Yüzleşme - Bölüm 7

2.7K 95 7
                                    

Koskoca iki hafta. Cesaretimi toplamam için bana yetecek süre iki haftaymış. Tabi şuan sadece Selim Karahanla görüşmek için cesaret toplamıştım. Diğerlerini görürsem dayanamam diye korkuyorum. Şuan caddenin en sevdiğim sakin cafelerinden birinde gerçeğimi bekliyorum.

"Çok bekletmedim değil mi kızım?" diyerek karşıma oturmuştu. Bu iki hafta boyunca annemlerden gerçeği öğrenmeye çalışmıştım. Ama onların bildikleride sınırlıydı. Buna mecbur kalmasaydım bir daha görmemeyi dilerdim. Ben daha yüzüne bakamıyordum birde kalkmış bana kızım diyordu. Anlayamıyorum.

"Sizi dinliyorum." dedim yeterince soğuk bir sesle.

"Biraz heyecanlıyım kızım önce bir kahve alsam öyle başlasam olur mu?" dedi. Hemen garsonu çağırıp sipariş verdikten sonra başladı.

"Bak kızım. Benim babam fazla geri kafalı bir adamdı. Biz aslında beş kardeştik. İki abim dışında ikide ablam vardı. Ablamları on ikisine varmadan evlendirdi. Kız çocuğuna karşıydı. Bunu kesinlikle onaylamıyorum. Ama bize hep öğüt verirdi kız çocuğunuz olursa eğer değer vermeyeceksiniz. Gün gelecek ele gidecekler ve size değer vermeyecekler. Onlar değersizdir gibi daha bir sürü şeyler. Anneme çok eziyet etti. Sürekli dayak yerdi annem."

"Bana bunları niye anlatıyorsunuz. Babanıza çektiğinizimi anlatmaya çalışıyorsunuz." dedim kızgın bir şekilde. Bu nasıl bir düşünce tarzıdır ya. Kaldı mı hala böyle düşünen insanlar.

"Hayır kesinlikle hayır. Dinle nolur. Haşim doğdu ilk torun. Babam çok sevindi. Onun ardından Kutay, Ali ve Ömer doğdu. Dahada sevindi. Ondan sonra annen hamile kaldı bir daha. İkiz olacağını duyunca havaya uçtum ama deden daha çok sevindi. Çünkü Ali ve Ömer gibi ikiside erkek zannediyordu. Doğumdan iki hafta önce birinin kız olduğunu öğrendik. Yemin ederim o zaman ne kadar sevindiğimi anlatamam. Çünkü Zeynebime benzeyecek bir kızım olacaktı. Ben anneni çok seviyordum. Yemin ederim." diyerek ağlamaya başladı. Masadaki peçetelikten bir tane alarak uzattım. Belliydi ne kadar sevdiği zaten. Ondan bahsederken gözlerindeki ışıktan ve sesinin titremesinden onu ne kadar özlediğide belliydi. Hikayede gittikçe ilginçleşiyordu.

"Annen babamın vereceği tepkiden çok korktu. Söylemek istemedi. Doğumda öğrensin istedi. Ama ben onu dinlemedim. Benim bir kızım olacaktı ve bunu saklamak anlamsızdı. Sonuçta diğeride erkekti ne diyebilirdi ki diye düşündüm. Söylediğimde hiç bir tepki vermedi. Sessizliğinin sebebini merak etsemde üstelemedim. Sonuçta kötü birşey dememişti ve önemli olanda buydu. Nihayet doğum gerçekleşti. Önce Emiri getirdiler. Kızı sorduğumuzda doğumda gerçekleşen bir komplikasyon sebebiyle öldüğünü söylediler. Yıkıldık. Zeynep yıllarca kendine gelemedi. Çocuklarla uğraşarak kendini avutmaya çalışıyordu ama aklından kaybettiği kızı çıkmıyordu. Kendine gelir biraz avutur diyerek tekrar çocuk yapmak istedik. Sonra Yağız doğdu. Bize bir umut olmuştu. Bu sırada da babam mide kanseri oldu. Çok kıvrandı. Çok acı çekti. Sürekli sızlanıp duruyordu. Zeyneple bir gün hastaneye babamı ziyarete giderken kaza yaptık. O kazada onu kaybettim. Bir değerlimi daha kaybetmiştim. O dönemlerde kendimi kaybetmiştim. Üç oğlumdan başka kimsem kalmadı gibi hissediyordum. Babam desen ölüm döşeğinde. Abimler şirketin derdine düşmüş. Kimse düştüğüm çukuru görmedi. Bir gün hastaneden aradılar. O zamanlar Emir 18 yaşındaydı. Babamın çok kötü olduğunu artık herkesi çağırıp helallik alması gerektiği söylendi. Yanına gittik abimlerle çocukları alıp. Beni görünce ağlamaya başladı. Helallik istedi. Ne demeye çalıştığını anlamıyordum ama sürekli özür diliyordu. Sonra yaptığı herşeyi itiraf etti. Doğacak kız çocuğumu istememiş. Benim yavrumu benden alıp o sırada hastanede başka doğum yapan bir aileye vermiş. Onların ölü doğan çocuklarınıda bize vermiş. Biz başka birinin çocuğuna ağlamışız hep. Onca senelik acı boşaymış. Kime nasıl verdiğini öğrenemeden öldü. Deli gibi seni aramaya başladım. Önce hastanede doğum yaptıran ebeyi buldum. Ondan o günle alakalı tüm ekibi öğrenip babamın ayarladığı hasta bakıcıyı buldum. Şehir şehir seni aradım. Seni ve seni verdikleri aileni. En sonunda üç ay önce isminin Zeynep olduğunu ve bu şehirde yaşadığını öğrendim. Bütün herşeyimi toplayıp seni aramak için buraya geldim. Abim bu sefer beni yalnız bırakmayacağını söyleyerek bütün herkesi peşime buraya getirdi. Ev ev kapı kapı dolandım seni bulmak için ama bir türlü bulamıyordum. Kazadan bir hafta önce soyadınında Çelik olduğunu öğrendim. Bu sefer daha kolaydı. Ama bu küçücük şehirde tam on iki tane Zeynep Çelik vardı ve bunların 5 tanesi seninle yaşıttı. Sonra kaza oldu ve seni bulmuştum sonunda. Ama emin olmam lazımdı. O gün senden alınan kan örneğiyle dna testi yaptırdım ve pozitif çıktı. Sen benim kızımdın. Ama sana bunu nasıl söylerdim ki beni affetmezdin. Önce bizi önyargısız bir şekilde tanımanı istedim. Ondan sonra sana herşeyi anlatacaktım yemin ederim. Bu kadar erken olmasını beklemiyordum sadece." dedi ve sustu.

Yeni HayatWhere stories live. Discover now