M.S. 397

53 2 1
                                    

Hunlar hiçbir şeye karışmadan sakince, Petrodava topraklarında gelişiyorlardı. Askerlerini daha iyi eğitiyor, ordularını sağlamlaştırıyordu. Bu sırada Charaton, Arheimar da kalacağını ve buraya Hun köylüleri yerleştirerek bölgeyi Hunlaştıracağını bildirmişti Kuridak'a. Kuridak ise bunu olumlu karşılamıştı.

Bastarnalılar ise Leopolis'i yeniden canlandırmak için şehre yerleşmiş ve yeniden yapılandırma çalışmalarına başlamışlardı. Ancak onların başı da Alanlarla dertteydi. Hunlar, Alanların ileride büyük bir tehdit haline geleceğini biliyordu. Alanların işini en kısa zamanda bitirmeliydiler. Ancak Alanlar aniden bölgeyi terk etmiş ve kuzeye yönelmişlerdi. Bunu fırsat bilen Kuridak güneye inmeye karar verdi. Romayı çökertmek konusunda kararlıydı. Sonrasında daha da güneye inip Sasanileri yağmalayabilirlerdi. Ancak bu planlar zamanı geldiğinde yapılmalıydı.

Doğu Roma yolundaki bir diğer hedef ise Ostrogotlardı. Ruga ve Kuridak, Ostrogotların bilinen tek şehri ve başkenti olan Sirmium'u kuşattı. Şehrin büyük ve güçlü surları olmasına karşın Hunların da sağlam atlı okçuları ve hazırladıkları kuşatma kuleleri vardı. Ayrıca Ruga bunların da ötesine gidip Hun ordularına bir yenilik getirerek, yayan mızraklı adamlar yetiştirmiş ve büyük onagerler inşaa ettirmişti. Bu onagerlerin en büyük avantajları tekerlekli olmalarıydı. Yani her kuşattıkları yüksek surla çevrili şehir için en baştan kuşatma kuleleri inşaa etmelerine gerek kalmıyordu. Ayrıca onagerlere konulan ve surlara atılan taşlar da özel olarak, Roma'nın kilere nazaran daha da güçlendirilmişti. 

Bu onagerlerin inşaat hikayesi ise Roma zulmünden kaçmış bir grup mühendise aitti. Roma zulmü demek de yanlış olur aslında. Daha çok, idealist bir Roma generalinin baskısı demeliyiz. Kısa zamanda çok sayıda kuşatma silahı yapılmasını emreden ve doğal olarak bu isteği karşılanamayan general, mühendislere 400 kırbaç cezası vermişti. Mühendisler bu cezadan kaçınmak için bir kurtarıcı ararken, şanslarına yan hücrelerinde kalan bir grup Hun'a ve İranlı bir diplomata denk gelmişlerdi. Hunların ve diplomatın orada olmasının tek sebebiyse, handa çıkan bir kavgaya karışmış olmalarıydı. Bunun üzerine Romalı askerler Hunları ve diplomatı tutup geçici bir süreliğine hapse atmıştı. İranlı diplomat her ne kadar Roma askerlerine, Hun lideri Kuridak ile görüşmek üzere Sasani lideri Bahram tarafından gönderildiğini anlatmaya çalışsa da Romalıların cevabı: "Burada bir günlük misafirimiz olduktan sonra gitmekte özgürsünüz" olmuştu. 

Mühendisler, yan hücrelerinde kalanların hikayesini ağızları açık bir şekilde, diplomatın ağzından dinledikten sonra onlar da kendi hikayelerini anlattılar ve karşılığında Hun hükumdarı Kuridak için Romanın kuşatma silahlarını ve hatta daha güçlülerini yapmayı teklif ettiler. Diplomat, Hun grubunun komutanına teklifi ilettikten sonra, komutanın sevinçle bunu kabul ettiğini belli etmesi, her dilde anlaşılabilir bir hareketti. 

İranlı diplomatı, Romalı mühendisleri ve Hun askerlerini karşısında gören Kuridak ise şaşırmış bir şekilde hepsini mutlulukla kabul etti. Mühendisleri Ruga'ya yönlendirdi ve Ruga da hemen mühendislerin istediği aletleri tüccarlardan yağmalamaya başladı. Sonunda Roma'nın sahip olduğundan daha güçlü onagerlere ve daha gelişmiş bir mühimmata sahip oldular. Hatta onageri savaş meydanında da kullanabilmek için, ateşle tutuşturulduktan sonra atıldıktan ve sonrasında havada parçalanarak askerlerin kalkanlarına ve hatta direkt olarak askerlere zarar veren mühimmatlar ile donattılar. Bu, Hunların mühendislik alanında yaptıkları ilk devrimdi, ve sonuncusu da olmayacaktı.

* * * * *

Sirmium kuşatması, Kuridak ve Ruga için önemliydi çünkü ilk defa omuz omuza savaşacaklardı. Bu, iki kardeş için de tarihi bir andı. Büyük bir orduları, ileri mühendislik ile yaptıkları onagerleri ve surları çok daha fazla yıpratacak yeni mühimmatları vardı. Şimdi ise bütün bunları, karşılarında duran ve bolca kaynağa sahip olan Sirmium şehrinde deneme niyetindeydiler.

Kuridak, orduyu toplanmak için işaretini verdi ve şehre doğru ilerlemeye başladılar. Hükümdar, Kuridak olduğu için Ruga'nın ordusu üzerinde bir etkisi kalmıyordu, bütün yetki Kuridak'taydı. Kuridak, onagerlerin menzillerini pekte bilmiyordu. Bu yüzden savaşa, mühendisleri de getirmişti. Onagerlerin yerleşimlerini mühendisler yapacaktı. Birkaç hesaplama yaptıktan sonra uygun yeri buldular ve Kuridak'a, işin tamamlandı haberini verdiler. Kuridak ise Ruga'ya atlı okçu birliklerinin komutasını vermişti. Ruga'ya güveniyor ve ne kadar başarılı olacağını görmek istiyordu.

Yağmur, hafif hafif atıştırmaya başlamıştı. Daha da hızlanırsa alevli atış yapamayacaklardı. Bu yüzden Kuridak derhal atışlara başlanmasını emretti. Etrafı yağlanmış taş parçaları hemen yakılıp fırlatıldı. İlk atışlar oldukça iyiydi. Surların üzerinde bekleyen okçulardan bazılarının surdan düştüğü görülebiliyordu. Kuridak hiç vakit kaybedilmeden diğer atışların da hızlı hızlı yapılmasını emretti. Heyecanlıydı ve heyecanı da emirlerinden belli oluyordu. 

Ruga ise atının üstünden, surlara çarpan alev toplarını izliyordu. Bu toplar şarşırtıcı bir biçimde işe yaramışlardı. Surun bazı kısımlarında ufak gedikler açılmış, sur üstündeki adamlar bir bir eksilmeye başlamıştı. Ruga Kuridak'a baktı. Kuridak, Ruga'nın ne dediğini anlarmışçasına kafasını onaylar şekilde salladı. Ruga adamlarına döndü ve harekete geçme talimatı verdi. Sura doğru yavaşça ilerliyor ve açılan gediklerden birinin büyümesini bekliyorlardı. 

Bu sırada yağmur da şiddetini arttırmış ve alevli topları söndürmeye başlamıştı. Bunun üzerine Kuridak, daha ağır taşların atılmasını emretti. Açılan gedikleri hedef olarak belirlediler ve atlıların geçebileceği kadar gediği genişletmeye başladılar. Sonunda bir bölüm, boylu boyunca yıkılmıştı. Bunun üzerine Ruga harekete geçti. Atlı Hun okçuları, bir bir surdan içeri girmeye başladılar. İçeride müthiş bir kalabalıkla karşılaştılar, ancak çevik Hun atlıları, bu kalabalığı yarıp, kalabalığın arkasına geçmeyi başardılar. Bu sırada da Hunların ok atışları başlamıştı. 

Kuridak içerideki binaları da yıkmak için onagerleri biraz daha şehrin yakınına getirtti ve atışlara başladı. Sur içinde tam bir curcuna vardı. Bir yandan binalar büyük bir gürültüyle parçalanıyor, bir yandan da düşman askerleri Hun atlılarına yetişmeye çalışırken can veriyordu.

Kısa bir süre sonra Hun atlı okçuları sur dibini tamamen temizlemişti. Bunu gören Kuridak da adamlarına takip etmeleri için işareti verdi ve hepsi birden Ruga'nın atlılarıyla buluştular. Komuta tekrardan Kuridak'taydı. Artık şehir merkezine saldırmanın vakti gelmişti. Şehir merkezine doğru ilerlerken de neredeyse hiçbir direnişle karşılaşmadılar. Şehir düşmüştü.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 05, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Hun EfsanesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin