Medyada Yasemin ve Ferhat. Yani Deniz ve Efenin anne ve babası.
Ormanlık bir alanda bulunan şirin bir kahvaltı yerine gelince araba durdu.
Şoför gelerek kapıyı açtı.
Babam inerek bizi beklemeye başladı arkasından Merve ve ben indik. Şoför kapıyı kapatarak sürücü koltuğuna geçti ve sürerek yanımızdan uzaklaştı.
İki dakika sonra da Denizgil geldi.
Onlar da arabadan inince şirin kafe gibi bir yere girdik.
Büyük bir masaya oturarak garsonun gelmesini bekledik.
Garson geldi.
"Buyrun Ahmet Bey ne alırsınız?"
"Koçum sen hepimize birer tane kahvaltı tabağı getir. Ortaya kızartma,sosis felan hallet bişeyler."
"Tamam Ahmet Bey." diyerek masadan uzaklaştı.
Ben de Merveyle konuşmaya başladım.
"Naber bestim?"
"İyi işte sen."
"Ben de iyi. Şimdi karşında oturan oğlana çaktırmadan bak."
Sakince kafasını döndürerek Efeye baktı.
Daha sonra bana baktı.
" Lan bu bizim kampüsteki efe değil mi?"
"Evet o. Sana ayarlayacağım oğlan bu işte."
Kafasını olumlu anlamda salladı.
"Lan biz kışın ortasındayız. Tamam anlıyorum bir yerlere giderken arabayla gidiyoruz. Sıfır kol giyersin anladım da şort giymek ne ya."
"Kızım ne sanki kar mı yağdıda?"
"O da doğru. Bu arada bugün ayın kaçı?"
"30 Aralık."
"Hadi be. Biz yılbaşını nasıl unuturuz. Ne yapcaz."
"Kanka şimdi hani sen beni Efeye ayarlayacaksın ya. Bu yılbaşını onlarla kutlasak."
"Dur bi babama soralım. Baba yarın yeni yıla giricez ya. Hani biz şöyle parti yapsak. Yasemin ablagil de gelse ailecek. Eğlenmiş oluruz ne dersin."
"Olur kızım nerde yapalım."
"Biraz evde vakit geçirelim daha sonra gece dışarı çıkarız."
"Pekala. Biraz evde tombala oynarız. Daha sonra siz gençler bara gidersiniz. Biz yaşlılar da evde kalırız. "
Kafamı olumlu anlamda salladım.
"Size uygundur değil mi Efe ve Deniz?"
Efe kafasını salladı.
"Benim için sorun değil."
"Peki ya sen Deniz?"
"Olabilir."
Tam o sırada garsonlar geldi. Kahvaltı masasını doldurdular va gittiler. Hepimiz kahvaltımızı yaptık. Babam hesabı ödeyince kafeden çıktık.
Arabaya geri binerek at çiftliğine gittik. Kar yapmadığı halde hava soğuktu ve biz Merveyle sıfır kollularla üzerimize ceket almadan çıkmıştık.
At çiftliğine gittiğimizde üzerimize attan düşme olasılığımız olduğu icin kalın tulum gibi bir şey verdiler. Onu üzerimize giyerek at seçmeye gittik.
Babamgil ve yasemin abla kafeye giderek oturdular.
Efe ve Deniz at kullanmayı biliyorlarmış o yüzden kıyafet giymediler.
Efe Merveye öğretmeyi teklif etmiş Merve de bunu kabul etmişti.
Onlar bir at şecerek dışarı çıktılar.
Ahırda bembeyaz bir at vardı. Denize bakarak.
"Şey şu atı istiyorum da bana binmesini öğretir misin?"
"Tabiki." diyerek atın ipinden tutarak dışarı çıkardı.
Bende peşine takılarak çıktım.
"Bak şimdi seni öne bindireceğim arkana da ben bileceğim. Beraber süreceğiz. Tamam mı?"
Kafamı olumlu anlamda salladım. Elimden tutarak ata bindirdi ve arkamada o geçti. Ellerini koltuk altımdan geçirerek o da atın ipinden tuttu. Merve ile Efeye baktığımda Efe Merveyi ata bindirirken Mervenin panik yapmasıyla ikisi de yere düşmüş kahkaha atıyorlardı.
Bu hallerini görerek ben de güldüm.
Deniz hafifçe ata kırbaç vurdu. At gitmeye başladı. Onun gitmesiyle ben de zıplamaya başlamıştım.
"Deniz. Ya bu beni niye zıplatıyor?"
" Kumsal tamam sakin ol sakın panik yapma bak. At ürker ve seni yere fırlatır."
Bunu diyince rahatsız oldum ve atın üzerinde hafif kıpırdandım.
At birden şaha kalkarak kişnedi ve Deniz ve beni yere fırlattı.
Yere yuvarlanarak sırt üstü düştüm. Üzerimde ağırlık vardı. Yavaşça gözlerimi aradığımda Denizle göz göze geldik. Dudağımı istemsiz olarak dişledim.
Deniz dudağıma bakmaya başlayarak yavaş yavaş yaklaşmaya başladı...
Önemliiiiiii
Yarın yıl başına özel bölüm atıcam fakat 5 yorum olması gerekiyor. İnşallah beğenmişsinizdir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sert Mafya
Teen FictionSert bir mafya hırçın bir kıza aşık olursa ne olur. Bir yandan onları kıskanan kişiler. Bu aşka siz de şahit olun. Peki ya hırçın kızımızın babası vefat ederse ne olur? İşte bütün soruların cevabı burada. Haydi gelin. instagram:esra_deniz_dumlupina...