Yıllardır göremediği sevdiğiyle karşılaşması

6.7K 653 45
                                    



Elif'in bakış açısıyla yazılmıştır.

E: -Ne demek Hacı Hasan amcanın oğlu Furkan'a seni isteyecekler ! Neden benim fikrimi sormadan adamlara gel dedin ann! Sanırım böyle bir şeye karar verirken benim fikrimi sorman gerekirdi değil mi? "Kızım sen evlenmek istiyor musun, bak seni istiyorlar." Ne demek anne?
A:- İyi de kızım sen zaten Bilal ile sözlü değil miydin? Zaten evliliği kabul etmemiş miydin? Ben senin kötülüğünü mü düşünüyorum? Allah aşkına bana Furkanın kötü bir özelliğini göster. Hatırlasana onlara gittiğimizde sırf sen rahat ol diye abinle beraber hemen dışarı çıkıyorlardı.
E:- Annecim anlıyorum, haklısın da. Evet Furkan çok iyi biri. Çok edepli, çok takvalı. Hepsini biliyorum. Ama istemiyorum bu benim elimde olan bir şey değil, öyle değil mi?
A:- Bak abin de geldi. Musab, Hacı Hasan amcan oğluna Elif'i istediklerini, eğer iznimiz olursa geleceklerini söylediler. E haliyle bende gelin dedim. Şimdi bu deli kız istemiyorum diyor.

Eğer abim de annem gibi düşünürse ben biterim. Nolur beni koru canım abim, lütfen.
M:- Annecim, evlilik ciddi bir olaydır. Dur seninle evleneyim sıkılınca ayrılırız gibi basit bir olay değil ki. Eğer gönlü yoksa olmasın, gönlü varsa olsun. Bence kararı ona bırakalım.
A:- Çocuksunuz işte, çocuk çocuk düşünüyorsunuz! Aman be napıyorsanız yapın ama adamlar akşam gelecekler, haberiniz olsun!

Ne diyecektim ki? Hayır evlenemem ben Özkan'ı seviyorum mu diyecektim. Asla böyle bir şeyi diyemezdim. Peki nasıl kurtulacaktım? Furkan benimle konuşmak istediğinde ona ne diyecektim? İstemiyorum demek ne kadar zor. Acaba çok mu kırılır, kendini kötü mü hisseder? Ama Özkan' a sözüm var. Hadi sözü de geçtim, sevmediğim biriyle bir ömür olmak ona işkence yapmaktan başka bir şey değil ki. Afff Allah'ım, kafayı yemek üzereyim.
Abimin kalın ve gür sesle "Ne, sen ciddi olamazsın! Neredesin, hemen geliyorum ?" demesiyle kendime geldim. Merak ve telaş içinde "Noldu abi, bana da anlat. Birine mi bir şey oldu?" dedim. Abim sinirden kaşları çatılmış bir şekil de bana dönerek "Özkan'ın babası mafyaya kumarda borçlanmış. Hemen gitmem gerek. " diyerek bir hışımla evden çıktı.

-Mafya mı?????????

Özkan'ın bakış açısıyla yazılmıştır

M:- Ne borcuymuş bu özkan?
Ö:- Sorma kardeşim, zamanında bu herif kumarda vs.de kaybetmiş. Kaybettikçe borçlanmış, borçlandıkça kaybetmiş. Bunlarda hesabını bana soruyorlar.
Bu cevabı verdikten sonra Musab'ı ilk kez bu kadar öfkeli görmüştüm. O mülayim çocuk gitmiş, yerine izzetli bir adam gelmişti. Yumruğunu masaya vurarak şunları söyledi; "Ben babamı, mafyanın pisliklerine gözyummadığı için kaybettim Özkan. Bunlar sebepler dairesinde babam ile beni ayırdılar bu yüzden öfkeliyim."
Keşke Musab'a söylemeseydim dedim bir an içimden. Belki de yüzleşmek istemediği ve kaçtığı bazı gerçekleri önüne koymuş oldum tekrardan. Belki de içindeki ateşi alevlendirmiştim. Ama isteyerek yapmamıştım ki bunu. Kim isteyerek yapar ki böyle bir şeyi?
Musab'ın başına bir zarar gelsin istemiyordum. Bu yüzden onu bu işlere bulaştırmamalıydım.
Ö:- Tamam Musab, sen karışma kardeşim. Bu işi ben çözerim. Annemden kalan bu evi satıcam inşaAllah. 180 bin TL'ye satsam, 120 bin TL'si ile borcu kapatırım.
Bu cevabımdan sonra Musab, daha da sinirlendi.
M:- Ne dediğinin farkında mısın sen be? Senin geleceğin olan, belki de evlenebilmen için Allah tarafından sana gönderilmiş olan bir rızkı elinin tersiyle itiyorsun. Senin olmayan bir borçtan dolayı neden bu pes edişin?
Ö:- Pes ediş derken? Ne yapabilirim? Banka mı soyayım? Adam mı öldüreyim? Adam mı gasp edeyim? Napayım ha söylesene, napayım? Benim zengin bir annem ve güzel bir yalım yok Musab, kusura bakma.
M:- Belki güzel bir yalın ve zengin bir annen yok. Doğru ama bunlar gerçek zenginlik değildir. Gerçek zenginlik, vazgeçebildiklerindir. Bir insan vazgeçebileceği kadar zengindir. Hem zengin bir annen yoksa bile, senin için canını verecek bir kardeşin var, yürü gidiyoruz.
Ö:- Nereye?
M: Babamın eski bir ahbabı, Tahir dayıya.

Tahir dayı kim? Bu adam ne yapacaktı ki? Mafya mıydı acaba? Eğer mafyaysa, çamur çamurla temizlenmezdi. Bu yüzden Musab'a "Ben gelmiyorum. Mafya, mafya ile temizlenmez" dedim. Musab tebessüm ederek; "Merak etme ,Tahir dayı mafya değil, eski bir kabadayı. Bu mafya bozuntularının hepsi el pençe durur onun önünde, iyi biridir yani" dedi. Ne kadar istemesemde, yapacak bir şey olmadığı için gitmek zorunda kaldık. Kıraathanesinin şark köşesinde oturmuş, elinde nargile olan bir dayıyı gösterdi Musab, Oymuş. İlk bakışta nur yüzlü biri gibi görünüyordu. Ama gerçekte nasıl olduğunu bilemezdik. Şüpheciydim ve bu şüpheci yaklaşımımın doğruluğundan emindim. Bir şey daha dikkatimi çekmedi değil. Bu Tahir dayı ne kadar da derttaşa benziyordu böyle!
İçeri girer girmez Tahir dayı ayağa kalktı. Yüzüne samimi tebessümler koyarak "Vay benim dostumun oğlu gelmiş, Musab gelmiş. Hoş geldiniz, hoş geldiniz buyrun, buyrun oturun. " dedi. Biraz muhabbet ettikten sonra Musab konuya girdi. "Dayı, Özkan'ın babası zamanında borç yapmış. Kumar oynamış oynamış borçlanmış. Mafyalar da onun üsüne geliyorlar. Daha annesini yeni kaybetti. Bir de üstüne bu olaylar..." Bakışlarımın öfkeyle yerde olduğunu gören Tahir dayı bana döndü ve dedi ki; "Ne o delikanlı, tüm bunların imtihan olduğunu bilmiyor musun? Merak etme çözeriz senin sorununu. Gelin şimdi akşam namazını kılalım. Sonra bir hal çaresine bakılır" Olur anlamında kafamı iki yana salladım.
Namazı kıldıktan sonra beraber dışarı çıktık. Tahir amca, babam olan o canavara çöken mafyaya bizi götürdü. İçeri girer girmez "Tahir dayı hoşgelmişsin sefa gelmişsin" diyerek bir çok yalakalık yaptılar. Her halde korkuyorlar diye düşündüm. Siz burda bekleyin dedi Tahir dayı. Heybetli ve yavaş bir şekilde içeri girdi. Kısa bir konuşmadan sonra çıktı. Noldu anlamında ona baktığımızda "Tamam hallettik gençler sorun yok. Siz tebliğinizi aksatmayın yeter" dedi.

Elif'in bakış açısıyla yazılmıştır

Birazdan gelecekler. Ruhum sıkılıyor. Ben Furkan ile evlenmek istemiyorum. O iyi bir insan ama ben onu istemiyorum. Neden beni anlamıyorlar? Hayat benim hayatım değil mi? Ne diyeceğim şimdi? Evet desem,tamam desem... Ya Özkan nolacak? Hem ne kadar da değişmiş. Kuran'ı Kerim okuması, dini konularda bilgilenmesi, bu bile yeter aslında. Allah'ım sen bana yardım et diye dua ediyordum ki çalan zili duydum. Annemin "Eliiiiiiiiiif kapıyı aç" demesiyle ayağa kalktım. Çarşafımı giydikten sonra kapıyı açtım. Hoş geldiniz diye karşıladık. Aileler içerde durdu. Furkan , abim ve ben odaya geçip yalnız konuşmak istedik. Furkan uzun boylu, kalıplı, sünnet sakallı karizmatik bir erkekti. Yüzüme hiç bakmıyordu. Ne konuşacaktık ki biz? Nasıl hayır diyecektim ? Tüm bunları düşünürken Furkan konuşmaya başladı; "Elif, ailelerimiz bizi birbirimize münasip görmüş. Sen her erkeğin isteyeceği kadar güzel bir hanımsın. Sadece maddi güzellik olarak algılama bunu, maddi ve manevi bir güzellik bu. Edebin, takvan, bakışlarının kısıklığı, bunlar bizim için tercih kriteri. Çünkü Peygamberimiz (s.a.v), kadının malına ve güzelliğine değil dinine bakın demiştir. Sen ne dersin? Eğer benimle evlenmeyi kabul edersen, asla tebliğini engellemem. Seninle de ilgilenirim. Hem hayal ettiğin ne varsa hepsini yaparız Allah'ın izniyle. 'Aşk da tıpkı elif gibidir, isminde gizlidir, ama okunmaz. O olmadan da besmele sese gelmez. O her şeyin içindedir, ama hiç bir şeyde görünmez. demiş ya, Hz Mevlana.' Bende her şeye seninle başlamak istiyorum. Elif'im olur musun?

Ne diyeceğimi bilmiyordum. Aslında Furkan da her genç kızın isteyebileceği bir erkekti. Ama bazen olmaz. Ve öyle güzel olmaz ki, olmayışına şükredersin. Sonuçta oldurmayan da o değil mi?
Sesimi düzelterek konuşmaya başladım. "Furkan sakın beni yanlış anlama. Konu senlik değil. Sen çok iyi birisin. Ancak ben buna hazır değilim. Nasıl söylesem bilmiyorum. Lütfen, sen beni anla ben söylemeden. Sen çok iyi birisin ama... '' dediğim an Furkan sözümü kesti ''Bir cümlenin bağlacı ama olduysa, o cümle bitmiştir zaten. Seni anlıyorum Elif. Merak etme ailelere senin değil, benim istemdiğimi söyleyeceğim. Böylelikle sana kızmamış olurlar. Ya ben senin "Baba bütün erkekler ölsün ben seninle evleneceğim" dediğin günü hatırlıyorum. 7 yaşındaydın. O zamandan beri Musab ile seni hep korumuştuk, gene koruruz evvelAllah"
Ne kadar iyi bir adamsın sen. Çocukkende böyleydi gerçi. Asla haksızlığa susamazdı. 8.Sınıftayken biri tesettürüm ile uğraşıyordu. Herkesin içinde hakaret içeren cümleler söylüyordu. Furkan beni ağlarken gördüğünde koştura koştura 5 kişinin arasına dalmıştı. Bu çocuğun hakkını nasıl öderim bilmiyorum.
Odadan çıkıp ailelerimizin yanına gittik. Ne karar verdiniz diye sorduklarında Furkan "Olumlu karar veremedik. Fark ettik ki biz kardeş gibi büyümüşüz. Bir birimize başka gözle bakamıyoruz, üzgünüz."


Özkan'ın bakış açısıyla yazılmıştır.

Evet bir haftalık kampa gidecekken yoldan dönmüştük. Şimdi tekrar gideceğiz. Musab her zaman ki gibi şöför koltuğunda. Ben Musab'ın yanındayım. Görkem arkada, Hüseyin'i bekliyoruz. Henüz yeni iman etmiş cıvıl cıvıl bir çocuk Hüseyin. İçeri girdi. ''Beyler biliyor musunuz bugün tabiat risalesini okudum. Okudukça eski benden nefret ettim. Ben nasıl böyle mantıksız bir inanç olan, inançsızlığı seçmişim? Sonra abdest aldım. İlk namazımı kıldım. Ahhh o ilk namaz... Yüzüm yoktu ona secde etmeye. Cürmüm ile günahlarım ile gittim. Allahu Ekber dedim bütün dünyadan uzaklaşarak. Hıçkıra hıçkıra ağladım. Yıllardır kaybettiğimi sandığım Rabbim aslında beni hiç bırakmamış. Ne güzel bir duygudur bu." Musab'la benim gözlerim hafiften yaşarmaya başlamıştı. Görkem'de şevkli dönemindeydi. Her şeyi öğrenmek istiyordu. Sayfalarca okuyordu. Eee yolculuğumuz neresi gençler dedim hüzünlü havayı dağıtarak. Musab gülerek Afyon! dedi. Severdim Afyon'u. Hüseyin hüzünlü görünüyordu. Yine neye canını sıkmıştı bu çocuk?
"Hayırdır Hüseyin kardeş, yine neye canın sıkıldı?"
"Canın sıkılması değil be Özkan, hani yetimhanede bir kız vardı demiştim. Ona "benim annem olur musun demiştim hatırlıyor musun?"
"Dilan mı?"
"Evet evet. Kaç gündür aklıma geliyor acaba ne yaptı. Acaba şuan durumu nasıl. 3 sene oldu yetimhaneden çıkalı, 7 senedir de başka yetimhanedeydi o. 10 senede neler değişti hayatında?"
Enteresan adamdır Hüseyin. 7 Yaşında bir kızı sevmiş. 14 senedir aynı kızı seviyor. Tam konuşacakken Hüseyin birden bağırdı "Musab dur." Noldu Hüseyin? Musab dur, bu o!

Beyler bu Dilan.Oha harbiden Dilan. Şaka mı bu ya? Biri plan felan mı yaptı? Heralde ben şuan hayal görüyorum. Bismillahirrahmanirrahim vallahi o. Ben onunla konuşmaya gidicem. SubhanAllah, kaç gündür aklıma geliyor, nasıl da karşıma çıktı.

Hüseyin'in bakış açısıyla yazılmıştır

Allah'ım aklıma mukayet ol. Bu nasıl bir tevafuk? Bu nasıl bir denk getirme? Kaç gündür aklıma gelen kişi, şuan 5 metre ilerimde. Ben ne konuşacağım ki şimdi? Ne diyeceğim? Yıllar sonra karşılaştığın sevdiğine ne denir ki? Ya birbirimize düşman gibi ya da pişman gibi bakacağız. İkisine de hazır mıyım? Bir dakika ya, Dilan'ın elinde ki bu kız kim? Neyse şimdi öğreniriz.

H:- Merhaba Dilan, hatırladın mı beni, Hüseyin ben. Hani sana annem olur musun? Diyen.
Dilan bakışlarını bana doğru kaldırdı. Hatırladım hatırladım. Hüseyin çoooooook değişmişsin. Çok büyümüşsün dedi tebessüm ederek. Bende tebessümüne tebessüm ile karşılık verdim. "Çok kötü görünüyorsun Dilan, göz altların da şişmiş. Seni hastaneye götürmemi ister misin?" Dilan, daha da hüzünlenerek bakışlarını yere indirdi. ''Yok hayır istemem teşekkür ederim Hüseyin." Bakışlarımı kucağında ki çocuğa çevirdim. Yanına oturarak saçlarını okşadım. "Bu şirin şey kim?" Dilan'ın gözlerinin içi büyüdü. ''Bu beni hayata bağlayan tek şey, kızım Zehra."

Dünya birden karardı. Hiçbir şeyi göremez, hiçbir şeyi algılayamaz oldum. Her yer dönüyordu. Birden sapsarı kesildim. Kızı olmasına mı şaşıracaktım, yoksa kızına annemin ismini vermiş olmasına mı?
Sesim titriyorr, güçlükle konuşuyordum. ''Bana her şeyi anlatır mısın Dilan? ''
''Vaktin varsa anlatırım Hüseyin. '' Tamam bir dakika bekler misin arkadaşlarım ile konuşup hemen yanına geleceğim.

Arabanı yanına gidene kadar, düşünceler beynimi kemiriyordu. İçeri girip siz gidin ben gelmiyorum dedim. Kabul etmediler tabi, noldu anlat dediler baskı yaptılar. ''Dilan'ın bir kızı olmuş, kıza annemin ismini vermiş. Onunla konuşacağım. '' Özkan hışımla, "konuşman bitene kadar buradayız o zaman"dedi. Arabadan çıktım Dilan'ın yanına oturdum. Tam Rabbimi bulmuşken, tam dinimi öğrenmeye başlamışken böyle bir şeyin karşıma çıkması..."Her şeyi eksiksiz anlat Dilan, sana noldu Dilan, Noldu?


Şizofren MüslümanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin