Zaman Düzenlendi.

5.4K 438 430
                                    


... Dokunamadığın birini özlüyorsan, özlediğin kalbine dokunmuştur çoktan.

●●●

"Ne olursa olsun! Orada çalışmaya devam etmen hiç içime sinmiyor."

Son üç haftadır aralarında yinelenen diyalog tekrarlanıyordu. Melek içinden yirmi beşinci kez ya sabır çekip en sevimli haliyle konuştu:

"Ama Salihciğimmm, hayatımm, hiç karşılaşmıyorum onunla."

"Ama bu o dallamanın zırt pırt, sudan sebeplerle çalıştığın yere geldiği gerçeğini değiştirmiyor Melek."

Buna Melek'in diyecek bir şeyi yoktu.

"Meleğim, benim yanımda çalışmayı kabul etmemeni bir yere kadar aklım alıyor. Ama sana hemen yeni bir iş bulabilirim. Daha iyi şartlara sahip olursun. Benim de içim rahat eder. Lütfen bırak şu inadı, hadi kırma beni."

"Olmaz birtanem. İnat etmekle alakası yok. Bu işi bulmak ve sonrasında o büroda yerimi sağlamlaştırabilmek için aylardır çok emek verdim. Levent'in hadsizliği yüzünden işimi bırakamam."

"Alma şu şerefsizin adını ağzına!" dedi tükürür gibi.

"Off Salih! Ne diyeyim? Senin gibi dallama, şerefsiz ya da piç kurusu şeklinde hitap edemem ben kimseye. Gerçi söylediklerinin hepsini fazlasıyla hak ediyor ama benim tarzım değil." Sevgilisine haksızlık ettiğinin farkındaydı, Salih hiçbir zaman küfürbaz bir adam olmamıştı. Hamurunda yoktu. Çok sinirlendiği anların dışında günlük dilinde asla küfür etmezdi.

Elindeki çay bardağını sinirle masaya bıraktı Salih. Diğer masalarda oturanlar ikisinin hararetli konuşmasını ilgiyle izliyordu. Melek devirdiği çamı kaldırabilmek için biraz alttan aldı, uzanıp sevgilisinin elini tuttu.

"Salihciğimm; evet adam haftada bir iki kere geliyor. Ama benim çalıştığım odaya hiç girmiyor. İhsan bey'in odasında Selma ile hallediyorlar işlerini."

Salih bir sigara yaktı ve içindeki öfkeyi körüklemek ister gibi çekti dumanı ciğerlerine. "Kendini benim yerime koymayı hiç denemiyorsun Melek."

"Hayatımm..."

"O herif senin etrafında gittikçe daralan daireler çizmeye devam ediyor. Sen de buna sessiz kalıyorsun. Ve benim de bunu normal bir durummuş gibi karşılayıp kabul etmemi bekliyorsun."

"Birtanem bu yaptığıma sessiz kalmak değil yok saymak diyorum ben. Ama sende şunu anla lütfen. Levent etrafımda 5789 tur daha atsa ne olur? O umurumda değil. Ben senin yeşil gözlerine düşmüşüm bir kere. Levent'ten bana ne?!?"

"Bak bak, laflara bak! Çok tehlikeli bir şeysin sen." dedi Salih gözlerini kısarak.

Melek kıkırdadı. "Tehlikeyi sevmediğini söyleme. İnanmam."

"Severimm, hem de öyle bir severim ki..."

Salih'in bakışlarındaki ve ses tonundaki değişim Melek'i utandırdı. "Yaaa, Salihhh."

"Sarkıtma o dudağını. Günlerdir uzağımdasın zaten. Çay bahçesiydi, kalabalıktı demem zıplarım buradan üzerine."

"Bakma öyle. Masanın altına saklanacağım şimdi." dedi Melek, gözlerini kaçırarak. Salih böyle baktığında kendini liseli ergenler gibi hissediyordu.

Salih arkasına yaslanıp gözlerini sevdiği kadından ayırmadan derin bir nefes daha çekti sigarasından. Aralık dudaklarına, boynuna, heyecanla inip kalkan göğüslerine baktı. Konuşurken sesi arzu doluydu. "Hafta sonu Bolu'da çekim var. Sende gel."

İkinci Şans    (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now