Hoseok gözlerini açtığında kendini otel odasındaki yatakta bulmuştu. Yoongi ise yanında sırtını yatak başlığına yaslamış bilgisayar ile uğraşıyordu. Buraya ne zaman geldiklerini sorduğunda dün hızlı trende uyu derken cidden uyuduğunu ve diğerleri eğlenirken Yoongi ise kucağındaki Hoseok ile oturduğunu belirtmişti.
Bu utanç vericiydi. Ama Yoongi anlatırken bir şeye daha değinmişti.
"Elimi kurtarmaya çalıştım ama öyle sıkı tutuyordun ki seni kucağımda taşımak yerine omzuma almak zorunda kaldım."
Bilgisayarı kapatıp Hoseok'a döndüğünde Hoseok örtüyü burnuna kadar çekip örtüden dolayı boğuk çıkan sesiyle mırıldandı.
"Peki kahvaltıya kaç saat var?"
Evet öğle vaktinden sabah sekize kadar uyumuştu ve dinç hissetmesi gerekirken biraz daha uyumak istiyordu.
"1 saat var. İstersen bir duş falanda al."
Kaşlarını çatıp doğruldu.
"Kötü koktuğumu mu ima ettin?"
Yoongi'nin önce şaşkınlıkla kaşları havaya kalktı, gözleri büyüdü. Ardından ufak çaplı bir kahkaha krizine girdi. Hoseok sinirle yastığı alıp kafasına atınca gülmemek adına dudaklarını birbirine bastırdı ve kafasını sağa sola salladı.
