Sonuna Kadar

361 28 14
                                    

         Gibs'in odasına kapı bile çalmadan pata küte dalıveren Anka'lar yaptıkları hatanın farkına  Gibs'in surat ifadesini gördükten sonra varmışlardı. Odada ondan başka kimse yoktu. Her zamanki gibi düzenli ve sadeydi odası, Raporlar sıralanmış iki ayrı yığın olarak üst üste duruyordu oval kenarlı masada. Gibs hemen ayağa kalkıp '' Sakin olun çocuklar. Burada değil tabiki... '' dedikten sonra köşeye yürüdü ve paltosunu giydi üzerine sakince.O kadaryavaş davranıyordu ki bu kadar rahat olması Anka'ların sinirlerine dokunuyordu. Kairu dayanamayarak herkesin aklındakileri seslendirdi ivedice '' Hadi be Kaptan! Biraz çabuk ol! '' 

     Kaptan Gibs karargahtaki tek rütbeli değildi, kendisinden başka iki kaptan ve bir Üstad daha bulunuyordu bu küçük yerleşkede; Gibs belki en ünlüleriydi ancak ne en rütbelileri ne de  en güçlüleriydi. Bu yüzden dikkat çekmemek için yavaş davranıyordu. Çocukların bu durumun farkında olmamasına şaşmadı ne de olsa çok kısa bir süre hizmet vermişlerdi orduda. Yanlarına bir kaç adım ilerleyerek kafasını onlara doğru eğdi, sanki onu dinlemek için eğilen bir kulak varmış gibi sessizce " Diğer komutanlar şüphelenmesin.Normal hareket edin, bizimkinin bulunduğu yere götüreceğim sizi. " Sina durumu az çok anlamıştı abisi ve babası da ordudaydı çünkü, diğerlerinin aksine başından beri normal davranıyor olsa da " Tabii ki Kaptan."diye yanıtladı. Leia elinde olmadan Gibs'in kafasına girdi, düşüncelerinde Grei'in kurduğu yeni ittifak'ın endişelerine rastladı. Kaptan Gibs fark etmişti Leia'nın münasebetsiz hareketini bu yüzden ona dönerek " Bir daha yaparsan bozuluruz! " dedi. Diğerlerinin durumdan haberi yoktu ancak herkes tahmin edebiliyordu. 

       Leia gerçekten kendisine göre bir yetenekle ödüllendirilmişti.Bu kadar meraklı biri için bulunabilecek en iyi yetenekti bu. Gibs'in uyarısı üzerine biraz bozulmuştu ancak hala kaşları çatık bir şekilde yürümeye devam ediyordu. Nasıl yani? Nasıl olabilirdi? Bir ay önce savaştığımız bütün insanlar şimdi bizimle aynı tarafta mı duracak? Bu sorular beynini kurcalarken kimseye tek kelime etmedi. Çünkü açıklama bekleyeceklerinden emindi ancak nasıl yapacağını asla bilemeyecekti. Bu zahmetten kaçınmak amacıyla olsa gerek sesini çıkarmadan kendi kafasının içinde konuştu sadece. Grei'i görene kadar da konuşmama kararı aldı kendince. 

                                                                                   ...

        Gibs'in evine geldiklerinde her birisi heyecandan patlayacak hale gelmişlerdi. Gibs yol boyunca tek kelime etmemiş sadece " Çok şaşıracaksınız!" demişti. Leia " Bencede" diye ekledi, hala gördüklerinin etkisindeydi. Zaman ya bir kuşun iki kanadının arasındaydı ya da bir yıldızın doğumuyla ölümü arasında. Kimisine hızlı gelen, kimisinin ömründen ömür çalıyordu. 

      Kapıyı açtılar ve geniş salona doğru ilerlediler. Anka'ların hemen hepsi alarma geçmiş efsunları için bedellerini çoktan seçmişlerdi. Yami subaları yaptıkları işleri yapmaya devam ettiler. Aralarında sohbet edenler sohbetlerine, gazete okuyan Genma gazetesine, bulmacaya gömülmüş Gai bulmacasına döndü. Grei'in sesi geliyordu mutfaktan, öylesine neşeli kahkahalar atıyordu ki sesini duymak bile Anka'ların çehrelerine gülümsemeler kondurmuştu. Mutfağa yönelip arkadaşlarıyla kavuştular. Sarılmalar, öpüşmeler ve koklaşmaların eşliğindeki gözyaşlarıyla birlikte mutfakta sorguya çektiler Grei'i. Yönelen sorulardan bunalan Grei elini onlara doğru kaldırdıktan sonra mutfaktaki işine geri döndü, kızarttığı etler'i çevirip büyük tavanın kapağını kapadıktan sonra Netero'yu Ankalarla tanıştırdı. Hepsi biliyordu zaten kim olduğunu ancak hepsi yaşadığına şaşırmıştı. Grei öldüğünden o kadar emindi ki yıllardır yasını tutmuş üzerinde büyük etkisi olmuştu. ardından Grei başladı anlatmaya. 

Grei: Hikayenin tamamını bilmiyorsunuz arkadaşlar. Anlatmam gerçekten uzun zaman alacak. Şimdilik şunları söyleyeyim kısaca daha sonra Leia anılarımı sizlere aktarır. 

Leia: Neden baştan yapmıyoruz şunu?

Aoda: Sabırsızlanma işte. Grei'e güven.    

       Diyerek uyardı Aoda Leia'yı her zaman sadıktı Grei'e her zaman da öyle olacaktı. 

Grei: İçimde bir canavarla yaşamışım tüm hayatımı. O kadar güçlüydü ki hiç bir şekilde kontrolü elime alamadım. Hükumetin bazı üst düzey Generalleri tarafından alıkonuldum. İçimdeki varlığa, yani Şaman'a tapıyordu adamlar. Tek amaçları beni öldürüp içimden onu çıkarmaktı, bu yüzden enerjimden beslenen bir çemberde bir hafta geçirdikten sonra Gallier ve Netero tarafından kurtarıldım. 

      Kairu ellinin birini " Neler oluyor?" anlamında havaya kaldırdıktan sonra sordu Grei'e

Kairu: İyi de onlar Yami değil mi? Kötü olmaları gerekmez mi? 

Grei: Amaçları Şaman'ın yeniden örtaya çıkmasını engellemekmiş. Gallier'e içimdeki Şaman ile birlikte beni de öldürmesi için izin verdim. Tam başarmak üzereyken Şaman Enerji formunda bedenimi terk etti ve uzaklaştı. Gallier de peşinden uçtu.

Sina: Yami bu yüzden dağılmanın eşiğinde yani, Lidersiz kaldılar.

Grei: Aynı amaçla bir araya geldik sonrasında. Madem Şaman'ın ortaya çıkmasını engelleyemedik, öyleyse biz de onunla savaşırız dedik. Yeni bir lonca kuruyoruz ancak hiç bir şey kesin değil. Her şeyden önce Anka'lara ihtiyacım var bu işe gireceksek siz olmadan tek parmağımı bile oynatmayacağım. 

Sina: Sen şu anıları bir oynat bakalım Leia. 

        Leia Grei'in anıları arasında gezindikten sonra Grei'in kaybolmasından itibaren bütün olanları Grei'in gözünden diğerlerinin zihnine oynattı. Anılar o kadar kuvvetliydi ki mahzendeki nemi ve soğuğu, kara çemberdeki sıcaklığı ve yanma hissini, Erwin'in anılarında yaşadığı çaresizliği, iç dünyasını nasıl param parça ettiğini, kapıdan nasıl kaçtığını bütün hikayeyi baştan sona görmekle kalmayıp adeta hissettiler. Bilgi aktarımı bittikten sonra uzun bir süre sessizlik sürdü.Edilecek herhangi bir söz bütün dirayetlerini kırabilir, arkadaşlarının başından geçenler için hissettikleri üzüntü her an göz yaşlarına dönüşebilirdi. 

     Konuşmak yerine Grei'in yanına giden Aoda  Grei'in elini kavradı önce sıkıca, avuçları birleşen iki arkadaş sarıldı sonra. Aoda herkesin duyabileceği bir şekilde " Sonuna kadar." dedi. Ardından bütün Anka'lar onu takip ederek  önce Grei'e sarılıp sonra aynı cümleyi tekrar ettiler. Candis de onlara benzemişti ve Grei'e kavuştuğu için çok mutluydu, ona kelimelerle anlatamayacağı şekilde hayranlık duyuyordu. Sarıldıktan sonra " Ölmeyeceğine söz ver! Benden önce asla!" dedi. 

      Grei bu naif sevgi gösterisi karşısında " Elimden geleni yaparım." demekle yetindi. Ardından Candis de Anka'lar gibi tekrar etti " Sonuna kadar." Bu bağlılık ve birlik karşısında şaşkına dönen Netero bir yandan pişen etleri tavadan tabaklara alırken diğer yandan " İyi bir ekip Kardeşim!" dedi. Grei ona cevaben " Aynen öyle." dedikten sonra Anka'ları salona götürdü. 

    Yami subaylarıyla tanışan Anka'lar gerginliklerinden kurtulmuş garip bir rahatlama içine girmişlerdi. Ardından Kairu gayri ihtiyari sordu Grei'e biraz da korkarak cevabından. 

Kairu: Şimdi ne yapıyoruz?
Grei: Bu güne kadar görülmüş en büyük loncayı kuruyoruz. Onlara Şaman'ın yanlarında olduğunu gösteriyoruz. Erwin şu an güçsüz belki ancak döndüğünde her şey sert, savaş çok çetin olacak. Hazır olmalıyız.

Genma: İsmi zaten buldunuz sanıyorum. 

Leia: Tabii ki. 

Netero: Anka'yla bozmuş bunlar. Umarım başarırız Grei, yanındayız, Efendi Gallier dönene kadar seninleyiz.
Grei: Başaracağız. Gallier'de bizimle olacak ve eminim ki dönecek...

Genma: Umarım...



                                                                              ...DEVAM EDECEK... 



Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 16, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ŞamanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin