28. Bölüm

140K 6.5K 499
                                    

Güneş yüzünü gösterinceye kadar yan yana oturdular. Beren pansumanı dikkatle yaparken, ikisi de sessiz kalmıştı. Gece yeterince konuşmuş olan bu iki genç, sanki ağızlarını açtıkları an büyünün etkisinin bozulacağını düşünüyordu. Diğerlerinin de uyandığını bildiren kapı sesleri kulaklarına ulaştığında, Beren istemese de, Ares' in odasından çıkıp, kendi odasına geçmişti.

Hala inanamıyordu olanlara, her şeyin bir rüya olmasından endişe ediyordu. Ama eğer bu bir rüya ise hayatı boyunca bu rüyadan uyanmayıp, içinde yaşamak istiyordu. Ares ise Beren odadan çıktıktan sonra birkaç dakika daha öylece kalmıştı. Odasından ayrılmadan önce evdeki diğer erkeklere, toplantı odasına gelmelerini isteyen bir mesaj yollamıştı. Artık toplantı odasında toplandıklarında, konuşmak istediği konu için önce boğazını temizledi. "Sizinle konuşmam gereken bir durum var"

"Ares, bir sorun yok değil mi?" Mert sormuş olsa da, hepsinin aklını kurcalayan bir durumdu, dün gece yaşananlar. "Sandığınız gibi bir durum yok. Hatta söyledikten sonra memnun dahi olacaksınız" nefeslerini tutmuş öylece Ares' in ağzından dökülecek olan şeyler için sabırsızlanıyorlardı. "Dün Beren, bir şekilde tüm gerçekleri öğrendi. Sanki her şey kısa bir anda oldu ve bitti. Nasıl oldu ben bile anlayamıyorum" gözler tek tek kardeşlerinin üzerinde dolanıyordu. "O öğrendikten sonra kaçıp gider diye düşünmüştüm. Çoğu kez ona bunu yapmasını ben söyledim ama hiçbirini kabul etmedi. Bana yeni bir hayat kurmam gerektiğini söylediğinde, aklımdan hayal kuruyor diye geçti. Ama o inanarak söylüyordu. Bu yüzden onu kaybetmek istemediğim için onun tüm sözlerini kabul ettim" gözleri yere indiğinde, onun yüzünde ufak bir gülümsemeye şahit oldu diğerleri. "Onunla yeni, temiz bir hayat kurmaya karar verdim" bunun anlamı sorguladırlar o an. Zira imkânsız bir şeyin gerçeğe döndüğü söylüyordu Ares. Aralarında kendini ilk toplayan Egemen olmuştu. "İnan bana, bu yaşıma kadar aldığım en güzel haber. Tebrik ederim kardeşim" Egemen' in sözleri ile bir şeyleri daha kolay idrak edenlerin aklında o an; Ares ve Beren, sevgili mi olmuş, cümlesiydi. Egemen sözlerinin ardından, ayaklanıp, ona kollarını dolamıştı.

"İşte bu be, sana yemin ederim; bunun üzerine şirkette baklava dağıtacağım" Egemen' in ardından, Ares' e sarılan Can olmuştu. "Bizi çok mutlu ettin kardeşim. Allah razı olsun senden. Sayende baklava yiyeceğiz" Anıl, Ares' e sarıldığı sıra amacının birazınında ne olduğunu göstermiş oldu.

"Sen ne pisboğaz bir adamsın ya, düşündüğü şeye bak" kardeşine anında çıkışan Can' ın ifadesi, onu kınıyordu. "Tüm aile bu haberi bekliyordu kardeşim. İnan bana çok sevindim" sarılma sırası Mert' e gelmişti. "Resmen dünyaları bağışladın bize. Can dağıtmazsa ben kesin dağıtıyorum" Cenk söylediğinde Ares' e sarıldı ve onun sözüne karşılık Can gözlerini devirmişti. Ares o an ne kadar doğru bir kadar verdiğini gördü. Tüm aile gerçekten böyle bir haber bekliyormuş diye geçti aklından. Erkekler daha sonra birbirleri ile uğraşa uğraşa, mutfağa doğru ilerlemişti. Tam o sıra Beren karşılarına çıkmıştı. Onu fark eden erkekler mutfağa ulatıştıkları sıra, hep bir ağızdan konuşmuştu. "Tebrik ederiz Beren, bizi çok mutlu ettin" "Ne tepriği, ne oluyor? Neyi kaçırdık biz" şaşkın gözlerle sevgilisine baktı. Ancak onu hızlıca yanıtlayan Anıl oldu.

"Beren artık Ares' in yavuklusu" dediği sıra onun yanında olan Egemen, elinin tersi ile karnına sert bir darbe indirdi. Anıl, yanlış bir cümle kurduğunu o an fark etti. "Ağzımdan bir anda çıktı, kusura bakmayın" mahcup bir sesle söylerken, eli ensesine ulaşmıştı. "Bir dakika ne?" iri gözleri ile baktı Beren' in yüzüne Selin. Tabiki bu çok muhteşem bir haber ama bir de şöyle bir durum var ki; Can bunun şerefine şirkette baklava dağıtacak. İnanbiliyor musun?" Anıl kadar Cenk' de kardeşinin sözlerinden memnun olmuştu. "Oğlum sizi bana sıra ile mi veriyorlar?" Can' ın yüzünü kızgın bir ifade ele aldığında, bıkmış bir hali vardı. "Bunu hemen Mehmet amca ve Meliha teyzeye haber vermeliyiz" diyen Beril' in ardından, Anıl anında telefonuna uzandı. "Evet, evet bence de" "Anıl ne yapıyorsun?" Selin sevgilisini iyi tanıdığından, ne yaptığını az çok biliyordu. "Haber vereyim işte" sanki söylediği çok normalmiş gibi bir tavrı vardı ve diğerleri içinden sabır çekiyordu. "Senin ilişkin mi yeni başladı? Sana ne oluyor" Can kardeşinin yüzüne hayret etmiş gibi bakarken, herkes masada yerlerini almıştı. "Ben onları bir ara arayıp, söylerim." Ares' in sesini duyan Beren, başını kaldırıp ona baktı. Ama maalesef göz göze gelemediler.

"Belki kutlamak için buraya gelirler" Çağla sevinçle söylediğinde, bu herkes aklına gelmişti.

"Artık kahvaltıya başlayalım" düz bir sesle söylediğinde, bu konunun fazla uzadığını düşünüyordu Ares. Diğerlerine rahatsız olduğunu bildirmek istemişti. O sıra Ares'in çalan telefonunun sesi doldu kulaklarına. Ares ceketinin iç çebinden çıkarıp, arayana baktı.

"Afedersiniz" diyerek mutfaktan ayrılıp, evin girişine ulaştı. Arayan kendi adamlarından biriydi. "Söyle" diyerek yanıtladı onu. "Efendim, restoranın önüne bir kutu bırakılmış. İçinde başı olmayan altı peluş oyuncak var"diye bildirdi adam. "Kim göndermiş?" "Belli değil efendim. İçinde bir de zarf vardı ama siz açmak istersiniz diye düşündük" "Pekâlâ, geliyorum" telefonu kapattığında adımları yeniden mutfağı bulmuştu. "Benim çıkmam gerek. Size afiyet olsun" kapıdan içeri birkaç adım attığı sıra söyledi Ares. O sıra ailesi ise şahane kahvaltı masasında, hoş bir sohbet tutturmuştu. "Bir sorun mu var?" Egemen, onun ifadesinden dahi anlamıştı hâlbuki bir şeylerin olduğunu. "Halletmem gereken, bir mesele var" onu yanıtladığı sıra kapıya ilerlemeye başlamıştı. "Biz de gelelim" Egemen' in sözü ile diğer erkeklerde ayaklanmış ve onun peşinden gitmeye hazırlanmıştı.

"Kızlar benim için lütfen, o mükemmel böreğe dokunmayın" Beril' in sözlerinin ardından, kızların dikkatini başka yere çekmeye çalışan Anıl, bundan başarılı olmaya çalışıyordu. "Üzgünüm ama hakkınızı gittiğiniz için kaybettin" "Peki, madem öyle gideyim ben" aralarında geçen bu konuşmanın ardında Anıl'da diğer erkeklere yetişmişti. "Nereye gidiyoruz" "Restorana gidiyoruz" onu bu sözünün ardından, arabalarına yerleşen bireyler, restorana ulaşmak için yola koyulmuştu. Varış noktasına ulaştıklarında arabadan inip, restorana doğru ilerledi kardeşler. "Kutu nerede?" diyerek içeri adımını atar atmaz sordu Ares. "Burada efendim, buyurun" Ares önüne konulan kutu açtığında adamın söylediği gibi başı olmayan altı pelüş oyuncak olduğunu gördü. İçini biraz daha kurcaladıktan sonra eline geçen bu kez ufak not kağıtı olmuştu. Üzerinde yazılanı okudu bir çırpıda. 'Az kaldı Azrail, çok az kaldı'

"Bu da, ne demek şimdi?" Cenk yazılan yazıya bakarak söylediğinde, yüzünde endişeli bir ifadeye sahipti.

"Kutuyu kimin bıraktığını gördünüz mü?" yazıdan gözlerini ayırıp, karşısında saygı ile bekeleyen adamlarını döndü. "Kimseyi görmedik efendim. Belki de nöbet değiştirdiğimiz sıra bırakılmıştır" tereddütle söylerken, bunun için hayli azar işiteceklerinden emindi. "Kimseyi görmedikte ne demek? Kendi kendine mi geldi bu kutu?" Egemen, sert bir dille hesap sordu karşısında, küçüldükçe küçülen adamlara. "Kim böyle bir şeye cesaret edebilir ki?" dedi Can. "Belli ki, adam canına susamış" onu anında Anıl yanıtladı. Bu aile için bir ilk sayılabilinirdi. Zira daha önce hiçbir düşman onlara yüzünü göstermediği gibi bunu yapmaya cesaret etmemişti. "Ne düşünüyorsun?" Mert sorduğunda, gözleri Ares' e çevirmişti. Ardından Ares, başını iki yana sallayarak, notu yeniden okudu. "Şu an yapılacak pek bir şey yok. Bundan sonraki durumu bekleyeceğiz" elindeki notu yeniden kutuya bıraktı.

"Şirkete geçelim. Siz de kutuyu alıp, kapıları kilitleyin. Ayrıca birkaç kişi daha buraya gelsin" kızların güvenliği için adamaları fazlalaştırmak istedi Ares. "Emredersiniz efendim" onu onaylayan adamlarının ardından kardeşeleri ile birlikte restoradan ayrılmıştı. Anıl kapıya ilermeden hemen önce son kez adamlara baktı. "Sizinle daha sonra ben ilgileneceğim" parmağını sallayarak, karşısındaki küçük çocukları azarlar bir hali vardı. 

Lütfen desteğinizi esirgemeyin.

Sorularınız olursa, lütfen benimle iletişime geçin.

İnstagram: aysunaltnbas

Karanlığın EfendisiWhere stories live. Discover now