Amai, Saki'nin başına buz torbası hazırlarken konuşuyordu.
" Tanrım! Nasıl da kafan şişmiş. Neden kavga ettiniz ki? "
Saki, Amai'nin elindenden buz torbasını alıp kafasına koydu. Saki-chan benim için kavga etmişti. Buna inanamıyorum. Tamam. O benim en iyi arkadaşım ama... Ben onun için bunu yapar mıydım? Saki mutluluk dolu bir sesle konuştu.
" Kokona-chan'a laf atıyordu. O boya kovasına gününü gösterdim ya çok mutluyum şu an."
Inkyuu, bu kavga sonunda Saki'den daha zararlı çıkmıştı. Dudağı patlamış, gözü ise morarmıştı. Onlar burada değildi. Sakyu izin alıp onu eve götürmüştü. O sırada koşarak Asu yanımıza geldi. Kapıya yaslanıp konuştu.
" Saki, bizim kulübümüze katılmalısın! Bu yeteneğin boşa gitmemeli."
" Ne yeteneği? Adam dövmek mi?"
Masadaki elmalardan birini aldı.
" Dalga geçtiğime bakma. Saol Asu. Ama ben yemek kulübünde kalacağım."
" Düşün biraz."
Onlar konuşurken ben de Amai'nin yanına gittim. Şu bir türlü yapamadığım cupcake tarifini isteyecektim.
" Amai... bana cupcake tariflerinden birini verir misin? Hiç yapamıyorum da..."
Amai gülümsedi. Yemek ile ilgili bir konu atılınca asla geri kalmazdı.
" Elbette Kokona-chan! Hatta beraber yapabiliriz. Hem öğrenmiş olursun."
" Buna çok sevinirim!"
Telefonumu çıkarıp saate baktım. Saat 5.25'ti. Eğer Shisuta Kasabası'na gideceksem durağa yetişmeliydim. Çantamı kapıp çıkıyordum ki Yui'yi duydum.
" Nereye gidiyorsun Kokona-chan?"
" E-eve gitmeliyim. İ-işim var da."
Omuzunu silkti.
" Tamam. Görüşürüz."
Koşarak okuldan çıktım. İstemsizce gözyaşlarım akıyordu yanaklarımdan. Yaşayacağım şeyleri düşünmek bile istemiyordum.
...
Kapıyı açtığımda çok ses çıkarmamak için dua ediyordum içimden. Bu borç işi olmasaydı her normal öğrenci gibi olabilirdim. O zaman her şey muhteşem olurdu. Ayakkabılarımı çıkardım. Parmak uçlarımla odama gidiyordum ki babamı gördüm. Koltukta uyuyakalmıştı. Televizyon açıktı. Üstünü yeşil, eski bir battaniye ile örttükten sonra televizyonu kapatıp odama gittim. Üstüme rahat pijamalarımı geçirdikten sonra bilgisayarı açtım. Belki birkaç Hatsune Miku şarkısı beni rahatlatırdı. Ne kadar bilgisayar ürünü olsana oldukça Saki'ye benziyordu. Bir şarkı açıp mırıldanmaya başladım. (Şarkı: Kocci Muitte Baby)

Tsuyogatte bakka de nanka
Sonshiteru kigasuru datte sou jan
Ienai you na koto ga shitai no
Anna koto toka
Ya da... Donna koto?

O sırada aklıma nereden estiyse sosyal medyaya bakmak geldi. Academy High sayfasını açtım. Bir yazının altına bir sürü yorum yapılmıştı. Neydi ki bu kadar tartışılan? Yazıyı okudum.

Shisuta Kasabasında Kokona Haruka'yı gördüm. O para için randevuya gidiyordu.

Gözlerimden sicim gibi yaşlar inmeye başladı. Bunu kim, nasıl öğrenmişti? Bilgisayarı kapatıp yatağıma yattım. Yorganımın içine girip ağlamaya başladım. Bu gün, dünyanın en kötü günüydü.

Ertesi gün

Uyandığımda gözlerim şişmişti. Kıpkırmızıydılar. Belli olmasınlar diye şişen ve kızaran gözlerimin kenarlarını fondötenle kapattım, Dün okuduğum yazı geldi aklıma. T-taro... ben ona nasıl bakacaktım artık? Beni sevmeyecekti. Öğrendikten sonra nasıl sevebilirdi ki? Üstümü değiştirip formamı giydim. Babam hala uyuyordu. Kahvaltı etmeden evden çıktım. Kafamı öne eğmiş yürüyordum ki, Ayano'yu gördüm.
" Kokona-chan... İşte forman."
Formayı dikkatle inceledim. Bana tam olacak şekildeydi!
" Bu forma bana tam uyuyor! Çok teşekkür ederim!"
" Önemli değil."
Dedi ve koşarak uzaklaştı. Kapıya doğru baktım. Saki yoktu... Neden olmasını bekliyordum ki? Benden utanıyordu. Belki de beni sevmiyordu artık. Ayakkabılarımı değiştirdim. Tam normal yerime gidecektim ki, beni istemeyecekleri aklıma geldi. Neden istesinlerdi? Bu kötü olaydan sonra yüzüme bile bakmayacaklardı. Yanlız başımaydım artık. Çatıya çıktım. Oradaki bir banka oturdum. Telefonuma gelen mesaj sesiyle korktum.
Musume Ronshaku:
Bir daha ASLA ama ASLA buraya gelme. Senden cidden iğreniyorum.
Ardından bir mesaj daha.
Mei Mio:
Kokona, çok iğrençsin.
Bir mesaj daha.
Koharu Hinata:
Bunu nasıl yaparsın?! Bu cidden... tanımlanamaz!
Bir mesaj daha geldiğinde hıçkırarak ağlıyordum.
BFF ❤️ ( Saki Miyu ):
Yardım istememenin sebebi bu muydu... Kokona-chan? Yanımda olmasanda, bu yaptığın ne kadar iğrenç olsa da, sen benim hala en iyi arkadaşımsın. Bunu bil. Tamam mı? Ve... lütfen sorunun neyse... benimle paylaş.
Saki'den gelen bu mesaj, beni biraz da olsa mutlu etmişti. Daha mesajlar geliyordu. Ama, onlara bakmadım. Çünkü hepsinin hakaret içerikli olduğunu biliyordum. Hepsi de bu mesajlardan sonra beni engellemişlerdi. Bir tek Saki engellememişti. Onu bu yüzden çok seviyordum. Hep yanımdaydı. Telefonumu tekrar çıkarıp, gözyaşlarımı sildim. Bir mesaj yazmaya koyuldum:
Saki... Teşekkür ederim. S-sana bir şey soracağım. Bu gün sizde kalabilir miyim? İstemezsen de, sorun değil...
Gönder, tuşuna basarken ellerim titriyordu. Telefonu yanıma koydum. Etrafıma bakmaya başladım. Çatıya çıkmayalı uzun zaman olmuştu. Bulutları izlemeyi unutmuştum... bu... benim okula başlamadan önce en sevdiğim şeydi. Telefonum, mesaj geldiğinden titremişti.
BFF ❤️:
Elbette Kokona-chan. Kalabilirsin. Sorun yok. Annem her zaman seni görmek ister. Bu olaydan da haberi olduğunu sanmıyorum. Eşyaların yanında mı?
Evet! Kabul etti! Ama pijamalarım yanımda değildi.
Şey... ben... yanımda değil. Ama evden alabilirim.
BFF❤️:
Kokona-chan, ben sana yeddeklerden verebilirim. Ama... baban izin veriyor mu?

Açıkçası, babamın izni umurumda bile değildi. Bu gün, annemin ölüm yıl dönümüydü. Ve çok içeceğinden de emindim. Odama gelip ağlayacaktı. Onun borç problemlerinden bıkmıştım artık.
Evet. O izin veriyor.
BFF ❤️:
Muhteşem! Şimdi çıkıyorum. Okuldan sonra çok güzel olacak!

Ah... Saki-chan... Bilmemen daha iyi sanırım.

                                                                       ~Okuldan Sonra 6:00 PM~
Saki'nin evindeydik. Her şeyimiz vardı. Abur cuburlar, filmler, içecekler, pofuduk Saki-chan'ın pijamaları... Ben ne mi yapıyordum? Elimdeki peynirli cipsi açmaya çalışıyordum. Bu olaydan sonra beni nasıl arkadaşı olarak görüyordu, anlamıyorum. Ama onun sevgisine de muhtaçtım.
" Hangi tür film olsun, Kokona-chan?"
Açtığım cipsten bir tane yedikten sonra sorusunu cevapladım.
" Bilmem. Sen karar ver."
" Peki o zaman! Macera!"
Elindeki diski koyarken çok heyecanlıydı. Açılınca ışıkları söndürüp yanıma koştu.
~~~
Cipsler ve film bitmişti. Çok hoştu film. Monica adlı bir kızın bir yerde mahsur kalmasını anlatıyordu. Saki, bana doğru oturdu.
" Kokona-chan... Sorunun ne? Bana anlat hadi."
" S-saki-chan ! Bir şey yok..."
" Hayır. Bir problemin var! Ve ben bunu duymak istiyorum."
Ağlamama ramak kalmıştı. Çok azını anlatacaktım.
" G-geçen yıl, annem öldü... babam çok fazla içmeye başladı. B-ben... korkuyorum... Saki-chan... sana söylemem gerek bir şey var..."
Saki, baş parmağıyla gözümdeki yaşı sildi.
" İstemiyorsan... anlatma Kokona-chan!"
Biraz kızardı.
" H-hem, ben de sana bir şey söylemeliyim. Ama ilk önce sen söyle!"
" Tamam. Saki... ben... Taro'yu seviyorum!"
Yüzündeki kızarıklık daha da arttı.
" Bende Sora-kun'u!"
Gülümsedim.
" Sora-kun... Yakışıyorsunuz aslında."
" Kokona-chan!"
Kızmıştı ama iyice kızarıyordu. Mavi-turkuaz arası gözlerinin içindeki hareler koyulaşıyordu.
" Sen de Taro'yla yakışıyorsun! Hem... düğün tarihi ne zaman?"
Diye sordu hınzırca bir sesle. Yanaklarımı ateş basmıştı.
" S-saki! B-bu çok ayıp!"
Kahkaha attı. Kızardığımı ben de hissediyordum. Ama... düşününce bile çok güzeldi...
Taro ve ben...

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jan 29, 2017 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Mr. Purple HeadWhere stories live. Discover now