Büyük Kağan Uldin'in ordusundan geriye hiçbir şey kalmamıştı. Uldin'in ölümü Hunlar arasında büyük bir üzüntüye yol açmıştı. Uldin'in yerine, varisi ve oğlu olan Kuridak geçti. Kuridak, Uldin'in intikamını alması için kardeşi Ruga'yı görevlendirdi. Ona bir grup asker ve dahasını yetiştirmesi için bir miktar altın verdi. Uldin'in komuta ettiği efsanevi "Dörtnala Sürenler" ordusu Ruga'ya devredilmişti. Ruga intikamını Uldin'in hayaleti olarak alacaktı. Bu yüzden bir yandan yoldan adam toplarken bir yandan da hızla Anteslilere doğru ilerliyordu.
Kuridak batıda, Petrodova'ya doğru ilerlerken Charaton ise kuzeyde, Slavların son şehri olan Kariskos'a doğru ilerliyordu. Ordusunun başına yeni geçen komutan Ruga ise efsanevi bir ordusunun ismini devralmış ve intikam ile görevlendirilmişti. Bu yüzden sırtında büyük bir yük vardı. Anteslilere doğru ilerlerken, adamlarını çevredeki yerleşim yerlerine, hanlara, ticaret merkezlerine ve köylere yollayıp şansını denemek isteyen gençleri ve belli bir miktar para karşılığı kendi taraflarında savaşabilecek askerleri toplamaya başladı.
Sonunda 140'a yakın atlı birim toplayabilmişti. Bu gayet yeterli bir sayıydı. İntikamının ilk hedefi olan Leopolis'e doğru, harekete geçti. Bu küçük yerleşim birimi çoktan ufukta gözükmüştü bile. Ruga şehre yukardan bakan bir tepeliğe yanaştı. Önden gönderdiği gözcüler dönmüştü. Okçuların mevzilendiği noktaları tek tek Ruga'ya işaret ettiler. Ruga, Antesli okçuların iyi bir şekilde saklandığını acı da olsa, dedesi Uldin yoluyla tecrübe etmişti. Zaten bu sefer herhangi bir ağaç da yoktu bölgede.Bu yüzden ilk önce mızraklı birimlerini yolladı savaş alanına. Hemen arkalarından ise okçuları. Antesliler'in yaklaşık 400 kadar yayan askeri vardı. Bunların 250'si okçuydu.
Antesli komutan Goran, okçularını çoktan sağlam noktalara yerleştirmişti bile. Fakat bulundukları noktadan hiçbir şey göremiyor, yalnızca Hunlar'ın bağırışlarını duyabiliyorlardı.
Ruga geride kalmaktan vazgeçerek, yanındaki kılıçlı atlılarıyla birlikte düşmana arkadan saldırmak üzere yola koyuldu. Ruga'nın diğer birimleri ise Ruga'nın emri üzerine bir sağa bir sola at koşturuyor, düşmanın dikkatini dağıtmaya ve onları korkutmaya çalışıyordu. Ve başarılı da olmuş gibiydiler. Goran beklediğinden daha kalabalık bir ordunun yaklaştığını düşünerek tedirginliğe kapıldı ve askerleriyle birlikte, hunları görebilecekleri bir mevziye doğru harekete geçtiler. Tam da bu hareketlenme sırasında arkalarından da bir grubun yaklaştığını fark ettiler. Goran, okçularına atışa hazır hale gelmelerini emretti. Bir anda her yerden hun askeri çıkmaya başlamıştı. Okçular korku içinde atışa başladılar. Hareket eden her şeyi vurmaya çalışıyorlardı, hatta yer yer kendi adamlarını bile. Başka bir tepeliğe mevzilenen Hun okçuları ise direkt olarak Goran'ı ve adamlarını hedef alarak atışlarına başladılar. Goran korkudan tek başına kaleye doğru kaçtı ve kapıları kilitledi. Goran'ın kaçtığını gören Antes askerleri silahlarını bırakarak teslim oldular.
Ruga atının üzerinde heybetli bir şekilde kale kapısına yaklaştı. Kılıcıyla, arkasındaki Anteslileri işaret ederek kaleye ve içerde kim duyuyorsa onlara seslendi. Goran'ın teslim edilmesi halinde askerler ile kale hizmetçilerine zarar verilmeyeceğini söyledi ve beklemeye başladı. Kısa bir bekleyişin ardından içerden bağırış çağırış sesleri geldi ve kapı açıldı. Goran elleri bağlı ve ağzı kapalı bir şekilde heybetli Ruga'nın önüne atıldı. İçerideyse Hunlara karşı korku dolu bakışlar atan ve kapının arkasına saklanan insanlar belirdi. Ruga atından indi ve kılıcını çekti. İki Hun askeri de atından indi ve Goran'a diz çöktürdüler. Ruga önce Antesli askerlere sonra da kalenin içindekilere bakarak, "Bir de bize barbar dersiniz" dedi Antesli dilinde ve ardından "Uldin adına!" nidası ile tek hamlede Goran'ın kellesini bedeninden ayırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hun Efsanesi
Historical FictionHava kan ve dumanla doluydu. Hunlar ölümün leş kokusunda şan buluyordu. İhtiyaçları olanı aldılar ve düşmanlarını çürümeye terk ettiler. Hunlar özgürdü. At sürdüler, savaştılar ve yaşadılar. Korku, Roma'ya duvarlar ördürdü. Korkmakta haklıydılar. ...