1

12 1 0
                                    

Merhaba! Öncelikle kitabımı okuduğunuz için teşekkürler! Bu bölüm biraz uzun oldu. Yorum yaparsanız çok sevinirim! İyi okumalar!
(Bu arada: Eğer Taro kim bilmiyorsanız, Taro Senpai' nin ismi.)

  " Selam. Ben -" Ah hayır! Olmadı. Şöyle başlasam... " Ben Kokona Haruka. Akademi High'da okuyorum.  Sınıfım 3-2.
Bir sosyal kelebeğim."  Biraz kısa oldu sanırım. Ve sade... Ama özetlersek böyle. Sonunda şu internet bilgilerimi
doldurdum! O kadar uzun sürüyor ki! Aman Tanrım! Saat gecenin üçü olmuş! Hemen yatmaya gideceğim.
...
  " Kokona! Uyan artık! Geç kalacaksın! "
Babamın sesiyle tatlı rüyam bölündü. Çok sinir olmuştum!
" Tamam! Üstümü değiştirip geliyorum! "
Rüyam o kadar güzeldi ki... Aşık olduğum çocuk, Taro... Taro Yamada, beni öpmüştü! Gerçekten bir an gerçekmiş gibi hissettim. Keşke gerçek olsaydı... O kadar çok isterdim ki! Okul üniformamı giyip aynanın karşısına geçtim. Yanaklarım kızarmıştı. Gülümsedim. Saçlarımı her zamanki gibi yapıp mutfağa gittim. Babam, mısır gevreğini masaya koymuştu. Oturup yemeye başladım.
" Çabuk ol Kokona. Geç kalacaksın. Ben çıkmak zorundayım."
Dedi ve bir şey dememe fırsat kalmadan kapıyı çarparak çıktı. Çilekli mısır gevreğimi kaşıklarken, saate baktım. Çok geç kalıyordum! Hemen mısır gevreğini bitirip dişlerimi fırçaladım. Ayakkabılarımı giyip kendimi sokağa attım. Neredeyse düşüyordum bu sırada! Son anda kurtulup koşmaya başladım. Üniformam çok sıkıyordu beni. Bu çok rahatsız ediciydi ama birinden de isteyecek durumda değildim. O anda okulun kapısını gördüm. Saki bekliyordu. Beni görünce elini salladı. Yanına gittim.
" Çok mu geç kaldım?"
Bana ters ters baktı.
" Sence? Yarım saattir seni bekliyorum."
Çok mahçup olmuştum. En yakın arkadaşımı üzmek istemiyordum.
" Özür dilerim Saki... Geç yattım... O yüzden..."
" Tamam Kokona-chan. Önemli değil. Hadi. Gidelim."
Yüzündeki ifade yumuşamıştı. Birlikte yürümeye başladık. O anda Taro' yu gördüm... Çeşmenin kenarına oturmuş, kitap okuyordu. Ah, böyle erkeklere bayılıyorum!
" Kokona! Günaydın!"
Koharu' ydu bunu söyleyen.
" Sana da günaydın."
" Geç kaldın sanki."
" Biliyorum Yui. Geç yatmışım. O yüzden geç uyandım."
Klasik yerime geçtim. Musume, Yuna' ya Fun Girl ile ilgili efsane anlatıyordu. Musume muhteşem biri. En azından dış görünüşü. Okulun en havalı kızı. Keşke öyle olabilseydim. O zaman kesin Taro beni fark ederdi. Birden telefonumun çalmasıyla havaya sıçradım. Kızlara,
" Üzgünüm telefonum çalıyor. Daha sonra döneceğim."
Dedikten sonra okulun kapısına doğru koştum. Kimse yoktu görünürde. Telefonu açtım.
" Alo?"
" Beni hatırladın mı güzelim?"
O iğrenç ses tonu kulaklarımı doldurmuştu.
" Sana beni okuldayken aramayanı söylemiştim!"
" Sana bir teklifim var güzelim. Normal ücretin tam tamına iki katı!"
Duyduklarıma inanamamıştım. İki katı ha!
" N-ne kadar dedin?"
" Tam tamına iki katı! Kokona, eğer bu fırsatı kaçırmak istemiyorsan, bu akşam Shisuta Kasabasında seni bekliyorum."
" Tamam. Eğer sadece son defa olacaksa... bence olabilir. Son defa nerede buluşacaktık? Shisuta Kasabası' nda. "
" Böyle olacağını biliyordum."
Ona aldırmayıp konuştum. Ses tonum daha inçe çıkıyordu.
" Tamam o zaman. Bu akşam görüşürüz."
Dedim ve telefonu kapattım. Ellerimi yüzüme kapattım. Kimseye bakmak istemiyordum.
" Ah! Bunu yaptığıma inanamıyorum!"
Ağlamak istiyordum. Etraftaki hiçbir şey umurumda değildi. Ama ellerini yüzümden çektim. Derin bir nefes aldım. Yavaş adımlarla yerime döndüm. Bunu nasıl kabul etmiştim ben?! İnanamıyorum! Saki bana baktı.
" Kokona-chan ... İyi misin? Biraz durgunsun."
Yüzüme sahte bir gülücük kondurdum.
" İ-İyiyim! Merak etme."
" Tamam o halde. Ben sınıfıma gidiyorum."
Saki benden ayrılıp sınıfına girdi. Ben de sınıfımın kapısına gelmiştim ki Taro' yu gördüm. Yerine oturmuştu. Çok şanslıydım. Sıram tam onun yanındaydı. Yerime oturdum.
" Günaydın Kokona-chan."
Benimle konuşuyordu! Bu beni en çok mutlu eden şeylerden biriydi.
