Şehadet'in Şerbeti

4.8K 629 514
                                    

  (Kardeşlerim beğendiğiniz yerlere yorum yapmayı unutmayın olur mu, seviyorum sizleri :) )   

"Yıllar sonra kaybettiklerimi bulmuşken, bulduklarımı kaybetmekten çok korktum" .  

...

Kararım odur ki önce size gördüğüm rüyayı anlatmak isterim.

Bu gece sinirden ve düşünmekten gözlerime uyku girmiyordu. Özkan'ı çok seviyordum ama hayatım boyunca aklımda ki şüpheyle bu ilişkiyi devam ettiremezdim. Sonuçta hayatımızın geri kalanını beraber geçireceğiz öyle değil mi? Peki güvenmediğim biriyle bir ömür nasıl geçirebilirdim ki?


 Ah, uykularım kaçıyordu işte. Tam gözlerimi teslim edecekken şuramda acı hissediyordum. Sinirleniyordum ve sinirden ağlıyordum. Özkan'ın bir başka hanımla o fotoğrafı çekilmesini gururuma yediremiyordum. Ben onu yıllarca sadakatle beklerken onun bana attığı o fotoğraf sol yanıma hançer saplamıştı. Ruhum o kadar huzursuzdu ki kalkıp iki rekat namaz kıldım.


Sonra ise gene uyumaya çalıştım ve uyudum.


  Uyku ya da uyanıklık arasında bir haleti ruhiyedeyken Özkan'ı gördüm. "Elif gelir misin" diyordu. Bende kaşlarımı çatarak " Ben senin geldiğin yere gitmem. Sen git Sultan'ı öp" diyordum. Tabi bunu derken çok ciddiydim. Rüyamda bile tavrımı koruyup trip atıyordum. Benim sert tepkime elinden geldiği kadar yumuşaklıkla cevap veriyordu. "Lütfen Elif seni öyle bir yere götüreceğim ki aramızda hiç bir problem kalmayacak ve bana inanacaksın" dedi.


İnandığım için onunla gitmeye karar verdim. Elimi tutmak için elini uzattı ancak elini tutmadım. Sonuçta ona kızgın ve kırgındım. Beraber bir dağın tepesine çıktık.


Bana "aşağı atla" dedi. Bende olayın şokunda olarak "Saçmalama Özkan buradan aşağı atlarsak ikimiz de ölürüz" dedim. Özkan bu esnada bakışlarını tekrardan bana çevirerek "İnanmıyor musun bana atla korkma ölmeyeceğiz. Hem atladıktan sonra göreceğin şey karşısında elin ayağın titreyebilir" dedi. Atlamak ve atlamamak arasında ki düşünceleri beynimden geçirirken Özkan birden atladı. Bende hemen "Özkaan" diye bağırarak arkasından atladım.


Yem yeşil bir bahçeye düşmüştük. Bahçenin içi güllerle ve papatyalarla doluydu. Bu ikisi en sevdiğim çiçeklerdi benim. Karşıda çok zarif bir bey efendi bize doğru yürüyordu. Yaklaştıkça güzelliği ile ortaya nur saçıyordu. Bembeyaz elbisesi ve yeşil bir sarığı vardı. İyice yanımıza yaklaştı. Öyle ki hayatım boyunca Özkan hariç hiç bir erkeği bu derece beğenmemiştim. Ama bu beğenmem sanki insanın abisini ya da babasını beğenmesi gibiydi.Gelen kişiyi birden babamı sever gibi sevdim.


 "EsselamuAleyküm, Ben size Cenabı Hakk tarafından gönderilen hakemim. Aranızda ki problemi çözmek için gönderildim. Şimdi olayları etraflıca baştan bir anlatın bakalım" dedi yeşil sarıklı beyefendi.


 Özkan savunmasını yapmaya başladı. Sabır ve metanetle dinledi. Özkan anlattıkça " doğru söylüyorsun" diyerek onu tasdik ediyordu. Özkan anlattıkça söylediklerini başıyla onaylıyordu. Ve Özkan en son ki olayı anlattıktan sonra ayağa kalktı. Özkan'a sımsıkı sarıldı. "Kardeşim Özkan, sende benim gibisin. " dedi.


Aralarında ki bu samimiyet beni kıskandıracak olacak ki "Efendim kendinizi tanıtabilir misiniz siz kimsiniz?" diye bir soru yönelttim.


 Karşımda ki bu nur yüzlü, güzeller güzeli zat kendisini tanıttı. Ben Yakup peygamberin oğlu Yusuf Peygamberim. Rabbim sizin olayınıza beni hakem tayin etti. Görüyorum ki Özkan anlattıklarında doğru söylüyor. Evet sende bazı noktalar da haklısın. Ancak sizin izdivacınız Rabbinizin razı olduğu bir izdivaçtır. Bu izdivacı böyle bir gerekçe ile bozmaman icap eder." dedi.

Şizofren MüslümanWhere stories live. Discover now