🍂 14 🍂

1.3K 190 63
                                    

O an, Kyungsoo o kadar yaklaşmışken ve yakından çok daha sevimli görünürken, Jongin tek bir saniye bile düşünmeye vakit harcayamamış; dudaklarını, dolgun dudaklara bastırmıştı.

Bu basit bir değdirip çekme öpücüğü olabilirdi ama Jongin başını yana eğerek onun yanakları daha naif kavradı ve başka bir öpücüğü şeker tadındaki dudaklara bıraktığında, öpücüğün sesi bile kasıklarının kasılmasına neden oldu. Tuttuğu yanakları baş parmaklarıyla okşayıp da araladığı dudaklarının ardındaki sıcak dilinin ucuyla Kyungsoo'nun tatlı dudaklarını tattığında, yanaklardan omuzlara indip usulca gezinen elleri, yumuşak tişörtü sıktı. Şeker sevmediğini söylemişti fakat şu an ömrü hayatı boyunca tattığı en nefis şekeri tadıyordu. Lakin öylece duran dudaklara bir öpücük daha bıraktığında, bu tadın değiştiğini anlaması zor olmamıştı.

Tıpkı aldığı tuzlu tadın ve dudaklarına inen ıslaklığın kaynağının ne olduğunu anlamasının zor olmadığı gibi.

Kyungsoo'yu ağlatmıştı.

Birdenbire kendine hakim olamamış, onu dudaklarından öpmüş ve sessiz sessiz ağlamasına neden olmuştu.

Aldığı tuzlu tatla silkinip mantıklı(!) hareket eden haline döndüğü gibi geri çekildi ve demin öpücüklerini sunduğu dudakların titremeye başladığını görünce kendisinin de elleri titredi. Nefesi aksadı ve yeniden nefes almak zorlaştı. Hava ağırlaştı. Kyungsoo'nun içli içli bıraktığı her nefeste, hava biraz daha ağırlaştı.

"Ben..." Jongin afalladı. Kendine küfür edip sövmemek imkansızdı çünkü Kyungsoo'yu ilk defa ağlarken görüyordu ve bu ağlayışın olabildiğine sessiz oluşu esmer adamı bitiriyordu.

Yüzüne bir yumruk yemeyi, onun tarafından temizce azalanıp dövülmeyi dahi yeğlerdi ama Kyungsoo öyle sessiz ağlıyordu ki, her iç çekip yanaklarını ellerinin tersiyle silişinde, aslında Jongin'e sert bir yumruk savunuyordu.

Jongin sızım sızım sızlayan burnunu ovdu ve ağlamamak için gözlerini kapattığı sırada kafasına inen sert bir yumruk, beyninin pekmezini akıttı. "Namusuma mı hallendin köpek!"

"Oha Kyungsoo!" Görüş açısında resmen şimşekler çakan oğlan başını ovuştururken, yanaklarındaki yaşları silen Azrail ona kan donduran bir bakış attı. "Bana bak eğer beni evden kaçırmak için böyle yaptıysan ve bu evi o sümüklünün üzerine yapmayı falan düşünüyorsan hiç umutlanma bende o göz yok."

Hayır. Biri acilen şu çocuğa dizi izlemeyi ve kafasında kurgular yaratıp durmayı bırakması gerektiğini söylemeliydi!

Jongin söylemek isterdi ama bunun hiç de sırası değildi ve deminki yumruk yüzünden kafasının etrafında hala atlar koşturuyordu.

"Öyle bir amacım yok." Goblin boğaz temizleyerek koltuğa yaslandığında, KS "Ne öyleyse?" diye somurttu.

Yahu bu çocuk demin miskince ağlamıyor muydu?

Her neyse. Sanırım Jongin bu ani hal değişimini takmayacaktı çünkü öyle içli içli ağlayacağına, istediği kadar terör estirebilirdi.

"Önceki hayatlarımı merak etmiştim." Esmer olanın, sonunda aklına gelen efsane cevabı sunuşuna karşılık, KS önce duraksasa da sonrasında "Söyleseydin elini tutarak öğrenebilirdim." dedi.

Bravo. Tebrikler. Yüz puan sana.

Gerçekten Jongin buna karşı ne diyebilirdi ki?

Yeniden yalana baş vurmak zorunda kaldı. Eğer, ben seni nasıl arzuluyorum bir bilsen var ya gibisinden açıkça yahut hödükçe konuşursa Kyungsoo'yu harbiden kaçırabilirdi.

Round&RoundWhere stories live. Discover now