On Üçüncü Bölüm

135 21 28
                                    

'' Onunla buluşmaya gitmeyin ! ''

Hayatımın sıradan olmadığını kabul ediyordum ama son zamanlarda olanlar beni bile çileden çıkartmaya yeterdi. Sırtımı duvara verdim ve sakin kalmaya çalıştım. Aksi takdirde çığlık atarak kaçmak istiyordum. Bütün dikkatimi Bermuda üçgenine vermişken takım arkadaşlarım da tuhaf davranmaya başlamıştı.

'' Kiminle buluşmaya gitmeyeyim? ''

'' Woo Ji Ho'yla buluşmayacak mısınız ? ''

'' Evet ama bunu nereden biliyorsun?''

Bir dakika boyunca karşı taraftan ses gelmesini bekledim. Bu yorucuydu. Olanları anlamaya çalışmak beni gerçekten yoruyordu.

'' Ah.. Bunu nasıl söylemeliyim bilmiyorum...''

Bütün ekip içinde tek güvendiğim kişiydi Taeil. Ta ki şu ana kadar. Bütün güvenim kanatlanıp uçmuştu. Ardında tek toz zerresi bırakmayarak. Ne yapmam gerekiyordu. Şimdi anlatacaklarına güvenmeli miydim ? Neden beni gizli numaradan aramıştı? Sabahki mesajları da o mu atmıştı? Eğer sabahki mesajlar ona aitse bu onun da Bermuda'nın bir kenarı olduğunu göstermez miydi? Fakat üçgenin üç köşesi vardır değil mi ? Şu ana kadar yaptığım bütün araştırmalar ve tahminler bu üç kişinin Ji Ho-Savcı Kwon-ve son anda Doktor Shin olduğunu söylüyordu. Bir yerde hata mı yapıyordum? Taeil'in sadece bir kurban olması gerekiyordu. Hata yapmış olamazdım. Içinden çıkılmayan labirentimi daha da karmaşık hale getirmiştim.

'' Ben sizin telefonunuzu takip ediyordum. Yanlış anlamayın, size güvenmediğimden değil. Sadece yalnız olmanızı istemedim. Woo Ji Ho'yla tek başınıza savaşamazsınız. ''

Birkaç nefes sesi ardından konuşmaya devam etti.

'' bizi neden bir araya getirdiğinizi biliyoruz. Başta Woo Ji Ho'yla çalıştığınızı düşünmüştük. Bu yüzden Minho size karşı mesafeli davranıyordu. Fakat biz Ji Ho'nun kurbanlarıyız. Sung Kyung'un tahminine göre siz de öylesiniz. Eğer ondan intikam almak istiyorsanız birlikte yapalım. Bizden bir şey saklamayın lütfen. ''

Sanırım geçmişimden haberleri yoktu. Ya da bilmiyormuş gibi yapıyordu. Veri tabanından akıl hastanesi kayıtlarımı sildirmiş olsam da bir şekilde bulabilirdi. Taeil'den bahsediyoruz, fare deliğinden aslan çıkartabilecek biriydi o. söz konusu bilgisayarken parmaklarının klavye üzerinde dans edişine hayran kalacağınız tek kişiydi belki de. Yine de şuan düşünmek zordu.

'' Sabahki mesajları neden attın ? Hakkımda ne biliyorsun? ''

'' Mesaj mı? Ben size mesaj atmadım. Sizi de araştırmadım. Seungyoon bunun doğru olmayacağını söyledi. Ne bilmemiz gerekiyorsa sizin ağzınızdan duymak istiyormuş. ''

Mesajları atmadığını mı söyledi o ? Ona nasıl inanacaktım ki? Kafam çin noodle'ı gibi olmuştu. Bu benzetmeyi yapmamın sebebi aç olmam değildi elbette.

'' Neden numaran gizli öyleyse ? ''

'' Yeni bir program deniyordum da. Numaramı gizleyerek veri ağı üzerinden veri indirebiliyorum. Bu biraz karmaşık ama eğlenceli. ''

Ya profesyonel bir yalancıydı ya da yalan söylemiyordu. Eğer bu yalanları önceden hazırlamamışsa durup düşünmesi gerekirdi. Doğruyu söylüyor olabilirdi. Ya ben fazla salaktım.

'' Tamam, pekala. Şimdi çıkmalıyım. Yarın konuşuruz tamam mı? Woo Ji Ho beni orada öldürecek değil ya? sadece ufak bir sohbet o kadar. ''

Cevap beklemeden telefonu kapattım. Hazırlanmam için az bir zamanım kalmıştı. Acele etmem gerektiğini hissediyordum. ' Evet J. Kaplanı kızdırma. '

BERMUDA TRIANGLEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin