3.🌹🌹🌹🔥🔥🔥

309 27 42
                                    

Masada çatal bıçak sesinden başka ses duyulmuyordu. Bir saattir masada konuşulan tek konu iş hakkındaydı. Kerim ve ilknur'un nişanlısı ozandan başka kimseden ses çıkmıyordu.

Berna farkında olmadan sesli bir of çekti. Kız gerçekten oflamakta haklıydı. Hangi deli doğum gününde iş konuşurdu ki? Bu gün en önemli günlerden biriydi. 70 yaşında olsanız bile 70. Yaşın size neler katıcağını bilemezsiniz. Onun için her yılı özenle kutlamak gerekir. Tabiki de Berna her yıl özenle doğum gününü kutlamıyor du fakat hiçbir zaman unutmayıp o yıl için dileğini dilerdi.

Bu oflama Kerim'in dikkatinden kaçmamıştı. Yüksek bi sesle "sıkıldıysanız gidebilirsiniz Berna Hanım" diye konuştu. Hanımı bastırarak söylemişti. Bernaya hayatı boyunca kimse Hanım diye hitap etmemişti. Zaten Kerim 'Bey' in dalga amaçlı söylediği ortadaydı. Fakat şimdi bunu önemsiyecek durumda değildi.

Berna alaylı sesiyle "öyle bir şansımız olsaydı masada kimse kalmazdı Kerim Bey," dedi. Normalde genç kız, yanlış yerde yanlış konuşan bir kız hayatı boyunca hiç olmamıştı fakat dalgınlık tan ve sıkıntısından ne söylediğini umursuyacak halde değildi.

Selma Hanım, bernanın yaptığı bu terbiyesizliğine bir hayli sinirlenmişti. Zaten genç kız geldiğinden beri onun bu umarsamaz -öyle olmamasına rağmen- tavırları sayesinde her an kıza saldıracak vaziyette bekliyordu. "Terbiyesizliğe gerek yok Berna," dedi yüzünü buruşturarak.

Bu kısaca özür dile demekti. Kerime baktığında kerimin ona kaşlarını çatarak baktığını görünce söylediği şey için çok pişman olmuştu. Genç kız ağzını açıp özür dileyecekti ki, kerim kızın konuşmasına müsaade etmeyip Birkan'a döndü. "Yarın şirkete gel işler hakkında konuşalım" dedi. Birkan usulca kafasını salladı zaten başka bir şey de yapamazdı. Kerim Ali Atalay ne isterse o olurdu.

Cebinde titreşen telefonun farkedince hemen telefonu çıkardı ve masanın altından kimin aradığını baktı, Birkan. En yakın arkadaşının aradığı görünce masadakiler den özür dileyip ayağa kalktı ve kapının oraya gitti.

Mert, durmadan telefonu sallıyor, arkadaşının açmasını bekliyordu. Şuan hayatının en önemli ve eğlenceli kavgasını yapıyordu. Ama sesini endişeli tutması gerekirdi yoksa Birkan koca kıçısını kaldırıp gelmezdi. Ne kadar eğlenceye düşkün biri olsa bile. Birkan sonunda telefonu açtı ve kulağını dayadı. Mert'in endişeli sesi kulaklarını doldurdu. "Çabuk buraya gel Birkan sana ihtiyacım var." Mert'in endişesini taa içinde hissetmişti. Hızlı ve endişeli bir halde "neredesin?" diye sordu. Mert "burakların mekandayız. Oğlum çabuk gel" diye konuştu. Birkan "lan doğru düzgün anlatsana çok önemli bir yemekteyim. Şuan gelemem,"diye söylendi. Eğer şimdi giderse annesinin dilinden kurtulamazdı fakat biliyordu ki Mert ve Burak kötü işlere bulaşmaktan hiç çekinmezlerdi. Burak'ın işlettiği pavyonda hergün kavga çıkardı. Bu nedenle bu arama olayı onlar için çok normaldir. Sonuçta Birkan zengindi ve her kötü durumda para işe yarıyordu. Mert'in bağırarak "sana çok ihtiyacım var çabuk gelmelisin," dedi ve telefonu kapattı. Birkan Mert'in sesini ilk defa bu kadar endişeli duyuyordu. Genelde yaptığı kavgalar hoşuna gider ve gülerek anlatırdı. Ama belliki bu durum ne gülünecek ne de anlatılacak bir durumdu. Telefonu cebine koydu ve hızla masaya doğru ilerledi.

Sevgilisi eve bırakmaya bile vakti olmadığı için üzgündü fakat arkadaşının sesi önemli olduğunu açıklıyordu. Masaya geldiğinde herkes ona meraklı gözlerle bakıyordu. Berna, Birkan'ın yerine oturmamasında gidiceklerini anladı ve hemen güler bi yüzle masadan kalkmaya yeltendi. Birkan sevgilisinin kalkmasını engelledi ve sahiplenici bir eda ile genç kızın pürüzsüz alnından öptü. Ve kalkmasını engelledi.

"Kusura bakmayın, çok önemli bir işim çıktı. Hemen gitmem gerekiyor. Bernayı evine bırakırsan minnettar olurum, anne." Bernanın birşey demesine müsaade etmeden restorandan ayrıldı.

KAYIP G(K)ÜL 🌹🔥Where stories live. Discover now