2. bölüm

1.1K 88 101
                                    

1 yıl sonra.

Kai'den

Dean'in bana attığı birayı havada yakalamıştım.

"Bakıyorum da reflekslerin bayağı iyi olmuş."

"Öğretmenim iyi diyelim."

Dean gelip yanıma oturduğunda ona gazetede gördüğüm haberi okuyordum.

"Striptiz kulübünde yangın çıkmış."

"Aha, iyiki dün kulübe gitmemişim o zaman."

"Yangın sebebi devrilen birkaç mummuş ve..."

"Dostum dün bütün gün evdeydim."

"Dean kıyafetlerin is kokuyor, üstünü bile değiştirmemişsin."

Durup kendini kokladı sonra da "Her neyse bir kaza oldu işte" diyerek masadaki birayı eline aldı.

"Nasıl bir kaza?"

"Fazla ateşli bir anımızdı işte boşver. Başka bir haber yok mu gazetede?"

"Taylor Swift konserine bedava bilet dağıtan birini neredeyse linç edeceklermiş."

"Başka?"

"Cinnet geçiren baba kendi kafasına sıkmış."

"İşe yarar bir şeyler bul."

"Bak bu işe yarar sanırım, Doğu yakasındaki üniversite kampüsünde bir ceset bulunmuş. Ceset pek de iyi durumda değilmiş ve parçalanmış gibi bir hali varmış."

"Bu ilgimi çekti işte." Demişti Dean gazeteyi alarak.

"Bizim olaylara benziyor."

"İlgimi çeken olay değil, üniversitede olması. Oraya takım elbise ile girdiğin zaman tüm kızlar sana bir ilahmışsın gibi bakmaya başlar."

"Anlaşıldı yine FBI işi sende öyle mi?"

"Dostum aklımı okuyorsun resmen."

"Peki ben ne yapacağım?"

"Arabamı kullanabilirsin."

"Ciddi misin?" Dediğimde alayla gülmüştü.

"Şaka yapıyorum arabamdan uzak dur."

Elindeki gazeteyi çekip almıştım.

"Eğer bir gün seninde 67 model bir Impalan olursa sende kimseye vermezsin."

"Öldüğün zaman miras olarak bana bırakırsan neden olmasın."

"Çok beklersin, ölürsem onu da yanımda götürürüm ve sen de avucunu yalarsın."

"Her neyse ne zaman yola çıkacağız?"

"Biram bitmeden buradan kalkmıyorum."

Arkama yaslanıp onun birasını içmesini beklemeye başladım.

"Benim ne yapacağımı hala söylemedin?"

"Etrafta dolanıp kendine uygun birkaç kız bulmana müsade ediyorum. Böyle ezik tipler filan olabilir."

"Benimle uğraşmadan duramıyorsun değil mi?"

"Sen lisedeyken çömezleri hiç ezmedin mi?"

"Lisedeyken ailem katledildiği için bakım evine verildiğimden buna fırsatım olmadı." Dediğimde elindeki birayı masaya bırakmıştı.

"Kai ikimiz de hikayenin bu olmadığını biliyoruz." Dediğinde kahkaha atmıştım.

"En azından şansımı denedim değil mi?"

...

"Hadi Dean çıkmamız gerek, en azından karanlık çökmeden yola çıkalım."

"Karanlık çökse ne olacak ki? Korkma canavarlar seni yemeye gelmezler, ben onları kovarım."

Elini başımın üstüne koyup saçlarımı karıştırmıştı.

"Sadece, yolumuz uzun ve erken yola çıksak iyi olur demek istemiştim."

Impala'nın park edildiği yere doğru yürümeye başlamıştım. Dean o sıra bana yetişti ve yanımdan geçip elindeki birkaç çantayı arabanın arkasına yerleştirdi.

Bu arada bagaj tabiki de silahlar ile doluydu.

Ben hayatımda bu kadar silahı hiç bir arada görmemiştim. Benim sahip olduğumun 7 katına yakın silah vardı bagajda.

Bu da Dean'in uzun zamandır bu işin içinde olduğunu gösterir.

"Hadi amatör, yola çıkma zamanı geldi." Arabaya bindiğimizde bana "Kemerini tak" demişti.

"Dalga geçmeyi kes."

"Sigortamız yok haberin olsun."

"Benim var." Dediğimde bana ciddi misin dercesine bakmıştı.

"Boşver uzun hikaye." Deyip onu geçistirdim. İkimiz de gerçek hayat hikayelerimizi birbirimize anlatmamıştık henüz.

Oysa bir yıldır beraberdik. Onun anlatmaması için sebepleri vardı biliyorum ama benimde sebeplerim vardı işte.

"Dostum daldın gittin yine, ne düşünüyorsun?"

"Hiçbir şey?"

"Adriana Lima?"

"Hah?"

"Yok bir şey, önüne bak hadi."

Kafamı iki yana sallayıp dışarıyı izlemeye başladım. Zaten çok geçmeden kasabanın tabelasını görmüştük.

"Beacon Hills'e hoş geldiniz."

...

Hunt You DownWhere stories live. Discover now