirdiğinde tablotu masaya koydum. Kumsal yanına uzanmamı istiyordu. Onu üzmemek için yanına uzandım. Kumsal' ın gözlerine bakmayı özlemiştim. Uzun süre birbirimizin gözlerine baktıktan sonra gözlerimi Kumsal' ın dudaklarına kaydırdım. Öpmek için yaklaştığımda birden kapı açıldı. Görevliler yemek tablotlarını toplamaya gelmişlerdi. Hemen geri çekildim. Kumsal çok utanmıştı. Kafasını hemen yan tarafa çevirmişti. Görevli bize bakıp gülümseyerek tablotu alıp çıkmıştı. Kumsal' a sesleniyordum ama bana bakmıyordu. Kumsal' ın çenesini tutarak kendime doğru çektim ve aniden dudağını öptüm. Kumsal yaşadığı olayın daha farkında olmadığı için karşılık vermiyordu. Utandığı için hemen kendini geri çekti. Daha sonra ikimizde bir yatakta sarılarak uyuyakaldık.

Sabah olmuştu. Saat 7' ye geliyordu. Görevliler kapıyı açtı. Sabah kahvaltısını getirmişlerdi. Yataktan kalkıp görevliden iki tablot aldım. Kumsal ile kahvaltımızı bitirdikten sonra Kumsal' ın üzerine ceket giydirdim ve biraz hava almak için dışarı çıktık.

Hastanenin bahçesi oldukça büyüktü. Kantinden iki çay alıp bahçede bir bankta oturduk. Kumsal elimi tutup gözlerimin içine bakarak konuşmaya başladı.
"Aslında bu kaza başıma gelmeseydi senin için güzel bir plan yapmıştım. Faytona binecektik. Belki daha sonra lunaparka giderdik. Akşam yediye de sana arkadaşımın çalıştığı bir kafede onum sesinden güzel parçalar dinletecektim ama benim sakarlığım yüzünden olmadı. Sen bu akşam gidiceksin ve biz doğru düzgün zaman bile geçiremedik. Her şeyi mahvettim. Kim bilir bir daha ne zaman geleceksin bilmiyorum. "

Kumsal çok duygulanmış ve neredeyse ağlamak üzereydi. Daha ona askere gideceğimi bile söyleyememiştim. Çayımdan bir yudum alarak konuşmaya başladım.

" Üzülmeni istemiyorum. Sen böyle yaptıkça bende üzülüyorum. Benim yanımdayken mutsuz olmak yok. En kısa zamanda yine geleceğim. Daha çok planlar yapacağız. Eğer sen beni beklersen... "

Kumsal sözümü yarıda kesip sinirli bir şekilde konuşmaya başladı.

"Ne demek beni beklersen ? Kaç yıldır bu günü bekledim ama olanlara bak. Seni ömür boyu bekleyeceğimden şüphen olmasın tamam mı? "

" Sinirlenirmiş de benim tatlı baş belam. Tamam canım benim. Hadi sen üşüdün odaya çıkalım. "

Çaylarımızı bitirdikten sonra karton bardakları çöpe atıp asansörle odaya çıktık. Odaya geldiğimizde Kumsal' ın ailesi bir arayış içindeydi. Belli ki bizi arıyorlardı. Kumsal ailesinin bu durumunu görünce onlara hafif gülümseyerek " Merak etmeyin Deniz beni kaçırmadı. Bakın burdayız. " dedi. Kumsal' ın dediği yüzümüzü güldürmüştü. Birkan Bey hastaneden çıkış işlemlerini yapmak üzere yanımızdan ayrıldı. Mira ise Kumsal' ın eşyalarını topluyordu. Her şey tamamlandıktan sonra hastaneden çıktık. Birkan Bey arabasında bizi bekliyordu. Arabaya bindik ve evin yolunu tuttuk.

AŞK TESADÜFLERİ SEVERWhere stories live. Discover now