1.9

6.5K 467 104
                                    

Derste herkes bana bakıp gülüyordu. Nedenini bir türlü anlayamıyordum. Yanımda oturan Gi halimi anlamış olacak ki bana ne olduğunu sordu. Bende bilmiyorum anlamında başımı salladım. Ama galiba arkamda oturan Hyun bu bakışların nedenini biliyordu.

"Ben biliyorum," dedi ve sırtama hafifçe dokundu. Şaşkın bakışlarımı ona çevirerek diyeceği şeyi korkarak bekledim.

"Okulun sitesine attığın fotoğraftan dolayı gülüyorlar. Neden böyle bir şey yaptın?" Kaşlarım istemsizce birbirine yaklaşmıştı. Ben okulun sitesine fotoğraf yollamamıştım. Hatta o sitede bile dolaşmıyordum.

"Neden bahsettiğini anlamıyorum?" Ardından elindeki telefonu hocaya fark ettirmeden bana uzattı.

Gördüğün fotoğraf ve altında yazan durum ile küçük dilimi yuttuğumu hissettim. Ama bunu ben yollamamıştım. Bir yanlışlık olmalıydı.

"Bunu ben yollamadım. Hatta telefonum yanımda bile değildi," dedim dolan gözlerimi etrafta gezdirirken.

"Biliyoruz," dedi Danbi. "Galiba seninle oyun oynayan birisi var,"

Bir şey söyleyememiştim. Önüme dönüp teneffüste yaşayacağım şeyleri düşünmeye başladım. Jungkook ne diyecekti? Kızacak mıydı? Hemde fazlasıyla..

Zilin sesi benim son nefesim gibiydi. Hemen kapıda Jungkook belirdi ve alev saçan gözleri beni bulduğunda hızlıca yanıma geldi.

"Sen ne yaptığını sanıyorsun Cho?" Diyerek kolumu sertçe sıkıp beni sürüklemeye başlamıştı. Ben ise sadece hıçkırık seslerimle ona karşılık veriyordum.

Yanında da o sürtük sevgilisi vardı. Bir dakika.. Tabi ya sürtük Hye Su. O yapmıştı bunu. Ama bunu nasıl ispat edecektim?

Bahçenin tam ortasında durdu ve kolumu hızlıca bıraktı. Telefon ekranını gözüme sokarak bağırıyordu.

"Bunları bana açıkla!"

"Cidden sen.. Hye Su'nun dediği gibi tam bir ezikmişsin!"

"Bunu nasıl yapabildin?"

Jimin nerdesin? Gerçekten şu an ona ihtiyacım vardı ama o evde hasta hasta yatıyordu.

"Ju-ungkook ben.." diye kekeledim. Aslında anlatacağım çok şey vardı ama ben bunu başaramıyordum.

"Sen ne Cho?"

"Hah bu arada.." diyerek elini cebine atıp Jungkook'un bana verdiği anahtarlığı çıkardı Hye Su. İşte şimdi bunları onun yaptığından emindim.

"Bunu dün çöp kutusunda buldum. Anlaşılan önemsiz!"

Jungkook anahtarlığı görür görmez elindeki telefonu yere atıp iki elinide koluma yerleştirdi ve iyice sıktı. Ona ihanet ettiğimi düşünüyordu ama yanılıyordu. Asıl ona ihanet eden sevgilisiydi.

Canım  o kadar çok acıyordu ki etrafımda bizi video veya fotoğrafa çekmeye çalışanları şimdi fark etmiştim.

"Böyle işi SİKEYİM!"

"Ben sana her şeyimi anlattım. Sen bana böyle mi davranıyorsun?"

"Amacın ne CHO?" Kolumdaki ellerini daha çok sıkılaştırdı ve her söylediği kelimede beni hırpalama hızı arttı.

Gözlerim yavaşça kapanırken arkamdan gelen ses ile kolumda hissettiğim acı birden yok olmuştu.

"Jungkook!!!" Yoongi beklemediğim bir anda arkamdan koşarak Jungkook'u tuttu ve benden ayırmayı başardı. Ardından yumruk yaptığı elini Jungkook'un sinirden kıpkırmızı olan suratına geçirdi.

Jungkook yediği yumruk yüzünden elini yüzüne tuttuğunda  Yoongi yerde yatan bedenimi kucakladı ve okul binasından içeri girdik.

Gözlerimi ne kadar açık tutmaya çalışsamda başarısız olmuştum. Kafam Yoongi'nin omzuna düşmüştü bile. Sonrasında hiç fark etmediğim ama beni büyüleyen koku ile siyahla buluştum.

Jungkook'un hissettirdiği siyah ve Yoongi'nin beynimde oluşturduğu siyah çok farklıydı.

Not Pink Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin