ÇASÇ 40. ELİNDEN ZEHİR OLSA DA YERİM DEMEM AMA...

21K 1.8K 304
                                    

♥️♥️ ÇARŞAMBA GÜNÜ ÇASÇ GÜNÜ ♥️♥️

Merhaba Çarşambacılar! Bu bölüm, finalden önceki son bölümdür.

📆📆📆

Dini nikah gününü deli gibi bekleyip, o gün geldiğinde stresten ne yapacağını bilemeyen bir kız çizin hayalinizde. Üzerinde, çok abartılı olmayan pudra rengi bir elbisesi, başında mürdüm rengi eşarbıyla; aynada kendi kendine sakin olması gerektiğini tekrarlayan kız.

Çizdiniz mi?

İşte o kız benim.

Her şey iyi hoş olabilirdi, yıllardır beklediğim gün de gelmiş olabilirdi ama uslu durmayan kalbimin yaramazlıkları yüzünden sakarlığımın zirvede olduğu bir gün yaşıyordum. Misafirlerin gelmesine çok az kalmıştı -ki artık onlara misafir demem uygun değil- annem bir şeyleri yetiştirmeye çalışıyordu ve ben aynada kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum. Anneme yardım etmek istemiştim tabi ama iki fincan, bir yemek takımını bozunca annem beni kovmuştu. O da stresliydi ama benim gibi beceriksiz değildi işte. Ben de artık kime çektiysem, her türlü koşulda sakardım.

"Bak Beyza, bugün büyük gün olabilir ama abartma artık." Aynadaki yansımama çok ciddi bakışlar atsam da maalesef üç saniye sürdü. Eski telaşlı halime anında döndüğümde sıkıntıyla eşarbımın ucunu çekiştirdim. Tabiki de bozulmuştu. Bozulan yeri kendime söylene söylene düzeltirken annem çıkıp geldi bir anda. "Hala mı ayna karşısındasın sen?" Onaylamaz bakışları üstümde dolaşıyordu.

"Kendimi sakinleştirmeye çalışıyorum." Sesim, kendimi savunur gibi değil de bahane üretmeye çalışan zavallı kız gibi çıkmıştı. Yine de üstüne çok düşünmedim. Her ne olursa olsun anneler zaten kalpte yatan asıl düşünceyi biliyordu.

Annem de benim bu düşüncemi yalanlamayarak kafasını iki yana sallayıp, yanımdan uzaklaştı. Ben de bozulan eşarbımı düzenleyip, çekildim aynanın karşısından. Dini nikahın kıyılması için ben vekalet vermiştim. Evde kıyılmayacaktı. Babamın yurt müdür arkadaşı nikahı kıyacağı için ,orada yapılacaktı. Şuan dini olarak da evli sayılıyor olabilirdim. Resmi nikahımız, iki hafta önce kıyılmıştı. Normalde, resmi nikahtan bir iki gün sonra kıyılacaktı dini nikahımız. Bu şekilde Fatihler de git gel yapmamış olacaktı ama istediğimiz planda gerçekleşmedi olaylar. Resmi nikah günü, dini nikahı kıyacak amcanın şehir dışında yaşayan annesi rahatsızlanınca aleacele Gümüşhane'ye gitmişti. Nikahı da o kıymak istediği için mecburen Fatihler geri dönmüştü. Bugün de geri gelmişlerdi. Babam, git gel yapmasın diye de Ayşegül annem de onlarla gelecekti.

Kapı çaldığında yüreğim hop ederken, zaten düzgün olan üstüme telaşla tekrar çeki düzen vermeye çalıştım. Annem, yanımdan yine onaylamaz bakışlarla geçerken, onu daha fazla kızdırmamak adına kapıya koştum. Kapının karşısına geldiğimde derin bir nefes aldım. Fatih'i görecektim. İlk defa kaçmama, sakınmama gerek kalmadan onunla göz göze gelecektim. Kalbim, bu düşüncelerle maratondaymış gibi son sürat atarken ellerimin titremesini yok sayarak kapıyı açtım.

En önde duran babam, gözlerimin ilk bulduğu kişiydi. Onun yanında Fatih'in babası vardı. Onların arkasında duran kişiyi de ilk olarak kalbim tanımıştı. Fatih... Sevgisini yıllardır kalbimde taşıdığım, çocukluk anılarımın baş tacı, her duamın tek sahibi... Nihayet karşımda, gözlerini kaçırmadan bana bakıyordu.

Başımı hafifçe öne eğerek Fatih'in göz hapsinden kurtuldum. "Hoş geldiniz." Sesim, kısık çıkmıştı heyecanımdan. İki babamın aynı anda "Hoşbulduk kızım" demesiyle tebessümümü engelleyemedim. Kalbimin huzuru tarif edilemeyecek cinstendi.

Çıkmaz Ayın Son Çarşambası (İslami Yaşantılar serisi/3)Where stories live. Discover now