" Sana da günaydın... Taro-kun."
Sensei geldiğinde, Taro' yla konuşuyorduk. Neden daha geç gelemiyor ki! Sensei her gün söylediği sözlerden sonra, ilgimi çeken bir şey hakkında konuştu.
" Bu gün sınıflar arası bir yarışmayı anlatacağım size. Bizim okulda olacak. Bu yarışmaya gruplar halinde katılabilirsiniz. En az iki, en fazla beş kişilik olmalıdır."
Sensei bunları söylerken ben sevincimden uçuyordum! Taro ile grup olmak istiyordum. Ders işledikten sonra zil çaldı. Taro' nun yanına koştum.
" Taro-kun birlikte grup olalım mı?"
" Olur. Ama Riku ve Kuudere de bizimle olacak. Senin için sorun olur mu?"
" H-hayır. Olmaz elbette."
" Harika! Bizim kazanacağımıza eminim."
Dedi ve göz kırparak uzaklaştı. Mutluydum ama... sadece ikimiz olacağını düşünmüştüm. Neyse. Önemli değildi. Bu gün Saki ile bir konu konuşmalıydım. Ona babamı anlatacaktım. Aslında, o benim arkadaşımdı ve bunu ona söylemeliydim. Ondan bir şey gizlemek istemiyordum. Bu yüzden ona bu gün öğlen yemeğinde çatıda olmasını söyledim. Yerime vardığımda Saki beni bekliyordu.
"Son zamanlarda her zamanki gibi davranmıyorsun. Seni rahatsız eden bir şey mi var?"
" Oh! Şey... Bir şey yok."
" Eğer konuşmak istemiyorsan sorun değil. Ama hatırla. Ben senin arkadaşınım ve seni hiçbir şey hakkında asla yargılamayacağım."
" Sanırım... Konuşmak istediğim bir şey var."
" Dinliyorum."
" Geçen yıl, annem öldü. Babam çok içmeye başladı. Bazen... Odama geliyor ve... Ah! Unut bu söylediklerimi! Cidden bunun hakkında konuşmak istemiyorum."
" Ne?! Bu çok ciddi görünüyor! Baban ne yapıyor?"
Saki' nin bana yardım etme isteği aklıma gelince vazgeçmiştim. Bana yardım etmek istiyordu. Ama başını belaya sokamazdım.
" Bak. Bunun hakkında konuşmak istemiyorum! Sadece beni yanlız bırak."
" Hiçbir şeyden utanmana gerek yok. Sadece ne olduğunu söyle."
" Hiçbir şey söylemek istemiyorum. Sadece unut bunu."
" Madem öyle diyorsun... Ama şimdi çok endişeliyim."
( Çeviriyi kendim yaptım. Yanlışlarım olabilir. 😅)
Saki' yi üzmek istememiştim ama, bunu yapmak zorundaydım. Bunu bilmemeliydi. Her ne kadar bana yardım etmek istese de. Aniden önümde beliren Ayano-chan beni korkuttu.
" Şey, seninle biraz konuşabilir miyim?"
" Elbette."
" Bir yardıma ihtiyacın var mı?"
Bundan daha iyi bir soru isteyemezdim.
" Üniformam rahat değil. Göğüs bölgesinden çok sıkıyor. Yeni bir üniforma almak istiyorum. Ama bunu şu anda yapamıyorum."
Yapamazdı sanırım. Nasıl yapacaktı ki?
" Sana bir üniforma getireceğim."
"Bana bir üniforma mı getireceksin? Cidden mi? Buna çok sevinirim." ( burası yanlış olabilir işte. Hatam varsa düzeltirseniz sevinirim :) )
Birden Ayano koşmaya başladı. Zil çalmıştı. Sınıfıma girdim. Bir sıra yanımda oturan Riku' ya baktım. Riku bu sene gelmişti. Ve saçları mordu! Benimle aynı renkte! Tamam Sakyu' nun saçları da mor olabilir ama bu benim gördüğüm ( babam dışında )
ilk mor saçlı erkek... Ona Bay Mor Kafa diyeceğim. Evet. Bu muhteşem..
" Haruka-san! Lütfen dersi dinleyin!"
Sensei' nin sesiyle hayal dünyamdan çıktım. Sınıfa rezil olmuştum!
" Kokona kızardı! İyi bari. Yüzüne renk geldi! Böyle güzelleşebilirsin!"
Bu gülen Inkyuu' ydu. Sensei birden ona döndü.
" Inkyuu-chan! Lütfen sessiz olunuz! Derse devam ediyoruz!"
Sensei burada olmasaydı ben ona gösterirdim ama! Her gün yüzünü boya kovasına batırırsa güzel olur tabii. Hem... Kim demiş ben güzel değilim diye? Cidden. Ben güzel miydim? Neyse. Ders gittikten sonra Saki yanıma geldi.
" Sana neler demiş duydum Kokona! Neden karşı çıkmadın?"
" Boşver Sa-"
Sözümü bitiremeden Saki, Inkyuu' nun yanına gitti. Kolundan tutarak kendine döndürdü.
" Sen hangi hakla böyle konuşuyorsun!"
Şoku atlatan Inkyuu, Saki'ye baktı.
" Asıl sen ne hakla böyle diyorsun! Çirkin şey!"
Sinirlenen Saki yumruğunu sıktı.
" Sen şimdi görürsün çirkini!"
O anda Kuudere konuştu. Normalde hiç konuşmazdı. Sadece haklı olduğu kesin zamanlarda ağzını açardı.
" Kavga başlıyor."

Mr. Purple HeadWhere stories live. Discover now