M.Ş. -4- BÖLÜM

101 7 0
                                    

Multimedia'daki beste'nin z rengi..

***************

Küçükken babam yazları her ay pikniğe götürürdü. Bense yaz gelsin diye sabırsızca beklerdim.

Bazen götürmediğinde ağlar sızlardım masum masum bakardım ben böyle yapınca babam bir süre dayanır sonra da yelkenleri suya indirerek pes etmiş bir şekilde bizi götürürdü tabi önce bana çikolata alarak gönülümü alırdı.

Taksisi vardı babamın öyle pek fazla da bişe istemezdik bizi getirip götürmesi yeterdi, annem öğretmendi şuana kadar ne annemden utandım ne de babamdan onlar beni büyüttü bana anne babalık yaptılar. Onlarla gurur duyardım her zaman.

Babamın taksisini severdim her pazar günü taksisine binen ilginç turistlerin olaylarını anlatır hem beni hem de annemi gülmekten öldürürdü.

Pikniğe  gittiğimizde iki ağacın arasına yaptığımız hamağımız vardı.

Orada her seferinde annemle oturur babamın mangal yapışını izlerdik. Her seferinde bir şey olur mangalı yapamazdı bu duruma sinirlenip kendi kendine söver konuşurdu.

Tabi bu fırsatı kaçırmayan annem dalga geçince babam daha çok sinirlenip annemi ormanda kovalardı annemin güzel neşe dolu çığlığı babamın güzünde gülümsemeyle devam ederdi.

Çok kıskanırdım o hallerine hala ilk günkü gibi birbirlerini sevmeleri müthiş birşeydi. Benim böyle bir ailem olumu diye düşünür kendi içimde çelişkiye düşerdim.

Piknikte yemek yediğimizde orada arkadaş edinir oyun oynardım.
O kadar çok eğlenirdim ki oraya her seferinde gitmeyi daha çok isterdim.

O zamanlar da  arkadaşlarımla yeni bir oyun keşfetmiştim. 5-6 kişilik arkadaşlarımla çember oluşturup ortaya bir kişi alırdık daha sonra gözlerini bağlardık.
Etrafında bir kaç dakika döndürüp durdurur biz kendi aramızda yerimizi değiştirirdik yüzlerimize veya ellerimize dokunarak bulmaya çalışırdı.Eğer tanırsa

"Senin kim olduğunu biliyorum"  derdi. Daha sonra onu yakalamaya çalışırdı.

Ve şuan Mert'in sayesinde başıma gelmeyen kalmadığı bu kulübenin içerisindeydim keşke o çocukluk günlerime geri dönebilseydim ve 'senin kim  olduğunu biliyorum' oyununu oynasaydım.

Derin bir nefes aldım bu çıkmazdan nasıl çıkabilirim diye düşünürken.

Bazen öyle bir hata yaparsınız ki keşke dersiniz sadece keşke yapmasaydım diye... Ama şöyle bir gerçek vardır ki her acı seni biraz daha olgunlaştırır. Sonrasında iyiki yapmışım dersiniz.

Ama benim durumum pekte öyle gözükmüyor gibi.

Tıkırtı sesi gelmesiyle daldığım sonsuz çemberden çıktım ve yeşil gözlerimi ona diktim. Sakinleşmek için biraz bekledim eğer yanlış bir hareket edersem herşey daha kötü olma  ihtimali vardı.

Anlamamış ve normal davranmaya çalışarak "Efendim? Anlıyamadım" diyerek kaşlarımı çattım ve zaman kazanmaya çalıştım.

Ama nafile gözlerini üzerime dikmiş herşey bildiğini söyleyen gözlerle bana bakıyordu.

Tedirgin olmadım desem yeridir o kadar korkuyorum ki anlayacak diy... Düşüncelerimi bölen sesle ona baktım 
" Diyorum ki senin kim olduğunu biliyorum" diyerek diretti.

En sonunda hem üstümdeki baskıdan hem de yakalanmış olduğum vaziyette dolayı sesimi yükselttim.

"Kimmişim acaba ya, ha dur bak belki Osman Paşa olabilir ne diyorsun" diyerek soludum elimle de hayırdır işareti yaparak

MAFYA'NIN ŞOFÖRÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin