-Hikaye-

2.9K 60 36
                                    

Not : Uzun bir hikayedir.

1999 Yalova depreminden sonra Hürriyet Gazetesinin gazetecileri depremin izlerini silmekte olan Yalova/Çınarçık'a haber yapmak üzere kampa gider.
Aşağıda okuyacağınız hikaye gazete ekibinden Mesut Türkcan'ın ve bir grup arkadaşının başından geçen olayları konu alacaktır.
Hikaye Mesut Türkcan'ın ağzından yazılacaktır , kamera kayıtları ise benim tarafımca sizlere betimlenecektir. (Kamera kayıtları gazete arşivindedir , alınmasına müsade
edilmemiştir.)
Mesut Türkcan'ın izni ile yazılacak olan bu dosyada Yalova Depreminin izlerinden de söz edileceği için etkilenecek ve belki kaybettiği yakınlarını aklına getirip
sıkıntı içine girebilecek kişilerin okumamasını rica ediyorum.

10 Ağustos 2000
-
Gazete ekibi olarak Yalova Çınarcık Depreminin birinci yıl dönümüyle ilgili bir inceleme dosyası hazırlamak için yola çıktık... Haber ekibimizde benim dışımda
şefimiz Bahri Abi , yardımcı kameramanım Orhan ve asistanımız Neslihan Hanım vardı. Gazetenin bize tahsis ettiği Renault Broadway ile bayağı zorlu bir yolculuk çekiyorduk
diyebilirim. Nihayetinde Yalova'ya varmıştık... Şehrin büyük bir kısmında hala enkazlar , tamamlanamamış inşaatlar , çok sayıda hasarlı araçlar vardı. Adeta terk edilmiş
bir şehir izlenimi veriyordu... Şehirin merkezinde halen daha Kızılay'ın kan arabası duruyordu ve sürekli yardım tırları geliyordu... Gazetenin bizlere tahsis ettiği
otele gittiğimizde saat öğleden sonra 5'di... Haber eşyalarımızı , kişisel eşyalarımızı odalara çıkardık. Akşam yemeğine kadar herkes yatağına çekilip uyumuştu... Otel
bomboştu , bizim dışımızda kalan 4-5 kişi vardı yoktu... Akşam yemeği saati gelmişti. Koridora çıkıp giriş kattaki yemek bölümüne gidiyordum. Bomboş olan koridorlarda
yürürken bir ses duydum. Yardım sesi gibiydi , bir kadına aitti sanki... "Kurtarın" diye bağırıyordu. Bağırıyordu ama ben bu bağırışı bir fısıltıymış gibi duymuştum.
Kafamı arkama çevirdim , kimseler yoktu. Koridor bomboştu... Yemek için girişe indim hızlı hızlı. Deprem pgibolojisi üstüme çökmüştü... Bahri Abi , Orhan ve Neslihan gayet
keyifli duruyorlardı.Bir kaç günü kendimize ayırıp sonraki günlerde halk ile röportajlar yapacağımızı , depremde kurtarılan kişiler ile konuşacağımızı söyledi...
Çok zorlayıcı bir iş değildi... "He , bu arada bir iş daha var... Hokkabazlık" dedi gülerek... "Hayırdır Bahri abi , ne hokkabazlığı" dedim.
"Yaa bu deprem anında insanlar ateş rengindeki ışıkların havada dolaştığını , gecenin sanki aydınlandığını , mezarlıktan ruhların kalkıp göç ettiğini falan söylüyorlar
o olayı da araştırın dediler ama böyle saçmalıklara zaman mı ayırıcaz" dedi... O dönemi hatırlayanlar bilecektir , pek çok şehirde mezarlıklardan ruhların kalkıp
göç ettiği söylenir hatta Bursa Ulucami'deki evliya ruhlarının deprem saatinden önce sokaklarda davul çaldığı ve halkı uyandırdığı rivayet edilir...
Akşam yemeğimizi yedikten sonra odalarımıza çekildik.

Odalar modern sayılacak tarzdaydı... O dönemin teknolojisi için televizyonlu odalar lüks sayılıyordu. Gazete herkese ayrı oda vermişti , sağolsun.Ben o gece erkenden yatağa çekildim... Televizyonlarda hep Yalova'daki depremin birinci yılının olacağıyla ilgili programlar yapılıyordu , izleyip fikir sahibi oluyordum. Yatıp dinleniyorken kapı çaldı , kapıyı çalan Bahri Abi'ydi.
"Sahile gidiyoruz aslanım , gel istersen sen de" dedi... Otel odasında durmak sıkıcıydı , "bekle abi hazırlanıyorum." dedim ve yanlarına gittim.
Kameramı da alıp küçük bir kayıt yapmak istiyordum... Otelden çıkıp taksiyle sahile gittik... Yalovanın sahili taşlık ve kayalıktır. Kayalıklarda oturup denizi izliyorduk. Neslihan ve Orhan yarının progrdıbını yapıyorlardı... Ben de Bahri Abi'ye sanki Yalova'nın bir mezar şehri olduğunu söylemiştim... Güldü.
Sahilde otururken 5-10 dakika yalnız yürüyüşe çıktım... Kayaların ordan geçerken birden yine o sesi duymuştum.
Yine "Kurtarın !" diye bağırıyordu birisi... Kayaların altından geliyordu ses... Kameranın ışığını açıp etrafa baktım. Kimse yoktu , ses seda gelmiyordu bir yerden.
Kameranın ışığını gören Bahri abi
"Hayırdır Mesut , bi durum mu oldu" dedi...
"Birisi yardım edin diye bağırdı abi , bugün ikinci sefer oluyor bu ses" dedim... Sahilden kalkıp apar topar yanıma geldiler...
Sağa sola bakıyorlardı ama bana pek inanmış gibi değillerdi...
"Seni etkiledi heralde bu deprem muhabbeti... istiyosan seni yollayalım , yerine başka birisi gelsin sen de kafanı dinlersin he aslanım ?" dedi.
"Yok abi yok büyütülecek bir şey değil." dedim... Ama korkmuştum.
Çünkü tıpa tıp tanıdığım bir sesti... Aslında sanki o sesi otelden de önce biliyor gibiydim. Sanki o sesi daha önceden çok kez duymuştum.
O gece pek fazla bir şey yapmadan otele geri döndük...

Korku Hikayeleri 2حيث تعيش القصص. اكتشف الآن