"You're stupid."

1.9K 239 247
                                    


@larryny resim için teşekeeeee bu bölüm sana <3

Bu gerçekten oluyordu.

Louis birkaç dakika önce benden hoşlandığını söylemişti ve şu an onu duvara yaslamış, hayalini kurduğum dudaklarını öpüyordum. Bir eli belimi diğer eli ise ensemdeki saçları kavramıştı.

Dudaklarımız yavaştı, kalplerimiz ise hızlı.

Eğer Tanrı bunu yanlış olarak görüyorsa, neden bu kadar doğru hissettiriyordu?

Peki ben Louis'in dudaklarıyla ilgilenmek yerine neden salak gibi filozofa bağlanmıştım?
Kendi düşüncelerime gülerken
aniden açılan kapıyla birbirimizden hızlıca ayrıldık.
Gelen kişiye baktığımızda bunun Niall olduğunu farkettik.

"Şey... Koç ikinizi göremeyince bana, size bakmamamı söyledi. Benimde aklıma ilk burası geldi. Ama sanırım yanlış zamanda geldim.'

Sakince konuşmasını bitirince bizi incelemeye başladı.

"Aslında hem iyi oldu hem de kötü oldu."

Louis dudağının kenarını silip alaycı bakışlarını Niall'a atıyordu.

"İyi tarafı sizin dudaklarınızı hunharca sömürmenizi izledim."

Sanki yemeğini beğenen İtalyan gibi eliyle mum yapıp o kısma öpücük kondurdu. Bu çocuk değişik.
Sonra üzgün bakışını atıp söze devam etti.

"Kötü tarafı ise bu güzel anı bozdum..."

Louis gözlerini devirip bana bir dakika işareti yapıp hala konuşmakta olan Niall'ın yanına gitti. Yavaşça sırtından tutup açık olan kapıya doğru ittirdi.

"...aslında şu an kutsanmış hissediyorum. Sanki... sanki kutsal suyla banyo yapmış gibiyim."

Saçmalayan Niall ile elimle suratımı kapatıp başımı salladım. Kapının kapanma sesiyle kafamı kaldırdığımda Louis bana gülümseyerek bakıyordu.

"Gel buraya."

Hızlıca ona doğru ilerleyip belinden kavradım. Alınlarımızı birbirine yaslayıp gülmeye başladık. Bunları yaparken hafif ritim tutmuş, olduğumuz yerde sallanıyorduk. Ve tam onu öpücekken kapı tekrar açılmıştı. Ama tekrar Niall geldiğini anladık ve işimize devam ettik. Sonuçta yabancı değildi.

"Bir arkadaşa göre fazla yakınsınız!"

Louis beni omuzlarımdan itmesiyle az kalsın yere düşüyordum. Tanrı aşkına, Koç ne ara geldi?

"Biz arkadaş de-"

Ağzıma kapanan el ile sözüm yarıda kesilmişti.

"Sizin aşağıda olmanız gerekiyordu. Daha ders bitmedi."

Koç'un yüzüne mal gibi bakarken o, konuşmaya devam etti.

"Napıyorsunuz siz burada?"

Normal bir şeymiş gibi omuzumu silkip konuşmaya başladım.

"Soyunma odası fantaz-"

Tekrardan ağzıma kapanan ellerle sözüm kesildi.

"Harry'nin bazı bağırsak sorunları var. Bende ona yardımcı oluyorum."

Louis'in saçma yalanına gülmemek için zor duruyordum. Bu nasıl bir yalan! Bende kafamı sallayıp Louis'i mecburiyetten onaylamıştım.

Koç bir bana bir de Louis'e iğneliyici bakışlarını attı.

Cat boy || Larry Stylinson Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora